8. Hukuk Dairesi 2017/10288 E. , 2019/4327 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : Nüfus Müdürlüğü vd.
DAVA TÜRÜ : Nüfus Kayıtların Düzeltilmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davacının nüfus kaydında kardeşi olarak gözüken ..."ın, gerçekte davacının kardeşi ..."ın oğlu olduğunu, söz konusu yanlışlığın sehven yapıldığını bildirerek, ..."ın nüfus kaydının düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; dava şartlarının, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullar olduğu, eldeki dava konusu yapılan olayla Mahkemenin 2012/745 Esas ve 2013/175 Karar sayılı dosyasında dava konusu yapılan olayın aynı olduğu, Mahkemenin 2012/745 Esas ve 2013/175 Karar sayılı dosyasının karara çıkarak kesinleşmiş olduğu gerekçesi ile kesin hüküm nedeniyle HMK"nin 114/1-i ve 115/2 maddesi gereği dava şartı yokluğu sebebiyle açılan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davalı ..."ın 10.09.1958 doğumlu olarak Kerem ve ... çocuğu olarak nüfusa kayıtlı olduğu görülmektedir. Davadaki iddiaya göre ise ... Osman ve ... çocuğu olmasına rağmen dedesi ile babaannesi üzerine yazılmıştır. Bu dava ile Cemal"in Kerem ve ..."ın evlilik birliğindeki kaydı silinecek, Osman ve ..."ın evlilik birliğinde doğmuş çocuk olarak tescil edilecektir.
Dava, ..."ın anne ve babası yönünden nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Somut olayda; her ne kadar Mahkemece yazılı gerekçeyle ret kararı verilmiş ise de, Mahkemenin bu gerekçesine katılma imkanı bulunmamaktadır.
Şöyle ki;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nda kesin hüküm 303. maddede ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup buna göre; bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Dosya ekinde bulunan ve Mahkemece kesin hüküm olarak değerlendirilen, Tatvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/745 Esas ve 2013/175 Karar sayılı dosyanın incelenmesinde, “Davacı ... tarafından, ..."ın babasının ... olduğu gerekçesi ile kaydının düzeltilmesi için davanın açıldığı, davanın babalık davası olarak Tatvan Asliye Hukuk Mahkemesinde (Aile Mahkemesi sıfatı ile) bakıldığı, Mahkemece, çocuk ile baba arasındaki soybağının dava yoluyla kurulmasını çocuk veya çocuğu doğuran ana veya kayden baba olarak görünen kişinin talep edebileceği, davada ise ..."ın kendisi, babası veya anası tarafından açılan dava olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği” anlaşılmaktadır.
Eldeki davada ise davacı taraf, ..."ın nüfus kaydının düzeltilmesini istemektedir. Yani ..."ın mevcut nüfus kaydı iptal edilerek, gerçek anne ve babası hanesine kaydı yapılacaktır. Her iki davanın sebebi ayrı olduğundan, dolayısıyla Tatvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/745 Esas ve 2013/175 Karar sayılı kararının eldeki dava açısından kesin hüküm ya da derdestlik oluşturmasından söz edilemez.
Hal böyle olunca, Tatvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/745 Esas ve 2013/175 Karar sayılı dosyasının iş bu dava açısından kesin hüküm ya da derdestlik oluşturmayacağı ve davacı tarafın ..."ın nüfus kaydının düzeltilmesini istemekte hukuki yararının bulunduğu hususları gözetilerek, Mahkemece işin esasının incelenmesi ile toplanmış ve toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı ve yerinde olmayan gerekçelerle ret kararı verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 18.4.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.