1. Hukuk Dairesi 2021/2766 E. , 2021/4375 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : ... V.D.
Taraflar arasında görülen tescil davası sonunda, yerel mahkemece taşınmazın tesciline ilişkin olarak verilen karar davacı Hazine temsilcisi, müdahil davacı ..., müdahil davacı ...’ın bir kısım mirasçıları ... ve müşterekleri vekili, davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekili, davalı ... ... vekili ile davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı Hazine, hudutlarını dava dilekçesinde belirttiği, Ordu İli, Kumru İlçesi, Demircili Mahallesi çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında dere yatağı olarak tescil harici bırakılan taşınmazın, ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olduğunu ileri sürerek, taşınmazın 3402 sayılı Yasa"nın 18. maddesi uyarınca Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Yargılama sırasında ... ve ..., vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak davaya katılmışlardır.
Davalılar, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, 26.07.2012 tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü üzerinde, müdahil davacı ... lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilerek, davacı Hazine ve müdahil davacı ...’ın davasının reddine, (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün müdahil davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hükmün, davacı Hazine, davalı DSİ Genel Müdürlüğü ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine karar, Yargıtay Kapatılan 16. Hukuk Dairesinin 28.12.2015 Tarih, 2015/19382 Esas, 2015/16276 Karar sayılı ilamıyla “ davaya konu taşınmazın 1989 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında dere yatağı olması nedeniyle tescil harici bırakıldığı, davada Kumru ...’nın taraf olduğu, ancak 6360 sayılı Kanun"un 1. maddesi uyarınca Ordu Büyükşehir Belediyesi’nin kurulduğu ve il belediyesinin Büyükşehir Belediyesine dönüştürüldüğü, Büyükşehir Belediyesinin sınırlarının il mülki sınırları haline getirildiği, bağlı ilçelerin mülki sınırlarının içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin de tüzel kişiliği kaldırıldığı, buna rağmen Mahkemece, Kumru ... yanında Ordu Büyükşehir ...’nın da davaya dahil edilerek taraf teşkilinin tamamlanmadığı, ayrıca yasal tescil ilanlarının yaptırıldığına dair belgelerin de dosyada bulunmadığı, taşınmazın sınırında Kumru-Fatsa
Karayolu bulunduğu halde karayolları istimlak haritasının getirtilerek zemine uygulanmadığı, taşınmaza ilişkin hava fotoğrafları getirtilerek jeodezi ve fotogrametri uzmanından rapor alınmadığı, müdahil davacının dayandığı 301 nolu tahrir kaydının resmi mercinden getirtilmeden keşifte uygulandığı belirtilerek, öncelikle Ordu Büyükşehir ... davaya dahil edilerek yöntemince taraf teşkilinin sağlanması, bundan sonra dava tarihinden geriye doğru en az 15, 20 ve 25 yıl öncesine ait, yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından getirtilerek dosya arasına konulması, yine Karayolları Genel Müdürlüğünden taşınmazın sınırında bulunan yola ilişkin istimlak haritalarının getirtilmesi, müdahil davacı ..."ın dayandığı 301 tahrir nolu vergi kaydı ile revizyon görmüş ise revizyon gördüğü parselin tespit tutanağı, hükmen uygulanmış ise dava dosyasının getirtilmesi, ardından taşınmaz başında üç kişilik jeodezi ve fotogrametri, üç kişilik ziraat mühendisi ve jeoloji mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılması, keşif sırasında müdahil davacının dayandığı tahrir kaydının sınırlarının zemine uygulanarak kapsamının belirlenmesi, yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinin ne olduğu, dere yatağı olup olmadığı, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, dere yatağı niteliğinde olup olmadığı hususlarında ayrıntılı beyan alınması, fen bilirkişisinden keşif ve uygulamayı gösterir, dayanılan kayıt ve yola ilişkin istimlak haritasının uygulama ve kapsamını gösterir krokili rapor alınması, üç kişilik jeodezi ve fotogrametri, üç kişilik ziraat mühendisi ve jeoloji mühendisinden, taşınmazın niteliği ile ilgili ayrıntılı rapor alınması, bundan sonra toplanan deliller uyarınca karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı Hazinenin davasının kısmen kabulüne, 18/05/2017 tarihli teknik bilirkişi ek raporu ve eki krokisinde (B) harfi ile gösterilen 1.477,63 metrekarelik taşınmaz bölümünün Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, müdahil davacı ..."ın davasının kısmen kabulüne, aynı rapora ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 1.478,03 metrekarelik taşınmaz bölümünün ... adına tapuya kayıt ve tesciline, müdahil davacı ..."ın davasının 14/12/2017 tarihi itibari ile açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine temsilcisi, müdahil davacı ..., müdahil davacı ...’ın bir kısım mirasçıları ... ve müşterekleri vekili, davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekili, davalı ... ... vekili ile davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi gereği görüşüldü.
Mahkemece, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümde, müdahil davacı ... lehine 3402 sayılı Yasa"nın 14. ve 17. maddelerinde belirtilen zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen bölümde ise davacı Hazine lehine 3402 sayılı Yasa"nın 18. maddesinde belirtilen koşulların oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Dosya kapsamından, dava konusu taşınmaz bölümlerinin, 1989 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında dere yatağı olduğundan bahisle tescil harici bırakıldığı, DSİ 7. Bölge Müdürlüğünden gelen 25.05.2012 tarihli yazı cevabından, dava konusu taşınmaz bölümlerinde herhangi bir dere ıslah çalışması yapılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece mahallinde bozma öncesi yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler Mustafa Dizmek ve Seyit Toraman ile davalı tanığı..., dava konusu taşınmazın sınırında bulunan derenin öncesinde daha ileriden aktığını ancak zamanla taşınmaza yaklaştığını, hatta zamanında meydana gelen selde, derenin, müdahil davacı ...’in bir kısım yerini de içine aldığını beyan etmişlerdir. Keşif sonrası aldırılan jeolog bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmaz bölümlerinin uzun zamandır tarım amaçlı kullanıldığı, taşınmazların bugünkü dere yatağının kotundan yüksekte olduğu ancak yine de Elekçi Deresi’nin taşkın sahası içerisinde bulunduğu belirtilmiştir. Bozma sonrası mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ... beyanlarında, dava konusu taşınmazın sınırındaki derenin öncesinde daha yukarıdan aktığını, sel ve hafriyat alımı sebebiyle taşınmazın alçaldığını, taşınmazın diğer sınırından geçen yol yapılınca derenin yatak değiştirdiğini beyan etmişlerdir. Yine, bozma sonrası aldırılan jeolog bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın, sınırında bulunan dereden 3,5 – 4 metre yükseklikte bulunduğu, Elekçi Deresi’nin zamanla yatak değiştirmesinden dolayı geniş bir su akış alanına sahip olduğu, olası bir sel durumunda suyun yükselerek dava konusu taşınmaza ulaşmasının zor olduğu, taşınmazın zemin yapısı incelendiğinde, uzun zaman önce dere vasfını yitirdiği ve uzun zamandan beri su baskını gibi doğal afetlere maruz kalmadığının anlaşıldığı belirtilmiştir. Harita mühendisi bilirkişi kurulundan alınan raporda ise, dosya arasına alınan hava fotoğraflarından, 1969 ve 1984 yıllarında, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü üzerinden dere geçtiği belirtilmiştir. Mahkemece, bozma öncesi ve bozma sonrası aldırılan jeolog bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmemiş, dava konusu taşınmaz bölümlerinin halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığı, aktif dere yatağında kalmıyor ise derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığı hususunda yeterli araştırma ve inceleme de yapılmamıştır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmaz bölümlerine ait, dosya arasında bulunan hava fotoğrafları dışında, başkaca hava fotoğrafları olup olmadığı araştırılmalı, varsa dosya arasına alınmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, 3 kişilik jeolog bilirkişi kurulu, 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi kurulu, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, dava konusu taşınmaz bölümlerinin öncesinin ne olduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli, dava konusu taşınmaz bölümlerini, komşularıyla birlikte gösterir krokili rapor alınmalı, jeolog ve ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmaz bölümlerinin toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerilerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmazların imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi, taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğini, taşınmazların dere yatağı vasfında olup olmadığını veya dere yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığını, aktif dere yatağında değilse derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını açıklayan, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazları tüm yönleriyle gösterecek şekilde çekilmiş (taşınmazların sınırlarının kabaca işaretlendiği) renkli fotoğraflarını içerir, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi kuruluna, dosya arasına alınmış ve alınacak olan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, dava konusu taşınmaz bölümlerinin, hava fotoğraflarının çekildiği tarihlerdeki niteliği, kullanım şekli ve süresi ile varsa imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı ve hangi tarihte tamamlandığı hususlarında ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, alınan peşin harcın iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.09.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi Başkan