BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/307 Esas 2020/177 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2019/307
Karar No: 2020/177
Karar Tarihi: 25.02.2020

BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/307 Esas 2020/177 Karar Sayılı İlamı

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/307 Esas
KARAR NO : 2020/177

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/05/2019
KARAR TARİHİ : 25/02/2020
K.YAZIM TARİHİ : 06/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığı ile sunmuş olduğu 02.05.2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle;İş sahibi dava dışı .... İnş A.Ş ile yüklenici .... Ltd Şti arasında 31.10.2017 tarihinde eser sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre bir kısım mekanik tesisatın yüklenici tarafından temini, montajı ve çalışır durumda teslimi konusunda anlaşıldığını ve toplam 1.510.000,00 TL teminat tutarı belirlendiğini, davalı iş sahibi ile yüklenici arasında yapılan bu sözleşmeden sonra davacı müvekkilleri .... ile yüklenici arasında iş sahibine ait mekanik işler kapsamında temiz su, atık su, havalandırma, sıhhi tesisat, ısıtma ve yangın tesisatlarının işçiliklerinin yapılması konusunda 14.11.2017 tarihinde taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, müvekkillerinin işçiliği yaptığını, davalı tarafından toplam yapılan 431.850,00 TL iş tutarından 161.200,00 TL'sinin ödendiğini, bakiye 270.650,00 TL'nin ödenmediğini müvekkillerinin ödeme alınmayınca 09.07.2018 tarihinde davalı iş sahibi ile müvekkili ..... arasında düzenlenen protokol ile işi bıraktığını, bu protokolün müvekkili .... lehine yapılan tam üçüncü kişi yararına sözleşme niteliğinde olduğunu, bu protokol gereği müvekkilinin alması gereken 270.650,00 TL ödemeden şimdilik 10.000 TL'nin davalıya gönderilen ihtar tarihi olan 05.01.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği,
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; 31.10.2017 tarihli sözleşmenin müvekkili ile .... arasında imzalandığını, davacının alt müteahhit olduğunu, 09.07.2018 tarihli protokolün ise şarta bağlı bir protokol olduğunu, ...'ın müvekkili şirkete karşı yükümlülüklerini yerine getirmesi kaydıyla müvekkili şirket nezdinde doğan alacakları davacılara ödenmesi hususunu düzenlediğini, ...'ın sözleşme konusu işi tamamlayamadığını, müvekkilinin cari hesaplarına göre müvekkillerine borçlu olduğunu, 09.07.2018 tarihli protokolde işin ... tarafından devam etmesi ve doğacak olan Kasım ve Aralık ayı hakedişlerinden kesilerek davacılara ödeneceği, işin yerine getirilmediği ya da ... ile müvekkil şirketler arasında imzalanan sözleşmenin herhangi bir nedenle son bulduğu takdirde, ...'nın ...'tan alacağı olan 270.650,00 TL bedelin ...'ın hakedişlerinden kesilen teminatındaki kalan alacağından veya bu alacağın teminatı karşılığı verilecek olan 1+1 daireden yani ...'ın müvekkili şirkette teminatı kalmış ise müvekkil şirket tarafından ...'a yapılacak ödemenin davacıya yapılması veya dairenin verilmesi şeklinde düzenlenmeli ancak ...'ın müvekkili şirketten bir alacağı kalmadığını, ... tarafından %90'ının tamamlanması gerekirken işin %30'unun tamamlandığını, protokolün şarta bağlı olduğunu, şartın gerçekleşmediğini, sözleşmenin sonuçlarının şartın gerçekleşmesi ile birlikte doğacağını ayrıca ... tarafnıdan 90.000,00'lik ödeme yapıldığının duyumunun alındığını, bu nedenle davanın ...'a ihbarını ve davanın reddine karar verilmesini talep ettiği,
Davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebine ilişkin HMK 105.md düzenlenen EDA davası olduğu,
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK'nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK'nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK'nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK'da yeterli görülmüştür.
Davacıların ticaret sicil ve mükellefiyet kayıtlarının incelenmesinde; davacı ...'nın gerçek kişi tacir kaydının bulunmadığı, Diyarbakır Vergi Dairesi Başkanlığına yazılan müzekkere cevabi yazısında faal mükellefiyet kaydının bulunmadığının bildirildiği, davacı ... 'nın gerçek kişi tacir kaydının bulunmadığı, Antalya Vergi Dairesi Başkanlığına yazılan müzekkere cevabi yazısında 2007-2008 yılları arasında mükellef kaydının bulunduğunun bildirildiği; faal mükellefiyet kaydına ilişkin bildirimde bulunulmadığı,
Somut olayda; hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkiyi saptamak gerekli olup,6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 470 inci maddesinde,eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiğisözleşme olarak tanımlanmıştır.Buna göre dava eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup,yukarıda anılan maddeye dayanılan davanın,TTK'nun 4.maddesinde sayılan diğer anlatımla bu maddede 6098 sayılı TBK'na atıf yapan sözleşmelere ilişkin olmadığından mutlak ticari davalardan olmadığı ve davacının tacir sıfatı bulunmadığı,diğer anlatımla her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası(nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK' nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir.Göreve ilişkin usul kuralları HMK'nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır.Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK'nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan .davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK'nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK'nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK'nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi'ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK' nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2'nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri'nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete'de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360'ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı davacılar vekilinin yokluğunda karar verildi. 25/02/2020


Katip ...



Hakim ...





Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.