Esas No: 2019/6731
Karar No: 2020/4265
Karar Tarihi: 22.09.2020
Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme - Silahlı Terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/6731 Esas 2020/4265 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.10.2018 tarih ve 2017/73 - 2018/436 sayılı kararı
Suç : Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Silahlı Terör örgütüne üye olma
Hüküm : 1-Sanıklar ... ve ... hakkında;
TCK"nın 309/1, 53/1-3, 58/9. maddeleri uyarınca
mahkumiyet kararlarına ilişkin istinaf başvurularının
esastan reddi,
TCK"nın 309/1, 62, 53/1-3, 58/9. maddeleri uyarınca
mahkumiyet kararlarına ilişkin istinaf başvurularının
esastan reddi,
3-Sanıklar ... ve ... hakkında;
5237 sayılı TCK"nın 309/1, 312/1, 53, 63. maddeleri
gereğince Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan
kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye
teşebbüs etme, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya
teşebbüs etme suçlarından cezalandırılması istemiyle
kamu davası açılmış ise de sanığın üzerine atılı
suçların unsurları oluşmadığı kanaatine varılmakla
CMK 223/2-a, c maddesi gereğince atılı suçlardan
ayrı ayrı beraatine ilişkin istinaf başvurularının
düzeltilerek esastan reddi,
-TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK"nın
221/4, 62, 53/1-3, 58/9, 63. maddeleri uyarınca
mahkumiyet kararlarına ilişkin istinaf başvurularının
düzeltilerek esastan reddi,
4-Sanık ... hakkında;
5237 sayılı TCK"nın 309/1, 312/1, 53, 63. maddeleri
gereğince Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan
kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye
teşebbüs etme, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya
teşebbüs etme suçlarından cezalandırılması istemiyle
kamu davası açılmış ise de sanığın üzerine atılı
suçların unsurları oluşmadığı kanaatine varılmakla
CMK 223/2-a, c maddesi gereğince atılı suçlardan
ayrı ayrı beraatine ilişkin istinaf başvurusunun esastan
reddi,
-Silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğinden
bahisle TCK"nın 314/2, 53, 63, 3713 sayılı Kanunun
5/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması amacıyla
kamu davası açılmış ise de; sanığın üzerine atılı suçu
işlediğine dair her türlü şüpheden uzak yeterli ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden CMK"nın 223/2-e
maddesi uyarınca beraatine ilişkin istinaf
başvurusunun esastan reddi,
5-Sanık ... hakkında;
5237 sayılı TCK"nın 309/1, 312/1, 53, 63. maddeleri
gereğince Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan
kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye
teşebbüs etme, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya
teşebbüs etme suçlarından CMK 223/2-a, c maddesi gereğince ayrı ayrı beraatine ilişkin kararın "hüküm kurulmasına yer olmadığına" şeklinde düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanıklar ..., ..., ... ve sanıklar ..., .., ... müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin, İlk Derece Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, istinaf aşamasında ve temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Katılan ... vekilinin silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden kurulan beraat kararına yönelik temyiz talebinin incelenmesinde; suçun niteliği itibariyle doğrudan zarar görmediğinden ve bu suça yönelik davalar yönünden katılma hakkı bulunmadığından ve ... vekilinin bu dava yönünden hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçlarından kurulan hüküm kurulmasına yer olmadığına dair kararların ise CMK"nın 223. maddesine göre hüküm niteliğinde olmayıp, temyizi kabil kararlar mahiyetinde öngörülmediğinden, temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK’nın 296/1 ve 298/1. maddeleri uyarınca REDDİNE,
Temyizin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Ayrıntıları Dairenin 22.03.2019 tarih 2018/7103 Esas, 2019/1953 sayılı kararında açıklandığı üzere:
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de, bu husus suçun unsuru değildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur.
Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000"in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dâhil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74"ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000"e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4"ü asker, 63"ü polis ve 183"ü sivil olmak üzere toplam 250"den fazla kişi şehit edilmiş, 23"ü asker, 154"ü polis ve 2.558"i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK"nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK"nın 37. maddesi kapsamında "doğrudan fail" olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
TCK"nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
Bu kalkışmaya iştirak edenlerin eylemlerinin, 5237 sayılı TCK"nın 309, 311 ve 312. maddelerinde düzenlenen suçları oluşturacağında kuşku yok ise de, aynı hukuki değerleri koruyan ve kapsamı itibariyle eylemlerin haksızlık muhtevasını tamamen ortadan kaldıran Anayasayı ihlal suçunun (TCK"nın 309. md.) tüm unsurlarıyla gerçekleştiği somut olayda sanıkların ayrıca, Türk Ceza Kanununun 311. ve 312. maddelerinde düzenlenen suçlardan cezalandırılmaları imkanı bulunmamaktadır.
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
Fakat Anayasasının 137/3, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/4 ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B maddeleri, TCK"nın 30. maddesi bağlamında birlikte değerlendirildiğinde, askeri bir hizmete ilişkin olmak kaydıyla mutlak itaat kuralı gereğince konusu suç teşkil eden emrin yerine getirilmesi halinde de hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında hata kurumunun olaysal olarak değerlendirilmesi ve şartları oluştuğunda uygulanması mümkündür.
Bölge Adliye ve İlk Derece Mahkemelerince sübutu kabul edilen somut olay ve bu çerçevede yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Dosyanın firari sanığı olan ve dosyası tefrik edilen olay tarihinde binbaşı rütbesi ile Kocaeli İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube müdürü olarak görev yapan ...’in 15.07.2016 günü saat 15:30 sularında ...’ı arayarak kendisini tanıttığı, kendisi ile birlikte görev yapan ... ve ... ile görüşmek istediğini söyleyerek sanıklarla İzmit"te bulunan Ncity isimli AVM"de buluştuğu, sanıklar ....ve...’ın aşamalardaki anlatımlarına göre ... isimli kişinin kendilerine "hepimiz cemaate hizmet ediyoruz, aynı kafadayız." dediği, sonra kendilerine "mevcut gidişata dur diyeceğiz, yönetime el koyacağız" şeklinde söylediği, ancak kendilerinin aynı doğrultuda hareket etmeyince bu kez ... isimli kişinin kendilerine "paralelci olduğunuza dair hakkınızda BİMER e şikayet var" demek suretiyle soruşturma için buluştuğu izlenimini vermeye çalıştığı, başkaları hakkında da şikayet olduğunu, konuşmalardan kimseye bahsetmemeleri gerektiği söyleyip yanlarından ayrıldığı, sanıklar ..., ... ve ...’ın darbe girişimine ilişkin herhangi bir eyleme katılmadıkları, sanıklar ... ve ...’nin etkin pişmanlık kapsamında beyanlarda bulunarak örgütle bağlantılarını anlattıkları, yine bu sanıklar hakkında dosya içerisine aleyhe tanık beyanları geldiği,
Etkin pişmanlık kapsamında beyanlarda bulunan sanık ...’ın anlatımlarına göre, 13.07.2016 günü akşam saatlerinde sanık ..."in evine davet ettiğini, ...."in evine gittiğinde ... isimli kişinin evde olduğunu, bu kişinin ... ile olduğu gibi geçmişte kendisi ile ilgilendiğini, bu abinin kendisine hitaben "bizden bir subay ağabey gelecek, sizi arayacak, o ne diyorsa yaparsınız içeriğini bilmiyorum” dediğini, bu şahısla geçmişte ilişkisini kestiğini, 15.07.2016 günü ise sanık ....’ün kendisini arayarak yanına çağırdığını ve odada diğer sanıklar ... ve ..."in de hazır bulunduğu ortamda "sizi bir subay arayacaktı ya o benim" dediğini, konuşmasının devamında “yönetime el koyacaklarını” söylediğini, daha sonra kendisinin olayların içinde olmamak için Ankara’ya doğru hareket ettiğini, ancak Ankara’da da olayların olması nedeniyle geri döndüğünü belirttiği, sanık ...’in beyanlarını doğrular şekilde Karayolları Genel Müdürlüğünün yazı ve ekleri ile olay yeri kamera kayıtlarının dosya içerisine alındığı, sanık ...’ın darbe girişimine ilişkin herhangi bir eyleme katılmadığı,
Olay tarihinde Gebze İlçe Jandarma komutanı olan sanık (yüzbaşı) ...’ün 15.07.2016 günü saat 17:00’da sanıklar Ahmet, Mehmet ve Arda’nın da bulunduğu bir ortamda, sizi arayacak ağabey benim diyerek akşam yönetime el konulacağını söyleyip destek istediği, aynı gün akşam 22:00 sıralarında sivil aracı ve kıyafetleri ile tekrar ilçe jandarma komutanlığına geldiği, komando kıyafetlerini giyerek İlçe Jandarma Komutanlığında görevli ... isimli uzman çavuşa askerlerin tam teçhizatlı olarak hazırlanması yönünde talimat verdiği, talimatı alan uzman çavuşun askerleri kaldırarak göreve hazırladığı ve 4 askere MP-5 marka silah verdiği, personelin WhatsApp mesajlaşma ağı üzerinden göreve çağrıldığı, şüpheli ...’ün askerleri toplayarak kısa bir konuşma yapmasının ardından diğer sanıklardan, jandarma teğmen ..., jandarma ast. bşçvş ..., askerler ve Kocaeli il merkezinden Gebze İlçe Jandarma Komutanlığına gelen sivil giyimli ... (binbaşı), ... (üsteğmen), ... (üsteğmen), ... (teğmen), ... (teğmen), (astsubay başçavuş) ve ... (astsubay başçavuş)"un katılımı ile İlçe Jandarma Komutanlığına ait Ford Connect, Ford DMAX ve Ford Transit marka resmi araçlarla 22.00 - 22.30 sıralarında çıktıkları, araçlar ile birlikte Ülkemiz geneline bir kısım FETÖ/PDY yapılanması içerisinde faaliyet gösteren darbeci askeri personele destek vermek amacıyla Gebze GOSB Turkcell Veri Merkezine giderek veri merkezinde bulunan özel güvenlik görevlilerini bir araya toplayıp binayı ele geçirdikleri, talimat vererek güvenlik görevlilerinin telefon ve ellerinde bulunan telsizlere el koydukları, konuşmalar yaptıkları, darbe olacağından bahsettikleri, binanın tam olarak faaliyette olmadığını anladıklarında saat 00:45 sularında Gebze İlçe Jandarma Komutanlığına askeri araçlarla birlikte geri döndükleri, Turkcell Veri merkezinden dönüldükten sonra ilçe jandarma komutanı olan şüpheli ...’ün giderken giyinmiş olduğu komando askeri kıyafet ve beresini çıkartarak üzerine normal görev kıyafetlerini giydiği, bir süre sonra darbe girişimi ile ilgili İlçe Jandarma Komutanlığı önünde vatandaşların toplanarak darbe protestosu yapmaya başladıkları, ... isimli örgüt mensubunun olaydan haberi ve bilgisi yokmuş gibi halkı sakinleştirdiği ve kalabalığın dağıldığı, ... isimli örgüt mensubunun planlamasında tüm bu faaliyetlerin gerçekleştirildiği ... isimli sanığın olay sonrası kaçması ve hakkındaki yakalama kararının infaz edilememesi nedeniyle dosyasının tefrik edildiği, dosya sanıklarından ... ve ...’in ByLock kullanıcısı oldukları ve Bylock tespit ve değerlendirme tutanaklarının dosya içerisine alındığı anlaşılmakla;
1 )Sanıklar ..., ... ve ... bakımından;
Sanıklar ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkin kesin olarak verilen hüküm, 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 286. maddesine eklenen üçüncü fıkradaki düzenleme gereğince temyiz yolunun açılması üzerine anılan Kanuna eklenen geçici 5. maddenin 1/f bendinde belirtilen süre içinde yapılan sanık ... ve sanıklar müdafilerinin temyiz istemleri ve tüm sanıklar yönünden yapılan incelemede;
Dosyanın sanıkları ...’in birbirleriyle uyumlu beyanları ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında sanık ... hakkında verilen beraat kararında isabetsizlik bulunmamakla tebliğnamedeki bozma yönündeki düşünceye iştirak olunmamıştır.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı ve yine sanık ... hakkında atılı suçları işlediğine dair cezalandırılmasını gerektirecek her türlü kuşkudan arınmış, somut, kesin, inandırıcı ve kanaat verici mahiyette delil bulunmadığı, suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan ... adına hazine vekilinin, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı ve sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden CMK"nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA,
2)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... bakımından Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik sanıklar ve müdafilerinin temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Sanık ...’ün olaya konu Turkcell Veri Merkezinde güvenlik görevlisi olarak çalışan, mağdur ... ile katılanlar ..., ..., ... ve ...’ün yanlarında bulunan cep telefonları ve telsizlerini alma şeklindeki eylemi nedeniyle sanık hakkında ayrıca TCK"nın 149. maddesinden her zaman dava açılması mahallinde mümkün görülmüştür.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, sanıkların üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs amacına yönelik olarak vahamet arz eden eylemleri gerçekleştirdiği, sanıkların sübutu kabul olunan eylemlerinin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ve ülke genelindeki organik bütünlüğe göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, suçlarının sübutu kabul edilmiş, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında verilen mahkumiyet hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan; sanıklar müdafileri ve sanıklar ..., ..., ..., ..., ...’un temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine, ancak;
Suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen ve bu nedenle de davaya katılma hakkı bulunmayan Turkcell İletişim Hizmetleri AŞ ve Superonline İletişim Hizmetleri AŞ lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olduğundan hükümlerin bu nedenle BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMK"nın 303/1. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, "Katılan ...Ş. ve Superonline İletişim Hizmetleri A.Ş. yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir edilen 4.360 TL vekalet ücretinin TCK"nın 309/1. maddesi gereğince mahkum olan sanıklardan alınarak katılan kuruma verilmesine,” ibaresinin hükümden çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.