19. Hukuk Dairesi 2018/359 E. , 2020/762 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki görülmekte olan menfi tespit davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda verilen kararın temlik alan davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Antalya BAM 11 . Hukuk Dairesi tarafından verilen temlik alan davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine ilişkin hükmün süresi içinde temlik alan davalı ... Yön. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacılar vekili, davalı bankanın davacılar hakkında icra takibi başlattığını, icra takibinin dayanağı olarak 500.000,00 TL bedelli bonoyu gösterdiğini, bononun davacılar tarafından imzalanan kredi kefalet sözleşmesinin teminatı niteliğinde olduğunu, ancak dayanak sözleşmede yer alan limitin sonradan doldurulmuş olması nedeniyle kredi sözleşmesinin geçerliliğinin bulunmadığını ileri sürerek davacıların borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı tarafından dava dışı ... Petrol Ltd. Şti."ne kredi kullandırıldığını, davacıların bu kredi sözleşmesinin kefilleri konumunda olduğunu, aynı dönemde kredi sözleşmesine ek olarak davacılardan bir adet davaya konu edilen bononun alındığını, uygulamada alacaklıların isterse asıl borç ilişkisine isterlerse bonoya dayalı olarak takip yapabildiğini, kredi sözleşmesindeki limitin sonradan doldurulduğu yönündeki iddianın yazılı olarak kanıtlanmasının gerektiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davacıların dava dışı şirketin çekmiş olduğu krediden dolayı kefil oldukları ayrıca aynı kredinin güvence altına alınması için 500.000,00 TL bedelli senedi asıl borçlu ile birlikte avalist sıfatıyla imzaladıkları, davacılar kredi sözleşmesinin kefalet miktarını içermediği iddiası ile kefilliğin geçersiz olduğunu ileri sürmüşlerse de kredi sözleşmesinin incelenmesinde kredi limitinin 590.000,00 TL olduğunun ve davacıların da 500.000,00 TL yönünden kefil olduklarının ifade edildiği, sözleşmenin davacılar tarafından imzalandığı, açığa imza atıldığı iddiasının ispatına yarayan yazılı belge de olmadığı belirlenmekle, davacıların kefaletinin geçersiz olduğuna dair iddialarına itibar edilmediği, kefalete konu alacağın temini için 500.000,00 TL bedelli senedin düzenlenerek davacılar tarafından kefil sıfatıyla imzalandığı hususunun da tartışmasız olduğu, bu sebeple takibe konulan senet yönünden davacıların borcu ,"kefil oldukları bedel sınırında kalan ve asıl borçlu tarafından ödenmeyen miktar" kadar olduğu, bilirkişi raporlarında davacıların kefaletten doğan sorumluğunun kullanılan 75.000,00 TL ve asıl alacak ferileri ile sınırlı olduğunun anlaşıldığı, davacıların takip tarihi itibariyle 75.995,01 TL borcunun olduğu sabit olmakla birlikte 243.936,56 TL bakiye talep yönünden davacının menfi tespit davasının kabulüne, davadan sonra icra dosyasına asıl kredi borçlusu ve kefiller tarafından 188.209,44 TL ödendiğinden, dava konusu edilen toplam 432.146,00 TL borcun 188.209,44 TL"si açısından menfi tespit davasının konusunun kalmadığı gerekçesiyle bu miktar yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş, hüküm temlik alan davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davaya konu icra takibi 500.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak yapılmış olup, davalı vekilinin cevap dilekçesinde de belirttiği üzere kredi sözleşmesinin tanzimi sırasında söz konusu bononun davacılara imzalatıldığı, bono bedeli olan 500.000,00 TL üzerinden değil 430.000,00 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, davaya konu bononun tanzim tarihi ile kredi sözleşmesinin tanzim tarihinin aynı olması, davanın tarafları arasında önceye dayalı başkaca bir ilişkinin bulunmayışı gözönüne alındığında, davaya konu edilen bononun kredinin teminatı niteliğinde olduğu, davacıların kefaletinin geçerli olmadığı iddiasının yazılı delillerle ispat edilemediği, taraflar arasındaki temel ilişki olan kefalet ilişkisi kapsamında yapılacak inceleme neticesinde varsa davacıların borçlu oldukları tutarın belirlenmesi gerektiği, mahkemenin de aynı yolu izleyerek bu amaçla bilirkişi raporları aldığı ve alacak tutarının doğru tespit edildiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm temlik alan davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, temlik alan davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan hükmün ONANMASINA, dosyanın Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"ne gönderilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden temlik alan davalı ... Yön. A.Ş."den alınmasına, 03.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.