8. Hukuk Dairesi 2010/3963 E. , 2011/477 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi
... ile ... aralarındaki elatmanın önlenmesi davasının reddine dair... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 07.04.2010 gün ve 790/232 sayılı hükmün ..."ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya inceledi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ...,... İlçesi, ...Köyü’nde bulunan 364 parsel sayılı taşınmazın annesi tarafından ........1976 tarih ve 9501 yevmiye numarasıyla... Noterliğinde düzenlenen zilyetlik devir senediyle satıcı İzzet Var’dan satın aldığını, satın aldığı tarihten itibaren annesiyle kendisinin zilyetliğinde bulunduğunu, ... Kaymakamlığının ........2008 gün ve 2008/... sayılı kararıyla araziyi kullanmaktan men edildiğini, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, bu nedenle Kaymakamlığın verdiği men kararının düzeltilerek ...’ün müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... cevap dilekçesinde; ...Köyü’nün muhtarı olduğunu, dava konusu yerin davacının tapulu taşınmazının yanındaki köy boşluğu niteliğinde bir yer olup, kesinlikle davacının arazisine müdahale etmediğini, davacının köy boşluğuna müdahale etmesi nedeniyle... Kaymakamlığına iki kez başvuruda bulunduğunu, men kararı alındığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazın davacının tapulu taşınmazı dışında bulunan tapulama harici olarak bırakılan alan içerisinde kaldığını, halen bu kısmın davacı tarafından tasarruf edildiğini, etrafının fıraktı olarak tabir edilen dikenli tel ile çevrildiğini, içerisine kavak fidanı dikilip hendek kazıldığını, Kaymakamlıkça, men kararının alınması üzerine davacı tarafından eldeki davanın açıldığını, davalının herhangi bir tecavüzünün bulunmadığını gerekçe gös...k suretiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kazanmayı sağlayan zilyetlik,... Noterliğinde düzenlenen ........1976 tarih ve 9501 yevmiye numaralı düzenleme-zilyetlik devir senedi hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 683.maddesi gereğince çözümlenmesi gereken ayni hakka ilişkin müdahalenin önlenmesi isteğidir.
Davacı dava dilekçesinde; davalı olarak ...’ü (...Köyü-...) göstermiştir. Bu haliyle davanın ... ...’ün kişiliğine karşı açıldığı kanaati uyandırmaktadır. Kaymakamlıktan getirtilen men kararları, ekindeki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, davacı ...’un köye ait yol boşluğuna tecavüzde bulunduğu gerekçesiyle 3091 sayılı kanun hükümleri uyarınca muhtar olan eldeki davanın davalısı ... tarafından şikayette bulunulduğu anlaşılmaktadır. Davacı her ne kadar dava dilekçesinde, ... ...’ü davalı olarak göstermiş ise de; bunun temsilde hata
olduğunun ve aslında davanın ...Köyü Tüzel Kişiliğine karşı açıldığının kabulü gerekir. ...’ün muhtar olması ve Kaymakamlıktan gelen dosyalar arasında bulunan fezlekeyle idare kurulu kararında müşteki olarak ...-...Köyü-... ibarelerinin yer alması nedeniyle dava dilekçesinin davalı kısmında da bu ibarelerin aynen yazıldığının düşünüldüğü ve ...’ün köy adına muhtar sıfatıyla şikayette bulunduğu açık bir biçimde görülmektedir. Bu nedenle davanın ...’ün şahsına karşı değil, köy tüzel kişiliğine karşı açılan dava olduğunun kabulü zorunludur. Bu çerçevede araştırma ve inceleme yapılması gerekmektedir. ... tüm savunmalarında; davacının köye ait yol boşluğuna müdahalede bulunduğu gerekçesiyle şikayette bulunduğunu açıklamış ve kendisinin bir tecavüzünün olmadığını bildirmiştir. Tüm bu açıklamalar karşısında somut olayda temsilde hatanın yapıldığı bir gerçektir.
Öte yandan mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu gerekçesine katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesinde açıkça tanık beyanıyla keşif ve sair yasal delillere dayandığını açıklamıştır. Yargılama tutanakları üzerinde yapılan incelemede, mahkemece, tarafların tanık ve delillerini bildirmeleri için kendilerine süre ve imkan tanınmadığı saptanmıştır. Davacının tanık dinletmekten vazgeçmesi de söz konusu değildir. 01.03.2010 tarihli keşifte sadece bir yerel bilirkişinin dinlenmesiyle hüküm kurulmuştur. Zilyetlik ve tasarruf biçimi maddi olaylardan olup, sadece bir yerel bilirkişinin dinlenmesiyle karar verilemez. 3402 sayılı Kadastro Kanununun .../....maddesi uyarınca; zilyetliğin ve tasarruf biçiminin yerel bilirkişi ve tanıklar dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Öncelikle davacının dayandığı noterde düzenlenen zilyetlik devir sözleşmesinin yapılacak keşifte uygulanması, dava konusu yapılan taşınmazın devir sözleşmesi kapsamında kalıp kalmadığının, köye ait yol ya da yol boşluğu veya köye boşluk olup olmadığının HUMK.nun 258 ve 259.maddeleri gereğince keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla saptanması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HUMK.nun 265.maddesi gereğince giderilmesine çalışılması, taşınmazı satın alan davacının annesinin sağ olup olmadığı, sağ ise davacının hangi sıfatla dava konusu yeri kullandığının, zilyetlik ve tasarruf biçiminin aynı şekilde, yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, davacının annesi ölmüş ise, TMK.nun 640/... ve 702/son maddelerinin gözönünde tutulması, uyuşmazlık konusu yerin TMK.nun 713/.... fıkrası uyarınca keşifte dinlenecek teknik bilirkişi tarafından ölçekli kroki kapsamına alınması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır. Kaldı ki verilen keşif ara kararlarının hiçbirinin yöntemine uygun bir biçimde alınmadığı ve HUMK.nun 163.maddesine uygun olmadığı açıktır.
Davacının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve ...,... TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 07.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.