Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/356
Karar No: 2020/2470
Karar Tarihi: 10.06.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2017/356 Esas 2020/2470 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2017/356 E.  ,  2020/2470 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL


    Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar asıl davada davacı vekili, birleştirilen davada davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Asıl ve birleştirilen davalar muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteklerine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakanı Hamdi"nin asıl davaya konu 523 ve 871 parsel sayılı taşınmazları ile birleştirilen davaya konu 526 ve 642 parsel sayılı taşınmazlarını torunu olan davalı ..."e ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini, davalının mirasbırakana bakmadığı gibi temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla muvazaalı yapıldığını, taşınmazların dışında traktörünü ve 20 adet büyükbaş hayvanını da verdiğini, saklı payının ihlal edildiğini ileri sürerek miras payı oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis istemiştir.
    Davalı ..., zamanaşımı süresinin dolduğunu, temliklerde muvazaanın bulunmadığını, bakım borcunu yerine getirdiğini, dava dilekçesinde geçen traktör ve hayvanların mirasbırakanla bir ilgisinin bulunmadığını belirtip asıl ve birleştirilen davaların reddini savunmuştur.
    Davalı ..., davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
    Mahkemece, davalı ..."in ölünceye kadar bakma akdinin yüklediği edimi yerine getirdiği ancak davaların tümden reddinin hakkaniyete aykırı olacağı, diğer mirasçıların haklarını zedeleyeceği gerekçesiyle asıl davanın davalı ... yönünden husumet yokluğundan, diğer davalı ... yönünden esastan reddine karar verilmiş, birleştirilen dava ise kabul edilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, mirasbırakan ..."in maliki olduğu 523 ve 526 parsel sayılı taşınmazlardaki payları ile 642 ve 871 parsel sayılı taşınmazlarını 20.10.2010 tarihinde ölünceye kadar bakma akdiyle davalı ..."den torunu olan diğer davalı ..."e temlik ettiği, 1933 doğumlu mirasbırakanın 09.11.2012 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak oğlu oğulları davacı, davalı ... ile 2014 yılında ölen eşi dava dışı ... ile kendisinden önce ölen kızı Sıddıka"dan dava dışı torunlarının kaldığı anlaşılmaktadır.
    Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
    Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
    Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
    Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
    Somut olaya gelince, mirasbırakanın başka taşınmazlarının da olduğu kayden sabittir. Yapılan incelemede temlike konu taşınmazların 516.562,15 TL, kalan taşınmazların 163.225,50 TL olduğu saptanmıştır. Ayrıca çekişmeli taşınmazların dördü de aynı akitle temlik edilmiş olup bir kısmı için muvazaalı bir kısmı için muvazaalı değil demek iradenin bölünmezliği ilkesine aykırılık teşkil eder. Olaya yukarıdaki ilkeler uyarınca bakıldığında gerçekten de mirasbırakan bir yada iki taşınmazını vererek kendisine baktırabilecekken dört parça taşınmazını da temlik etmesi yanında makul sınırın aşıldığı da kuşkusuzdur.
    Hal böyle olunca, asıl davanın da kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
    Davalının temyiz itirazının reddine, davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı 4.613.80 TL. onama harcının da davalıdan alınmasına 10.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi