10. Hukuk Dairesi 2014/14063 E. , 2015/9115 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, davacının Kurumun basamak tespiti işleminin iptali ile Kuruma tedavi gideri borcu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, tarafların vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi .... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-03.06.1997 tarihli giriş bildirgesi ile 29.09.1983 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olarak tescil edilen davacının 14.05.2006 tarihindeki 46 adet prim ödemesinin, yapılan denetim sonucu gerçeğe aykırı olarak, bilgisayar programı sayesinde ödenmiş gibi Kurum kayıtlarına işlendiğinin belirlenmesi nedeni ile, 01.04.1999-30.04.2003 tarihleri arasındaki anılan Kanun kapsamındaki isteğe bağlı sigortalılığının iptal edilerek, 14 olan son basamağının ihtilaf konusu dönemdeki sigortalılık sürelerinin iptali sonrası 13 olarak belirlendiği ve ihtilaf konusu dönemde yapılan tedavi gideri bedellerinin borç kaydedildiği anlaşılmaktadır.
14.09.1971 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın 79. maddesinde, en az 2 tam yıl bu Kanuna göre sigortalı bulunanların, kendilerine, daha önce malullük veya yaşlılık aylığı bağlanmamış olmak şartiyle, 24 üncü maddede belirtilen sigortalılık niteliğini kaybettiklerinde, Kuruma yazılı olarak istekte bulunmak suretiyle, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına isteğe bağlı olarak devam edebilecekleri hüküm altına alınmış iken, 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik ile 24"üncü madde kapsamına girmeyenlerin aynı maddenin a, b, c fıkralarında sayılanlar dışındakiler ile ev kadınları ve Türkiye’de ikamet eden Türk asıllı yabancı uyrukluların, Kuruma yazılı olarak başvurmak suretiyle isteğe bağlı sigortalı olabilecekleri belirtilmiş, 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle, bu kez, İsteğe bağlı sigortalılığın, sigortalının tescil talebinin Kuruma intikal ettiği tarih itibariyle başlayacağı, terk talebinin Kuruma
intikal ettiği tarihte veya diğer sosyal güvenlik kanunlarına tabi olarak çalışmaya başlama ile sona ereceği, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede de; bu Kanunun 24"üncü maddesinin (I) numaralı bendi kapsamına girmeyenlerden, aynı maddenin (II) numaralı bendinin (a) ve (c) alt bentlerinde sayılanlar dışında kalanların, ev kadınları ve Türkiye"de ikamet eden yabancı uyrukluların talepleri halinde isteğe bağlı sigortalı olabilecekleri, isteğe bağlı sigortalılığın, sigortalılık tescil talebinin Kuruma intikal ettiği tarih itibariyle başlayacağı ve terk talebinin Kuruma intikal ettiği tarihte veya diğer sosyal güvenlik kanunlarına tâbi olarak çalışmaya başladığı tarihten bir gün önce veya sigortalının toplam borcunun üç aylık prim ve ceza tutarından fazla olması halinde sigortalının daha önce ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle sona ereceği hüküm altına alınmıştır.
Öngörülen istisnaları dışında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe gire 5510 sayılı Yasa"nın 50. maddesinde isteğe bağlı sigortalılık şartları düzenlendikten sonra 51. maddede isteğe bağlı sigortalılığın, isteğe bağlı sigortalılığını sona erdirme talebinde bulunanların, primi ödenmiş son günü takip eden günden, aylık talebinde bulunanların, aylığa hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden veya ölen sigortalının ölüm tarihinden itibaren sona ereceği hüküm altına alınmış, 52. maddenin 3. fıkrasında da “Ait olduğu aydan itibaren en geç 12 ay içinde 89"uncu maddenin ikinci fıkrasına göre hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammıyla birlikte primi ödenmeyen süreler, sigortalılık süresinden sayılmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde, Mahkemece, öncelikle davacıdan, Kurumun gerçek olmadığını iddia ettiği primlere yönelik ödeme makbuzlarının bulunup bulunmadığı sorulmalı, ibraz edilememesi halinde, davacının ihtilaf konusu dönemde prim ödemesinin bulunamaması nedeni ile ödenen primlerin karşıladığı süre kadar sigortalı sayılmasına, 1479 sayılı Kanun Ek 12. maddesinin, “Bu Kanuna göre ilk defa sigortalı olanların sağlık yardımından yararlanmaları, en az sekiz ay, yeniden sigortalı olanların ise en az dört ay eksiksiz sağlık sigortası primi ödemiş olmaları, sağlık ve sigorta prim borcu bulunmaması şartına bağlıdır.” hükmüne dayalı olarak bu döneme ilişkin tedavi gideri borcu tahakkuk ettirilmesine ve son basamağın 13 olarak belirlenmesine yönelik Kurum işleminde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı gözetilmelidir.
3-19.01.2013 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6385 sayılı Yasa"nın 12. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"ya eklenen geçici 45. maddede, “Bu Kanuna göre genel sağlık sigortalısı ya da bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamına girmekle birlikte, asli olarak hak etmediği bir kapsamda sağlık hizmeti alanlara 31/01/2012 tarihine kadar verilen sağlık hizmetlerine ilişkin Kurumca tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek borçlar, varsa ilgililerin bu nedenle açtıkları davadan vazgeçmeleri halinde tahsil edilmez. Bu borçlara ilişkin açılmış olan dava ve icra takiplerinden Kurumca vazgeçilir.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükmün gerekçesinde ise, 5510 sayılı Kanuna göre, vatandaşların genel sağlık sigortası kapsamına alınmasına ilişkin işlemlerin 2012 yılı Ocak ayı itibarıyla tamamlanması nedeni ile, bu tarihe kadar yaşanan geçiş surecinde, tabi olduğu genel sağlık sigortası statüsünün aradığı şartlarla sağlık yardımı alması gerekirken, Kanunun diğer statülerine göre ya da bakmakla yükümlü olunan kişi statüsünde hak etmediği halde sağlık yardımı yapılanlara ilişkin sağlık giderlerinin ilgililerden tahsil edilmemesi ve bu suretle oluşacak mağduriyetlerin önlenmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.
Anılan maddenin lafzı ile gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, yersiz tedavi giderlerinin bu madde kapsamına girmesi için, ihtilaf konusu dönemde sigortalının, 5510 sayılı Kanunun 60. maddesi ile diğer maddelerine göre genel sağlık sigortalısı sayılması, borçlu olması nedeniyle sağlık hizmetlerinden yararlanamadığı halde veya Kuruma gerekli bilgi ve belgelerle zamanında başvuru yapılmadığı için, gerekse Kurum iş ve işlemlerinden kaynaklanan nedenlerle hak etmediği halde eşi, çocukları veya anne veya babası üzerinden bakmakla yükümlü olunan kişi olarak sağlık yardımlarından yararlanması veya hak etmediği halde bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamında yersiz olarak sağlık hizmetlerinden yararlanması gerekmektedir.
Eldeki davaya konu somut olayda, ihtilaf konusu olan ve hayali prim ödemesi nedeni ile tedavi gideri borcu tahakkuk ettirilen dönemin 01.10.2008 tarihi öncesine yönelik olması, 5510 sayılı Kanunun 60. maddesinin istisnaları dışında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmesi ve bu halde davacının anılan madde kapsamında genel sağlık sigortalısı olmayıp davanın yasal dayanağının 1479 sayılı Yasa"nın Ek 12. Maddesi olması nedeni ile 5510 sayılı Kanunun geçici 45. maddesinin eldeki davada uygulanması mümkün değildir.
4-Ayrıca, davacı tarafından yapılan tedavi gideri borcuna yönelik bir ödeme bulunmadığı ve Kurumca davacıya prim borcu tahakkuk işlemi yapılmadığı halde, davacının Kuruma tedavi gideri ve prim borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesi ve mahkemelerce şarta bağlı, geleceğe yönelik olarak karar verilemeyeceği gözden uzak tutularak, davacının talebi halinde prim ödemeye esas 14. basamağa yükseltilmesine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir
O halde, tarafların vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya iadesine, 11.05.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.