20. Hukuk Dairesi 2014/5262 E. , 2014/8450 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi, 17.02.2005 tarihli dava dilekçesinde; ... Köyü, ... Mevkii ... parsel (... parselden ifrazen oluşturulmuştur) sayılı 80743,00 m² yüzölçümündeki çekişmeli taşınmazın, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı iddiasıyla, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili ve davalı gerçek kişinin elatmasının önlenmesi istemleriyle dava açmıştır.
Mahkemece, çekişmeli parselin 4999 sayılı Kanun ile değişik 9. madde hükümlerine göre yapılan fennî ve teknik hataların düzeltilmesi çalışmaları sonunda oluşturulan orman sınır hattının dışında bırakıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15.11.2007 tarih ve 2007/15827 E. - 14449 K. sayılı kararı ile eksik inceleme nedeniyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, davacı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 28/06/2012 tarih ve 2012/549 E. - 9739 K. sayılı kararıyla ikinci defa bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece bozma kararına uyulmuş ise de, bozma kararı doğrultusunda işlem ve uygulama yapılmamıştır. Öncelikle, bozma kararında üç kişilik orman bilirkişi kurulu marifetiyle uygulama yapılması istendiği halde, mahkemece bir orman mühendisi ile uygulama yapılması isabetsizdir. Zira, mahkemece bozmaya uyulmakla, bozmada öngörüldüğü şekilde işlem yapılması yerleşik yargısal uygulamalarının bir gereğidir. Yine, bozma kararında yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6 - 7 adet orman sınır noktası bulunmasına değinilmesine rağmen mahkemece yapılan keşifte, yerel bilirkişi dinlenmemiş, orman sınır noktaları belirlenmemiş, hava fotoğrafları üzerinde uygulama yapılmamış ve keşifte görev alan orman bilirkişinin uygulaması da bozma kararında belirtilen şekilde inceleme ve araştırmayı içermemektedir. Bozma öncesi orman bilirkişisi taşınmazın krokide (A) harfi ile gösterilen bölümünün 1744 sayılı Kanuna göre yapılan tahditte orman sınırları içinde kaldığını ifade etmesine rağmen, bozma sonrası keşifte görev alan orman mühendisi raporunda bu hususa değinmediği gibi önceki rapor ile kendi raporu arasında çıkan çelişkiyi de gidermemiştir. Mahkemece, böylesine yetersiz araştırma ve denetime olanak vermeyen uygulama ile hüküm kurulması doğru değildir.
O halde, sağlıklı sonuca varılabilmesi için önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, Dairenin 15.11.2007 gün ve 2007/15827-14449 sayılı bozma kararında değinildiği gibi, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması
Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6 - 7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği, aplikasyon ve fenni hataların düzeltilmesi gibi çalışmalarla kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içindeki bir yerin orman sınırları dışında bırakılamayacağı düşünülerek oluşacak sonuca göre, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmaz bölümleri hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, ikinci bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, ... Köyü ... parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi ...’ın 11/10/2013 tarihli raporu ve ek – 4 krokisinde (A) harfiyle işaretli 634,347 m²"lik bölümünün tapusunu iptaliyle orman niteliğiyle Hazine adına tesciline, elatmanın önlenmesine ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava; kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali, tescil ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1983 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması ile 1990 yılında yapılıp 04.06.1991 tarihinde ilân edilen aplikasyon, sınırlandırılmamış ormanların kadastrosu ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır. Davanın devamı sırasında 4999 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan fennî hataların düzeltilmesi çalışmaları 31.03.2005 tarihinde ilân edilmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine 16/10/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.