Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/18046
Karar No: 2019/10975
Karar Tarihi: 07.11.2019

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/18046 Esas 2019/10975 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2016/18046 E.  ,  2019/10975 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Davacılar, davacılardan ..."ın eşi, ..., ... ve ..."nin babası, ... ve ..."in kardeşi olan mütevefa ...’ın 29.08.2011 tarihinde karın ağrısı, mide bulantısı ve kusma şikayeti ile davalı hastanede çalışmakta olan diğer davalı doktor ..."ye muayene olduğunu ve aynı gün saat 11.30 sıralarında davalı doktor tarafından kapalı safra kesesi (laparaskopikkolesistektomi) ameliyatı yapıldığını, ameliyathanenin tadilatta olması nedeni ile ameliyatın doğumhanede gerçekleştirildiğini, ertesi gün davalı doktor tarafından kontrolü yapılmadan hastaneden taburcu edildiğini, kendilerine tedavi hakkında bir bilgi verilmediğini, müteveffanın taburcu olduktan sonra artan karın ağrısı, karında şişkinlik, bağırsak hareketleri olmaması nedeniyle 31/08/2011, 01/09/2011 ve 02/09/2011 tarihlerinde tekrar tekrar davalı hastanenin acil servisine başvurduklarını, ancak davalı doktor ile görüşemediklerini ve ağrı kesici verilip gönderildiklerini, 03/09/2011 tarihinde yine hastanenin acil servisine müracaat ettiklerini ve hastanede görevli diğer genel cerrah tarafından yapılan muayene sonrasında mütevefanın hastaneye yatırıldığını ve davalı doktora ulaşıldığını, akşam saatlerinde hastanın durumunun kötüleşmesi üzerine yoğun bakıma alındığını, ancak yoğun bakım ünitesinin inşaat halinde olması nedeni ile paravanla çevrilmiş dahiliye servisinde yoğun bakım hizmeti verilmeye çalışıldığını, burada sık sık elektrik kesintileri yaşandığını ve jenaratörün devreye girmediğini, yetersiz ve özensiz müdahaleler sonucu murislerinin 04.09.2011 tarihinde vefat ettiğini, hastanın gerçek sorunu olan karın içi iltihaba yönelik medikal tedavi yapılmadığını, hastanın enfeksiyondan kaynaklanan nedenlerle vefat ettiğini, hastalarının vefatının ertesi günü yaptıkları şikayet üzerine yapılan incelemede hastanenin inşaat halinde olduğunun tespit edildiğini, tadilat varken hasta kabulünden kaçınması gereken hastanenin bu tarihte pek çok operasyon yaptığını, hasta güvenliğini sağlamayarak enfeksiyon riski altında ameliyat yaparak ve yoğun bakım hizmeti vererek hastanın ölümüne sebep olduklarını ileri sürerek davacı ... için 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 50.000,00 TL manevi tazminatın, davacılar ..., ... ve ... için ayrı ayrı 50.000,00 TL, davacılar ... ve ... için ayrı ayrı 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini istemişlerdir.
    Davalılar, kusur bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemişlerrdir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, davalı ... hastane ve doktorun vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırılık olgusuna dayanmaktadır. Vekil, iş görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil de bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır (BK.390/11). Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumludur (BK.321/1). O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları (hafifte olsa) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor, hastanın zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Doktor tıbbi çalışmalarda bulunurken bazı mesleki şartları yerine getirmek, hastanın durumuna değer vermek, tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak, tedaviyi her türlü ihtiyat tedbirlerini alarak yapmak zorundadır. Doktor ufak bir tereddüt gösteren durumlarda bu tereddüdü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve orada koruyucu tedbirler almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken hastanın özelliklerini göz önünde tutmalı, onu gereksiz risk altına sokmamalı, en emin yolu tercih etmelidir. Gerçekte de mesleki bir iş gören; doktor olan vekilden, ona güvenen müvekkil titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemekte haklıdır. Titiz, özen göstermeyen bir vekil, BK. 394/1 uyarınca vekâleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.
    Somut olayda, davacının davalı hastanede tedavi edildiği sabittir. Yargılama sırasında Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulundan alınan raporda; genel cerrahi uzmanı olan davalı doktorun 02.09.2011 tarihinde konsültasyon istemi üzerine hastaneye gelerek bizzat hastayı muayane etmediğinden kusurlu olduğu, ancak hastanın 1 gün sonra tekrar hastaneye müracaatı nedeniyle davalı doktor tarafından ileus tanısı ile uygun tedavi ve takibinin yapılmış olduğu ancak buna rağmen ölümün gerçekleşmiş olduğu, bu tür ameliyat sonrası ortaya çıkan ileus ve buna bağlı meydana gelen peritonit tablosunun zamanında tanı konularak uygun tedavinin yapılması durumunda da ölümün meydana gelebileceği tıbben bilindiğinden kişinin 2.9.2011 tarihinde hastalığının tanısınınn konularak uygun tedavinin başlanılmış olması durumunda da kurtulmasının kesin olmadığı cihetle; davalı doktorun kusurlu eylemi ile kişinin ölümü arasında kesin bir illiyet bağı bulunmadığı belirtilmiş; Mahkemece, söz konusu rapor doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki; hükme esas alınan söz konusu adli tıp raporunda davacıların hastanın tadilat halindeki hastanede uygun olmayan ameliyat şartları altında ameliyat edildiği ve yoğun bakımda tutulduğu yönündeki iddia ve itirazları karşılanmamış olup, bu hali ile hükme esas alınamaz. Hal böyle olunca, özellikle davacıların mütevefanın tadilat halindeki hastanede uygun olmayan koşullarda ameliyat edildiği ve yoğun bakımda tutulduğu, gereken dikkat ve özenin gösterilmediği, ameliyat sonrası ortaya çıkan şikayetlerin teşhis ve tedavisinde geç kalındığı yönündeki iddiaları başta olmak üzere tarafların iddia ve savunmaları, dosyada mevcut idari makamlarca hastanedeki şartlara ilişkin olarak yapılan tespit ve hazırlanan yazılar ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak üniversitelerin tıp fakültelerinde görevli öğretim üyelerinden konusunda uzman, akademik kariyere sahip üç kişilik bilirkişi kurulundan, olayda davalı doktora ve hastaneye atfı kabil bir kusur olup olmadığı konusunda, nedenlerini açıklayıcı, davacı iddialarını karşılayacak şekilde taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    2-Bozma nedenine göre davacıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    3-Her ne kadar karar başlığında davalı şirket ve davalı doktor yanında ayrı bir tüzel kişiliği olmayan hastane adı da davalı olarak gösterilmiş ise de; bu husus mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde davacılara iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi