(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi 2019/1435 E. , 2021/4347 K.
"İçtihat Metni"Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 25.05.2021 gün ve saatte temyiz edenler gelmedi. Dahili davalı aleyhine temyiz istenilen Hazine vekili Avukat... geldi. Gelenin yüzüne karşı duruşmaya başlandı. Sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında ... İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 13284 ada 10 parsel sayılı 946,33 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ..."ın fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit edildikten sonra yargılama sırasında, ayrı dava dosyasında beyanlar hanesine hükmen ...’ın fiili kullanımında bulunduğu şerhinin yazılmasına karar verilmiştir. Davacılar ... ve ..., çekişmeli taşınmazın kendi fiili kullanımlarında bulunduğu iddiasına dayanarak kendi lehlerine zilyetlik şerhi verilmesi istemiyle ayrı ayrı dava açmıştır. Yargılama sırasında ise, Hazine, taşınmazın kimsenin kullanımında bulunmayıp, ham toprak vasfında, uzun yıllardır tarımsal faaliyette bulunulmayan yer olduğunu öne sürerek taşınmazın beyanlar hanesindeki kullanıcı şerhinin iptali istemiyle davaya katılmıştır. Mahkemece usule ilişkin bozma ilamlarına uyularak yapılan yargılama sonunda davacılar ... ve ..."ün davalarının ayrı ayrı esastan reddine, müdahil davacı ...’nin davasının kabulüne, çekişmeli 13284 ada 10 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tescili ile taşınmazın beyanlar hanesine "2/B ile orman sınırları dışına çıkartılan alan olup iş bu parsel kullanımsızdır" şerhinin yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davacılar ... ve ... vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, mahalli bilirkişi beyanlarına göre taşınmazın uzun yıllardır kullanımsız olduğu, ziraat bilirkişi raporuna göre de, tarla vasfındaki taşınmazda herhangi bir zirai kullanım bulunmadığının bildirildiği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de; varılan sonuç usul ve yasaya uygun düşmediği gibi, yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır.
Dava konusu taşınmazda, Kadastro Müdürlüğünce 3402 sayılı Yasa"nın Ek-4. maddesi uyarınca kullanım kadastrosu yapılmış olup, 26.04.2012 tarihli 28275 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6292 sayılı Kanun"un 9. maddesinin 2. bendi ile; "Bu Kanuna göre yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar 2/B alanları hakkında Hazine tarafından kişiler aleyhine açılması gereken davalar açılmaz, açılmış ve devam eden davalar durdurulur." hükmü getirilmiştir. Somut olayda davacı ..., 6292 sayılı Kanun"un yürürlüğünden sonra 30.04.2015 tarihinde, taşınmazın kimsenin kullanımında bulunmadığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesindeki kullanım şerhinin terkini istemiyle davaya katılmıştır. Bu durum karşısında, Hazine’nin davaya müdahalesi 6292 sayılı Kanun"un 9/2. maddesi’nin yürürlük tarihinden sonraki tarihe ilişkin olduğuna göre, Hazine’nin talebi yönünden belirtilen yasa uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Diğer taraftan, 3402 sayılı Yasa"nın Ek-4. maddesi ile 6831 sayılı Yasa"nın 20.06.1973 tarihli kanunla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanun"un 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edileceği hükme bağlanmıştır. Bu maddenin amacı kadastro sırasında taşınmazın fiili kullanıcısının tespit edilmesidir. Diğer bir anlatımla, kullanım kadastrosu sırasında beyanlar hanesinde kullanıcı olarak gösterilebilecek kişiler, kadastro tespiti sırasında taşınmazı fiilen zilyet olarak kullanan kişilerdir. Ne var ki, tespit sırasında çekişmeli taşınmazın davacı ... ve ...’un mu yoksa davalı ...’ın mı fiili kullanımında olduğu net olarak belirlenmemiş, bu husustaki eldeki dava dosyasındaki yapılan 19.06.2018 tarihli keşifteki beyanlar ile taşınmazın hükmen ... adına tesciline esas dosyadaki beyanlar tamamen çeliştiği, yine eldeki dosyadaki 06.06.2012 tarihindeki beyanlarda birbiri ile çelişkili olduğu halde bu çelişkiler giderilmemiş, taşınmazın tespit tarihinde kimin fiili kullanımında olduğu kesin olarak belirlenmeksizin karar verilmiştir.
Hal böyle olunca; Mahkemece, müdahil davacı ...’nin davası yönünden 6292 sayılı Kanun"un 9/2. maddesi göz önüne alınarak dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeli; diğer taraftan taşınmazın kimin fiili kullanımında olduğunun belirlenmesi bakımından taşınmaz başında mahalli bilirkişiler, taraf tanıkları, tespit bilirkişileri, ziraat bilirkişisi ve fen bilirkişisi hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı ve çekişmeli taşınmazın tespit tarihi itibari ile kimin fiili kullanımında olduğu, kullanımın hangi tarihten beri ne şekilde sürdürüldüğü, ayrıca davacılardan ...’un iddiasına konu olup, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın etrafının ne zaman tel örgü ile çevrildiği hususları somut olaylara dayalı olarak sorularak taşınmazın kullanım durumu kesin olarak belirlenmeli; yukarıda değinilen beyanlar arasındaki çelişkiler üzerinde durularak bu çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişiden, tespit tarihi itibariyle taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazın çevresinin yakın plan ve panaromik fotoğrafları çektirilip, üzerine taşınmaz sınırlarının işaretlenilmesi istenilmeli; fen bilirkişinden keşfi takibe, bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye elverişli rapor alınmalı ve bundan sonra hangi delile neden üstünlük tanındığı da gerekçede tartışılarak, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirmeye, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.05.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.