20. Hukuk Dairesi 2014/4563 E. , 2014/8299 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili ve davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Köyü ... ada ... ve ... ada ... parsel sayılı taşınmazlar, hali arazi niteliğiyle Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı, taşınmazların Mayıs 1933 tarih ve 9 numaralı tapu kapsamında ve kendi zilyetliğinde olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece, ... ada ... sayılı parsel yönünden feragat nedeniyle davanın reddine ve dava konusu parsellerin ... ada ... sayılı parsel yönünden verilen kesin sürede keşif gideri yatırılmaması nedeniyle tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 22/02/2012 gün ve 2012/2019 - 2012/2481 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece 22.07.2011 günlü oturumda ilk kez keşif kararı verilerek, sürenin de kesin olduğu kararlaştırılmışsa da keşif ara kararı yasada aranan koşulların tümünü taşımadığı gibi kural olarak, ilk kez verilen süre de kesin süre değildir. Mahkemece öncelikle davacının dayandığı tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren tüm gittileriyle getirtilmemiş, yine yörede orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa kesinleşip kesinleşmediği araştırılmamış, varsa orman kadastrosuna ait harita ile işe başlama işi bitirme, ilan tutanakları getirtilmemiş dolayısıyla dosya keşfe hazır olmadığı halde keşif kararı verilmiş, ayrıca gerek yerel, gerek teknik bilirkişilerin kimlikleri teker teker açıklanmadan mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişilerinin keşif mahallinde hazır edilmesine karar verilmiş, zaten kesin olduğu bildirilen süre ile keşif tarihi arasında da tebligata yeterli süre ayrılmamış, keşif aracı da bizzat saptanmamıştır. Yargıcın dava konusu şeyi inceleyerek onun hakkında bütün duygularıyla bilgi edinmesi olarak tanımlanabilen keşif; taşınmazlarla ilgili davalarda, dava konusunun yerinde görülüp incelenmesi biçiminde gerçekleşir (H.U.M.K.m. 363 vd.). Keşfe gidilebilmesi için mahkemenin bu konuda bir ara kararı oluşturması zorunludur. Bu kararda keşif giderlerinin, keşif giderini yatıracak tarafın ve bunun için gerekli önel veya kesin önelin avukatla kendini temsil ettirmeyen taraf keşif istemişse, kesin önel içerisinde giderleri yatırmamanın sonuçlarının açıklıkla anlatılması; tanık dinlenip, bilirkişi incelemesi yapılacak ise, bu hususun ve keşif günü ile saatinin belirtilmesi; bunun doğal sonucu olarak; hakim, katip ve götürülecekse mübaşir için yol tazminatının (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 34); keşif isteyen taraftan keşif aracını bizzat sağlaması istenemeyeceğinden; mahkeme, yapacağı işe, süresine ve gideceği yere göre gerekli gördüğü aracı kendisi belirleyip, temin edeceğinden, araç için ödenecek para miktarının; keşifte dinlenecek bilirkişi ve tanıkların isimlerinin ve ücretlerinin; bilirkişi ve tanıklarla, gerekiyorsa taraflara keşif gününün haber verilebilmesi için gönderilecek
davetiye giderlerinin gösterilmesi yanında; yatırılacak avansın tutarı ile yatıracak tarafın ekonomik gücü, keşif tarihi ve tebligatların ulaşması için geçecek süre gözetilerek keşif gününden önceye rastlayan bir tarihin belirlenmesi ve bunda Tebligat Kanunu ile Tebligat Tüzüğünün gözönünde tutulması zorunludur. Öte yandan, bu koşulların tam olarak yerine getirilmemesi, keşif giderlerine itiraz hakkı olan gider yükümlüsünün bu hakkını kullanmasına da engel oluşturur. Anılan hususları kapsamayan ve belirlenecek bir miktarın keşif gününe kadar yatırılması biçiminde kurulacak ara kararı ve buna dayalı olarak verilecek önel ve kesin önelin uygulamada H.U.M.K. m. 414, 163 açısından bir sonuç doğurması olanağı bulunmamaktadır (H.G.K. 26.02.1975 T. 1972/1-1273 E. 1975/258 K; H.G.K. 18.02.1983 t, 1980/1-1284 E. 1983/141 K. H.G.K. 30.12.1992 t. 1992/16-666 E., 1992/769 K.; 20.H.D. 14.12.1992 t, 1992/16198-7040). Öte yandan, bu koşulların tam olarak yerine getirilmemesi, keşif giderlerine itiraz hakkı olan gider yükümlüsünün bu hakkını kullanmasına da engel oluşturur. Kadastro mahkemelerinde belirtilen genel hükümler, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 29 ncu maddesi kıyas yoluyla, aynı Kanunun 36 ncı maddesine göre işlem yapılması hallerinde de aynen uygulanır. Yukarıda açıklanan yasa ve yerleşmiş Yargıtay uygulamasına aykırı olarak kurulan ara kararları sonucu verilen önel ve kesin önele dayanılarak, keşif giderlerinin kanunî sürede yatırılmadığından söz edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir."" denilmiştir.
Yargıtay bozma kararı sonrası ... Kadastro Mahkemesi dava konusu ... ada ... nolu parsel bakımından davanın Yenice Kadastro Mahkemesinin 2011/8 - 2011/53 sayılı kararı ile temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olduğunu belirterek bu parsel bakımından karar verilmemiş, dava konusu ... ada ... parsel nolu taşınmaza ilişkin ise yasanın aradığı kazandırma koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 2004 tarihinde başlanıp 2009 yılında kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve zilyetlik kazanma koşulları oluşmadığı gibi ekonomik amaca uygun zilyetlik de bulunmadığı belirlenerek kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacı ..."a yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 13/10/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.