16. Hukuk Dairesi 2014/5189 E. , 2014/9390 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu 41 ada 77 parsel sayılı 10.680,70 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ... adına tapuya tescil edilmiş; ifrazlar ve rızai taksim sonucu aynı ada ve parsel numarasıyla ve 405 metrekare yüzölçümlü olarak davacı ..."a intikal etmiştir. Davacı, 2011 yılında yaptırdığı aplikasyon sonucu taşınmazın 300,24 metrekare olduğunun anlaşıldığını ve tapuda buna göre düzeltme yapıldığını, ... yılında yapılan taksim sırasında diğer mirasçıların haksız olarak daha fazla taşınmaz aldıklarını belirterek, aynı taşınmazdan ifrazen oluşan ve tapuda davalılar adına kayıtlı bulunan 741 ada 3 parsel sayılı taşınmazın toplam 44,62 ve 741 ada 17 parsel sayılı taşınmazın ise 22,31 metrekare yüzölçümündeki bölümlerine ilişkin tapu kayıtlarının iptali ile adına tescili istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 41. maddesinden kaynaklandığı gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, talep halinde dosyanın... Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, kadastro müdürlüğü tarafından, davacıya ait 405 metrekare miktarlı 41 ada 77 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 2011 yılında 300,24 metrekareye düşürüldüğü ve davacının davasının bu işlemin kaldırılmasına yönelik olduğu kabul edilmiş ve 3402 sayılı Yasa"nın 41. maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu belirtilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Gerçekten de; 3402 sayılı Yasa"nın 41. maddesi uyarınca verilen düzeltme kararlarına karşı, kararın ilgililerine tebliğinden itibaren "30 gün içinde" açılacak davalarda, aynı maddede yazılı görev kuralı nedeniyle sulh hukuk mahkemeleri; bu süre geçtikten sonra açılacak davalarda ise 6100 sayılı HMK"nın 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemeleri görevli bulunmaktadır. Ne var ki; mahkemenin dava hakkındaki nitelemesi dosya kapsamına ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Dosya içinde mevcut kadastro ve tapu müdürlüklerine ait kayıt, belge ve haritalardan, 41 ada 77 parsel sayılı taşınmazın 1974 yılında yapılan kadastro sonucu 10.680,70 metrekare yüzölçümlü olarak tarafların müşterek murisi ... adına tapuya tescil edildiği, 1986 yılında yapılan imar uygulaması sonucu 2404,70 metrekare yüzölçümündeki bölümünün DOP payı olarak kesildiği, taşınmazın bir bölümünün yola terk edildikten sonra kalan kısmının 405 metrekaresinin 41 ada 77 parsel numarasıyla, 4.194 metrekaresinin 741 ada 1 parsel numarasıyla ve 2704 metrekaresinin ise 742 ada 1 parsel numarasıyla 10.01.1986 tarihinde yine ... adına tapuya tescil edildiği, 04.08.1988 tarihinde ise Hamit ./...
mirasçıları olan ... ve müşterekleri adına tapuda intikallerinin yapıldığı, aynı gün 741 ada 1 ve 742 ada 1 parsel sayılı taşınmazların parselasyona tabi tutuarak 741 ada 2 ila 10 ve 742 ada 2 ila 6 parsellere ifraz edilerek yine mirasçılar adına tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır. 741 ada 1 ve 742 ada 1 parsellerin ifrazı ile birlikte aynı gün 41 ada 77 parsel ile birlikte ifrazen oluşan parseller, mirasçılar arasında taksime tabi tutulmuş ve rızai taksim sonucu başka parsellerle birlikte 405 metrekare yüzölçümlü 41 ada 77 parsel sayılı taşınmaz davacı ..., 741 ada 7 parsel sayılı taşınmaz davalılardan...,..., ... ve..."in murisi ... adına tescil edilmiş; 741 ada 3 parsel ise tamamı 392 hisse hesabıyla 297 hissesi davacı ..., 38 hissesi davalı ... ve 57 hissesi ise davalı Emine Kebapçılar adına tescil edilmiştir. Davacı, 21.01.2011 tarihinde Kadastro Müdürlüğüne başvurarak 41 ada 77 parsel sayılı taşınmazın aplikasyonunu talep etmiş, aplikasyon sırasında taşınmazın, paftasındaki sınırlarıyla zemindeki sınırlarının birbirine uygun olduğu ancak, taşınmazın yüzölçümünün 300,24 metrekare geldiği belirlenmiş; davacının uygun görmesi ile tescil bildirimi yoluyla ve Tapu Sicil Tüzüğü uyarınca tapu kaydında yazılı yüzölçümü 15.07.2011 tarihinde 300,24 metrekare olarak düzeltilmiştir. Davacı, 26.10.2011 tarihli dava dilekçesiyle; kendi talebi ile yapılan bu düzeltme işleminin iptalini değil, düzeltme işlemi sonucu,... yılında yapılan taksim sırasında kendisine haksızlık yapıldığının anlaşıldığını, davalıların haksız kazanç elde ettiklerini belirterek dava konusu taşınmazların bir bölümüne ilişkin tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
Yukarıda açıklandığı ve "tescil bildirim" beyannamesinden de anlaşıldığı üzere, düzeltme işlemi 3402 sayılı Yasa"nın 41. maddesinde yazılı prosedüre göre yapılmayıp, davacının talebi ve uygun görmesi ile Tapu Sicil Tüzüğü hükümlerine göre yapılmıştır. Davacı da dilekçesinde "düzeltme işleminin hatalı olduğu ve iptalini istediği" şeklinde bir açıklamada bulunmamış; aksine, paylaşımda kendisine daha az yer verildiğinin anlaşıldığı ve davalıların haksız kazanç elde ettikleri iddiasına dayanarak tapu iptal ve tescil isteminde bulunmuştur. O halde, dava 3402 sayılı Yasa"nın 41. maddesine temas eden "düzeltme kararının iptali" davası değil, mülkiyet iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır. Bu tür davalarda ise görevli mahkemeler, 6100 sayılı HMK"nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemenin, davanın niteliği konusundaki kabulü ve buna bağlı görevsizlik kararı isabetsizdir. Davalılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile dosya kapsamına ve yasaya uygun olmayan hükmün BOZULMASINA, 01.07.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.