12. Ceza Dairesi 2013/10720 E. , 2014/6453 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : TCK"nın 89/4, 62, 50, 52/4, 53/6. maddeleri gereğince mahkumiyet, sürücü belgesinin geri alınması
Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Gerekçeli karar başlığına sanığın anne adının “...” yerine “...” şeklinde yazılması, mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak kabul edilmiş, sanığın eski eşinin, mahkemede çekinme hakkı hatılatılmadan yeminli tanık olarak dinlenmesi sonuca etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanığın idaresindeki araçla bölünmüş yolda, gece vakti, ıslak zeminli yolda seyir halinde iken, önünde ışıklarda beklemekte olan araçlara ve yeşil ışıkta karşıya geçmekte olan yayalara çarpması sonucu, iki kişinin vücudunda patolojik bulgu oluşmayacak şekilde yaralandıkları olayda; sanık savunmasında, olay sırasında frenlerinin tutmadığını, el frenini çekerek ve kaldırım kenarlarına sürtünerek yavaşlamaya çalıştığını beyan etmiş ise de; olay gecesi sanığın aracı üzerinde yapılan inceleme sonucu, kolluk tarafından düzenlenen tutanakta fren sistemine ilişkin tespit bulunmadığı, diğer araç sürücüleri ... ... ve ..."ın çarpmadan sonra sanığın yoluna devam ettiğini beyan ettikleri dikkate alındığında, sanığın hızını mahal şartlarına uydurmadığı anlaşılmış olup, sanığın kusurlu olduğu yönündeki kabulde isabetsizlik bulunmadığından, tebliğnamedeki bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın ceza miktarına ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA 14.03.2014 tarihinde oyçokluğuyla ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ:
Olayın kabulünde ve sanığın kusurlu bulunup cezalandırılmasında sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.
Şöyleki sanık ve aynı araçta bulunan eşi Parla istikrarlı olarak frenlerin tutmadığından iniş eyimli yolda yağışlı bir havada ıslak kaygan zeminde duramadıklarından bahsetmektedirler.
Tarafsız kamu tanığı ... mahkemede sanığın kendisine frenlerin tutmadığın söylediği ile beraber hızın 60-70 km oluşu şeklinde beyanda bulunmuştur.
Keşif bilirkişi teknik arızayı kabul etmiş ama hızını azaltmadığından sanığı kısmen kusurlu bulmuştur. İniş eylemli yolda yağışlı bir havada kaygan ve ıslak bir zeminde freni tutmayan teknik arızası olan ve kabul de gören bir aracın hızını azaltması mümkün değildir. Bu durumda aracın hızı gittikçe artar. Bununla beraber hız çok da fazla değildir. Tanık Cihan"ın mahkeme ifadesine göre hız 60-70 km"dir. Fren tutmayan ıslak ve kaygan bir yolda yağışlı havada hız çok fazlayı bırakalım fazla bile değildir. Bu halde bir araçla sanığın hızını mahal şartlarına uydurmasıda olanaksızdır.
Adli Tıpta ikili kusur raporu vermiştir. Fren teknik arızası varsa tamamen kusursuz. Yani fren tutmamış ise teknik arıza varsa kabul bu yönde olursa hızdan da bahsedilemeyeceğini ortaya koymuştur. Keşif bilirkişisinin yanıldığını ortaya koymuştur.
Teknik arıza yani frenle ilgili bir problem yoksa tamamen kusurlu şeklinde rapor vermiştir.
Olay sonrasında kolluk tarafından tutulan tutanakta araçta kaportada meydana gelen maddi hasarla ilgili bilgiler vardır. Tutanak saati 22:58 dir.
Sanık ... kollukta alınan 00.14 teki beyanında fren arızasından bahsetmesine rağmen kolluk bu yönde bir tespitte bulunmamıştır.
Şu andanda fren arızası ile ilgili yapılabilecek bir tespit bulunmadığından sanığın ve tanık ... aksi sabit olmayan savunma ve beyanına itibar edilmesi gerekir. Ortada şüpheli bir durum vardır.
Genel kurul kararından belirtildiği gibi amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olan ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden birisi kuşkudan sanık yaralanır ilkesidir.
Bu ilkenin özü ceza davasında sanığın cezalandırılması bakımından taşıdığı öneminden dolayı göz önünde tutulması gerektiği herhangi bir meselede başgösteren kuşkunun sanığın yararına değerlendirilmesidir.
Bu suçun gerçekte işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleşirilme biçimi konusunda kuşku belirmesi halinde uygulanacağı gibi eylemin oluş biçimine ilişkin sanığın sorumluluk düzeyinde etkili olan bu husustaki kuşku sanık lehine değerlendirilmelidir.
Olayımızda da frenlerin tutup tutmadığına ilişkin bir kuşku bulunmaktadır. Bu kuşku giderilmeden veya gidcrilmeside mümkün değilse sanığımızın lehine düşünülüp birkişilerin raporlarıda gözönünc alınıp kusursuz kabul edilerek beraatine karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.