19. Hukuk Dairesi 2018/689 E. , 2019/5625 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davası hakkında Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nden verilen davanın reddine yönelik 2015/521 esas ve 2016/633 karar ve 24/11/2016 tarihli hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması sonucunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi tarafından verilen istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulmasına yönelik kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı ile yapılan 30/12/2010 başlangıç tarihli bayilik sözleşmesi uyarınca davalının beş yıl süre ile akaryakıt almayı vaat ettiğini, 29/08/2012 tarihinde kadar vaadini yerine getirdiğini, ancak bu tarihten sonra hiç mal almadığını, kendi insiyatifi ile 20/03/2015 tarihinde bayilik lisansını iptal ettiğini, haklı sebebe dayanarak sözleşmenin 01/07/2015 tarihinde fesh edildiğini, sözleşme maddeleri gereğince 50.000,USD karşılığı cezai şart alacağı ve şimdilik 100,00 TL kar mahrumiyetinden doğan zararının dava tarihinden itibaren hesaplanacak aylık %10 faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, akaryakıt istasyonunu mali zorluk nedeniyle 29.08.2012 tarihinde kapatmak zorunda kaldıklarını, bu tarihten itibaren akaryakıt alınmadığını, bu durumun davalı şirkete bildirilmesine rağmen bir ihtar gelmediğini, bu durumun 36 ay sürdüğünü, asıl ortak vefat etikten sonra 20/03/2015 tarihinde otogaz bayilik lisansını mirasçıların iptal ettiğini, 3 yıl boyunca LPG alınmamasına rağmen cezai şart talep edilmesinin iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin tek taraflı olarak müzakere edilmeden, dayatma ile imzalandığını, haksız şart içerdiğini, istenilen cezai şartın şirketlerinin mahvına sebep olacağını, indirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, taraflar arasında LPG alımından dolayı bayilik sözleşmesi bulunduğu, 29/08/2012 tarihinden itibaren akaryakıt istasyonunun faaliyetine son verildiği, 01/07/2015 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiği, sözleşmenin 38. maddesinde belirtildiği üzere bayinin 10 günden fazla otogaz almaması veya işin başkası tarafından yürütülmesine müsaade etmesinin işin fiilen bırakıldığı anlamına geldiği, işin 29/08/2012 tarihinde bırakılmasına rağmen davacı tarafça yaklaşık 3 yıl süre ile herhangi bir işlem yapmayarak 3 yıl geçtikten sonra cezai şart ve kar mahrumiyeti talep etmesinin iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, davacının haklı nedenle sözleşmeyi feshettiği, davacının sözleşmenin ihlali koşuluna bağlanmış cezai şartı isteme hakkının bulunduğu, davacı satıcının 3 yıl süre ile sözleşmeyi feshetmemesinin cezai şart istemini ortadan kaldıran ve cezai şart isteme hakkını sona erdiren nedenlerden olmadığı, tarafların tacir olduğu, cezai şarttan indirimin sözkonusu olmadığı, kararlaştırılan ceza koşulunun davalının ekonomik yıkımına neden olacak nitelikte olmadığı, tenkisini veya kaldırılmasını gerektirir bir durum bulunmadığı, davalının gaz alımını durdurmasının sözleşmenin ihlali niteliğinde olduğu, davacının kar mahrumiyeti isteme hakkının doğduğu, istinaf aşamasında ıslahın mümkün olmadığı, davacının dava açarak kalan kar mahrumiyeti alacağını talep edebileceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile yeniden hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Mahkemece sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğine ilişkin tespiti yerinde olmakla birlikte hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı şirketin sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle yapamadığı gaz satışından yoksun kaldığı kara ilişkin olarak 29.08.2012 tarihinden itibaren yapılan hesaplamaya göre kabulü doğru olmayıp, sözleşmenin fesih tarihi olan 01.07.2015 tarihinden sözleşmenin bitim tarihi olan 30.12.2015 tarihine kadar olan dönem içerisindeki kar mahrumiyetinin sözleşmedeki kriterlere göre hesaplamasının yapılarak davacının bu miktar yönünden kar mahrumiyeti talep edebileceği, ancak istinaf aşamasında ıslah isteminde bulunulamayacağı göz önünde tutularak, davacının dava dilekçesindeki 100,00 TL"lik kar mahrumiyeti yönünden yeniden hüküm kurulması gerekir.İstinaf mahkemesince yukarıda belirtilen gerekçe doğrutusunda inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hükmün gerekçe kısmında bu hususların değerlendirilip tartışılmaması doğru olmamış,hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Ayrıca HMK.’nun 359. maddesinde kararın hangi hususları içerdiği belirtilmiş olup,aynı maddenin 1/a bendinde kararı veren bölge adliye mahkemesi, başkan, üyeler ve zabıt katibinin ad ve soyadları ile sicil numaralarının karar başlığında gösterilmesi gerektiği hususuna değinilmiştir. Bölge adliye mahkemesince verilen karar başlığında yukarıda belirtilen hususların belirtilmemesi doğru olmamış ise de muhakeme hukukuna aykırı bu hususun sadece eleştirilmesi ile yetinilmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22.Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 19/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.