Esas No: 2021/30
Karar No: 2021/66
Karar Tarihi: 22.09.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/30 Esas 2021/66 Karar Sayılı İlamı
T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/30 - 2021/66
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R
DOSYA NO
KARAR NO : 2021/66
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO : 2019/470
KARAR TARİHİ : 19/03/2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 12/06/2019
DAVACI : G
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Sigorta sözleşmesinden kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 22/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/09/2021
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 03884240 nolu genişletilmiş kasko poliçesi ile 20/01/2015-20/01/2016 tarihleri arasında davalı şirkete sigortalı, müvekkili şirkete ait 1plakalı aracın 07/10/2015 tarihinde Korupark Evleri kapalı otoparkında meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu sigortalı araçta 33.427,70 TL hasar meydana geldiğini, davalı şirket tarafından ödenmeyen hasar bedelinin müvekkili şirket tarafından Bur-Mot Motorlu Vasıtalar Servis Tic. San. Ltd. Şti'ne ait 18/12/2015 tarih ve 518921-518922 sıra nolu 33.427,70 Tl bedelli fatuaralar karşılığında adı geçen şirkete ödendiğini, kasko sigortası kapsamında hasar bedelini ödemekle yükümlü olduğu halde ödemeden kaçınan davalı sigorta şirketi aleyhine Bursa 10. İcra Müdürlüğünün 2016/2606 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin borca ve tüm ferilerine itiraz etmesi nedeniyle icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulduğunu, müvekkili şirketin TTK 1446. madde gereği 08/10/2015 tarihinde sigorta şirketine hasar beyanında bulunduğunu ancak davalı sigorta şirketinin hasar bedelini ödemekten kaçındığını, 6102 sayılı TTKnun 1459 maddesi gereğince sigortalı 16 FU 216 plakalı araçta meydana gelen hasarın davalı sigorta şirketi tarafından tazmini gerektiğini, davalı şirket aleyhine girişilen icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak alacağı sürüncemede bırakmak amacıyla itiraz ettiğini, bu nedenlerle Bursa 10. İcra Müdürlüğünün 2016/2606 sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Groupama Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde, yapılan hasar araştırmasında olay yerinin incelendiğini ve sigortalı araçtaki hasarın sigortalı tarafından beyan edildiği kaza yerinde meydana gelmiş olmayacağı, kazanın meydana geldiği site güvenliğinden alınan kamera görüntülerinde sigortalı aracın site girişindeki plastik bir dubaya çarptığının görüldüğünü ancak bu çarpmanın araçta hasar meydana getirmesinin mümkün olmadığını, sigortalı araçta meydana gelen hasarın sigortalı tarafından beyan edilen şekilde ve beyan edilen yerde gerçekleşmiş olmasının mümkün olmadığının anlaşılması üzerine sigortalının hasar giderim talebinin reddine karar verildiğini, dava konusu olaya ilişkin olarak kaza tutanağı ve alkol raporu bulunmadığını, kazanın beyan edilen şekilde ve yerde gerçekleşmediği ortaya konulduğu takdirde ispat külfetinin yer değiştireceğini, bu aşamadan sonra kazanın sigorta teminatı kapsamında olduğunu, hasarın teminat dışı kalmadığını, sigortalı davacının ispat etmesi gerektiğini, talep edilen hasar miktarını kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, alınan ve itibar edilen bilirkişi raporuna göre, davacıya ait aracın kaza yeri site içerisine hasarsız bir şekilde girdiği ve hasarlı olarak çıktığının sabit olduğu, araçtaki maddi hasarın değişmesi gereken yedek parça cins ve miktarları ile aynı olduğunun teknik bilirkişi tarafından tespit edildiği, kamera kaydı görüntülerinin oluşmadığından ve delil olarak ibraz edilmediğinden davalının savunduğu kamera kaydı görüntülerinde 27 saniyelik kesintinin varlığı ve bu sürede sürücü değişikliği ile sürücünün alkollü olduğu iddiasının tespit edilemeyeceği, kamera kaydı görüntülerinin 3. Kişi Samaş Danışmanlık Tekstil Gıda Tur Ltd Şti' de olup davalı tarafından kazadan sonra kamera kaydının 3.kişiden istenmesi için davacıya ya da mahkemeye yapmış olduğu başvurunun ve davacı tarafından kamera kaydına müdahale ettiğinin sabit olmadığı gibi rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde meydana geldiğinin somut deliller ile davalı tarafından ispat edilmediğinden, hasarın teminat kapsamında olduğu ve araçtaki hasar sebebiyle davacının bilirkişi heyeti tarafından tespit edilen 33.427,70 zarar ve 1.153,94 TL işlemiş faiz kadar davalının alacaklı olduğundan bu miktarlar yönünden itirazın kısmen kabulü ile takibin devamına karar verilmiştir.
Davalı Groupama Sigorta A.Ş vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, Mahkeme tarafından toplanan delillerin hatalı değerlendirildiğini, dava konusu hasarın bildirilmesinin ardından kaza mahallinde yaptırılan hasar araştırması ile kazanın beyan edilen oluş şekli ile sigortalı araçta meydana gelen hasarın uyumlu olup olmadığının irdelendiğinin, aracın çarptığı belirtilen kolondaki izlere bakıldığında aracın tamponundaki yırtılmanın kolona çarpmakla gerçekleşmiş olamayacağı" tespit edildiğini, dava konusu kazanın zamanına ilişkin olarak davacı sigortalı şirket yetkilisi Tolga Uyanık tarafından Korupark Site Yönetiminden temin edilen güvenlik kamerası görüntüleri her ne kadar yargılama esnasında temin edilememiş olsa da, bu görüntülerde 27 saniyelik kesinti olduğunun hasar araştırmacısı Adnan Uymaz'ın tanık olarak vermiş olduğu beyan ile sabit olduğunu, kazanın meydana geldiği Korupark evleri otopark alanından telefon ve/veya internet üzerinden çalışan bir program ile haberleşme yapılmasının mümkün olmadığı da yine yapılan hasar araştırması esnasında tespit edildiğini, kaza yeri ile araçta meydana gelen hasarın uyumsuzluğu, davacı sigortalı yetkilisi tarafından temin edilen kamera görüntülerindeki 27 saniyelik kesinti, sürücü ile sigortalı firma yetkilisinin otopark alanından telefonla haberleştiklerini söylemelerine rağmen otopark alanından belirtilen şekilde haberleşmenin mümkün olmadığının tespit edilmiş olması hususları ile kazaya dair polis tutanağı düzenlettirilmemesi ve sonraki günde müvekkil davalı sigortacıya hasar ihbarı yapılmış olması hususları davacı sigortalının Kasko Sigorta Poliçesi Genel Şartları ve TTK'nın ilgili hükümleri kapsamında doğru ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini gösterdiğini ,dosyadan alınan bilirkişi raporlarında yer alan dava konusu kazanın oluş şekli ile araçta meydana gelen hasarın uyumlu olduğu yönündeki değerlendirme teknik açıklamalar ile desteklenmediğini bu yönü itibariyle yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporu dava konusu kazanın ne şekilde gerçekleşmiş olduğunu aydınlatmaktan uzak olduğunu, dava konusu kazanın gerçekleşmesinden yaklaşık 2 sene sonra keşif yapılarak, kazanın oluş şekli ile meydana gelen hasarın uyumluluğunun doğru ve sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi mümkün olmadığını, hal böyle iken kazadan hemen sonra kaza mahallinde yaptırılan hasar araştırmasına göre düzenlenen hasar araştırma raporuna itibar edilmesi gerektiği kanaatinde olduklarını söz konusu hasar araştırma raporunun kaza mahalli ile araçta meydana gelen hasar arasında uyumsuzluk olduğunu net bir şekilde ortaya koyduğunu, ekspertiz raporu ile bilirkişi raporları arasında araçta meydana gelen toplam hasar miktarı yönünden küçümsenemeyecek fark bulunduğunu ispat yükünün kimde kaldığına ilişkin hukuki değerlendirmede hata yapıldığı, dosya içeriği ve delillerin hatalı değerlendirildiği, yeterli olmayan bilirkişi raporları esas alınarak karar verildiği istinaf isteminin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan sigorta tazminatına yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK 355.madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında kasko sigortası bulunduğu ve kaza tarihi itibariyle geçerli olduğu hususunda ihtilaf bulunmayıp taraflar arasında uyuşmazlık, rizikonun belirtilen şekilde meydana gelip gelmediği ile rizikonun teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 16/04/2012 tarihi 2011/10876- 2012/4672 sayılı ilamı ile ''....diğer taraftan, TTK. 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin ZMSS Genel Şartlarının A.3.maddesinde (ve İMSS Genel Şartlarının 3.maddesinde) sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, ZMSS ve İMSS Genel Şartları ve TTK. 1292/3. maddesi uyarınca, rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde, sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar ettiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfeti sigortalıya geçer....''şeklinde karar verildiği görülmüştür
Somut olayda davacı sigortalının 08/10/2015 tarihinde gerçekleşen tek taraflı kaza ile ilgili davalı sigortacıya poliçede belirtilen sürede müracaat ettiği ve olay tarihi itibariyle poliçenin geçerli olduğu, sigortalının müracaatı üzerine davalı sigorta şirketinin araçta oluşan hasarın sigortalı tarafından beyan edilen şekilde gerçekleşmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle hasar ödeme talebinin reddedildiği görülmüştür.
Yargıtay kararları ve yasal düzenlemeler ışığında TTK 1409 .maddesi kapsamında sigortacının sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan sorumlu olduğu ile sözleşmede öngörülen rizikoların bazılarının sigorta teminatı kapsamında kaldığını ispat yükünün sigortacıya ait olduğu düzenleme altında alınmış altına alınmıştır.
Sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde, sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar ettiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfeti sigortalıya geçecektir.
Bu kapsamda yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda aracın güvenlik kamera görüntülerinde site içerisine hasarsız girdiği ve hasalı olarak çıktığı ile araçta oluşan hasar ile yapılan tamirat masraflarının uyumlu olduğu tespit edilmekle bu durumda aksini ispat yükü kendisine ait olan sigortacının hasarın sigortalının beyan ettiği şekilde gerçekleşmediğini usulüne uygun delillerle ispat etmesi gerekmekte olup davalı sigortacı kazanın sigortalının beyan ettiği şekilde gerçekleşmediğini ispat edememiş olduğundan sözleşme kapsamında oluşan hasardan sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davalı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, sonuç itibari ile; istinafa konu kararda dosya kapsamına, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b. maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi' nin 19/03/2019 tarih ve sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalı Groupama Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 2.379,40.-TL ilam harcının peşin alınan 590,57 TL den mahsubu ile bakiye 1.788,08.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına
3-İstinaf yargılama giderinin gideri yapan taraf üzerinde bırakılmasına
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK'nun 362/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 22/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.