13. Hukuk Dairesi 2016/25469 E. , 2019/10925 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalının kendisinden borç para istemesi üzerine bankadan kredi çekerek 24.000,00 TL tutarı davalının hesabına 27.07.2012 tarihinde havale yapmak suretiyle borç olarak gönderdiğini ancak davalının almış olduğu bu miktarı ödememesi üzerine Kocaeli 3. İcra Müdürlüğü"nün 2013/188 E sayılı dosyası ile başlattığı icra takibine vaki itirazın iptaline ve davalının %20"den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, mali müşavirlik yaptığını, davacının abisi olan ..."un da kendisinin mükellefi olduğunu, davacı tarafından abisi için 30.000,00 TL’lik kredinin 26/07/2012 tarihinde çekildiğini, bunun 24.000,00 TL’sinin işlem yapılmak üzere kendisinin hesabına aktarıldığını ve paranın aynı gün davacının abisi ..."un çeşitli bankalarda bulunan hesaplarına aktarıldığını, kendisinin sadece bu işlemde aracı olduğunu belirterek davanın reddini ve davacının %20 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, Kocaeli 3. İcra Müdürlüğü"nün 2013/188 E sayılı dosyasına itirazın iptali ile takibin 17.051,41 TL üzerinden devamına, asıl alacağın %20"si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıya borç para verdiğini ancak geri ödenmediğini ileri sürerek, verdiği paranın davalıdan tahsili amacıyla başlattığı takibe vaki itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, gönderilen paranın borç olarak gönderilmediğini, davacının abisi olan ..."un kendisinin mükellefi olduğundan onun adına işlem yapılmak üzere hesabına aktarıldığını kendisinin sadece aracı olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir. Davacının abisi ...’un davalının yanında müdahale talebinde bulunduğu,feri müdahil olarak davalı yanında katıldığı görülmüş ve bankadan alınan kredinin 24.000,00 TL’sini davacının kendisine borç verdiğini taksitlerin kendisi tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, 6.500,00 TL civarında taksiti yatırdığını, davalının davacıdan borç almadığını, alacak borç ilişkisinin davacı ile kendisi arasında olduğunu ve isteği üzerine davalının hesabına bu paranın gönderildiğini bildirdiği görülmüştür. Mahkemece, ... bankasından davacı adına 26/07/2012 tarihinde 30.000,00 TL miktarlı kredi çekildiği ve aynı gün davalı hesabına 24.000,00 TL nin Eft yoluyla aktarılmış olduğu, ...’un ve davalının çeşitli tarihlerde yaptıkları kredi taksiti ödeme toplamı 6.948,5 TL olduğundan davalı hesabına aktarılan 24.000,00 TL den bu miktar mahsup edildiğinde bakiye kalan 17.501,41 TL olduğu, gerek feri müdahilin gerekse davalının, davacının aldığı kredi bedeline mahsuben yaptıkları bu ödemelerin davacı adına alınan ve davalı hesabına aktarılan bedelden mahsup edilerek kalan miktarla ilgili ödeme belgesi de ibraz edilmediğinden bu miktar itibariyle itirazın yerinde olmadığı, gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Havale bir ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterir. Davaya dayanak yapılan banka hesap hareketlerindeki açıklama kısmında paranın borç olarak gönderildiğine dair açıklama bulunmamaktadır. Bu karinenin aksini havaleyi gönderen şahsın ispat etmesi gerekir. Davalı, kendisine havale edilen paranın kendisinin mükellefi olan davacının abisi ... adına işlem yapılmak üzere hesabına aktarıldığını belirterek karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığını kabul etmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının), ileri sürülenden başka olduğunu bildirmek suretiyle gerekçeli inkarda (vasıflı ikrar) bulunmuştur. Öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere vasıflı ikrar (gerekçeli inkar), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan bu durumda ispat yükü davacıdadır. Davacı taraf, davaya konu paranın borç olarak verildiği yolundaki iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür; buna bağlı olarak, davalı savunmasını ispat ile yükümlü olmayacaktır. O halde, mahkemece, ispat yükünün davacı üzerinde olduğu gözetilerek ve tarafların sundukları deliller değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, mevcut olayda ispat yükü ters çevrilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.