16. Hukuk Dairesi 2014/7296 E. , 2014/9462 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 109 ada 184, 197, 198 ve 114 ada 181 parsel sayılı sırasıyla 7.863.27, 5.631.22, 1.056.22, 10.719,43 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, kadastro tutanağının beyanlar hanesine 6831 sayılı Kanun"un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmış, davacı ..."in kullanımındadır şerhi yazılarak tutanak düzenlenmiş, itiraz üzerine komisyonca dava konusu 109 ada 184 parsel sayılı taşınmaz için davalı ... kullanımında olduğu, 109 ada 197, 198 ve 114 ada 181 parsel sayılı taşınmazların ise davalı ... kullanımda olduğu şerhi yazılarak davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adının kullanıcı olarak yazılması istemi ile dava açmıştır . Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3402 sayılı Yasa"ya 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek 4. maddede, bu maddeye göre yapılacak kadastro sırasında fiili kullanım durumunun esas alınacağı, kim veya kimlerin ne zamandan beri kullanımında olduğunun beyanlar hanesinde gösterileceği belirtilmiştir. Mahkemece yerel bilirkişi beyanları esas alınarak çekişmeli taşınmazların davalıların kullanımda olduğu gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuştur. Davacı ve davalılar baba ile çocukları olup davacı tanıkları davalıların taşınmazlardaki zilyetlik ve kullanımının davacı olan babalarının izni ve muvafakati ile fer"i nitelikle olduğunu belirtmişler, buna karşılık davalı tanıkları ise davalıların taşınmazlardaki kullanımının asli zilyet sıfatıyla olduğunu ifade etmişlerdir. Mahkemece, taraf tanıkları arasında ortaya çıkan bu çelişki giderilmediği gibi, beyanları hükme esas alınan yerel bilirkişilerden, taraflar arasındaki irsi ilişki gözetilerek davalıların taşınmazlardaki kullanımları davacı babalarının izni ve muvafakati ile fer"i zilyet sıfatıyla mı, yoksa başka bir hukuki sebebe dayalı olarak kendi adlarına mı sürdürdükleri hususunda ayrıntılı ve somut olaylara dayalı beyan alınmamıştır. Yetersiz araştırma ve soruşturma ile hüküm kurulamaz. O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için; usulünce belirlenecek yerel bilirkişi ve tanıklarla birlikte kadastro tutanaklarında adları yazılı tespit bilirkişilerinin katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi, tanık ve
tespit bilirkişilerinden taşınmazın fiili kullanım durumu dikkate alınmak suretiyle kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, davacı ve davalılar arasındaki yakın irsi bağ gözetilerek davalıların kullanımlarının asli zilyet sıfatıyla mı yoksa davacının izni sonunda fer"i zilyet sıfatıyla mı olduğu hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında aykırılık halinde çelişki giderilmeye çalışılmalıdır. Ayrıca, karar tarihinden sonra dosyaya ibraz edilmiş olan ... imzalı 27.03.2013 tarihli dilekçenin doğru olup olmadığı ve altındaki imzanın adı geçenin kendisine ait olup olmadığı konusunda beyanları kimlik tespiti eşliğinde alınmalı, oluşacak sonuca göre davalının kabul beyanında bulunduğu değerlendirildiği takdirde 6100 sayılı HMK"nın 310. maddesi gözetilerek kabulün hukuki sonuçlarına göre değerlendirme yapılmalı; ayrıca sözü edilen bu dilekçe üzerinde imzası bulunan tanıklar da ortaya çıkan bu yeni durum ve dilekçedeki beyanları doğrultusunda yeniden dinlenerek ve tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 01.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.