14. Hukuk Dairesi 2013/4404 E. , 2013/6378 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.09.2009 gününde verilen dilekçe ile şahsi hakka dayalı elatmanın önlenmesi, ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 25.10.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava tarihinde tapuda hazine adına kayıtlı taşınmazın beyanlar hanesinde muhdesat sahibi olarak şerh edilmiş bulunan ..."un ... ile yaptıklarını ileri sürdüğü arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye düşen dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün satış vaadi sözleşmesi ile satışının kendisine vaad edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, dava konusu yeri davacı ile bir müddet müştereken kullandıklarını ancak halen kendisinin kullanımında olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 684. maddesi hükmünde, bir şeye malik olan kimsenin, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olacağı, 718. maddesi hükmünde de, arazi üzerindeki mülkiyetin, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı, bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynakların da gireceği açıklanmıştır. Bu hükümler karşısında taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların mülkiyeti kural olarak arzın mukadderatına tabidir. Muhdesatların taşınmazın aynından ayrı bir mülkiyetinin varlığı düşünülemez.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, güven ve açıklık ilkesi gereği tapu sicilini 997 ila 1027. maddelerinde düzenlemiş, nelerin sicilde yer alabileceğini kurala bağlamıştır. Bunlardan 1008. madde tapu siciline kaydolunacak ayni hakları, 1009. madde sicile şerh verilebilecek kişisel hakları, 1010 ve 1011. maddeler ise temlik hakkının sınırlamaları ile geçici tescili düzenlemiştir.
Tapu Sicil Tüzüğünün 60. ila 64. maddelerinde yedi bölüm olarak düzenlenen "Beyanlar" ise gerek tescillerden, gerekse şerhlerden farklıdır. Kütüğün beyanlar hanesine işlenen kayıt, kural olarak ne bir ayni hak ihdas eder, ne de şahsi bir hakkı güçlendirmeye yarar. Beyanların fonksiyonu, gayrimenkulle ilgili bazı fiili veya hukuki durumlara ya da zaten mevcut bulunan bazı haklara aleniyet sağlamaktan ibarettir.
Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılımına 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 19/2 maddesi imkan vermektedir. Gerçekten anılan hüküm uyarınca "Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birisine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir."
3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 19/2 ve mülga 766 sayılı Tapulama Kanunun 40. maddelerinde yer verilen muhdesatın beyanlar hanesinde gösterilmesi hususu da kişiye herhangi bir hak vermez. Sadece madde gerekçelerinde de açıkça vurgulandığı üzere eylemli (fiili) durumun belirtilmesi demek olup; muhdesat sahibi yararına sürekli ve ayni bir hak meydana getirmez. Bir başka deyişle bu beyan muhdesatın aidiyeti konusunda sadece aleniyet ve kanıtlama kolaylığı sağlar. Bu hakkın hukuki niteliği ve nasıl kullanılacağı ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 722-724 ve 729 maddelerinde açıklanmıştır.
Somut olayda, dava konusu 3364 ada 15 parsel sayılı taşınmaz davanın açıldığı tarihte dava dışı hazine adına kayıtlıdır. Her ne kadar davacı, muhdesat sahibi ..."un dava dışı ... ile yaptığı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciye bırakılan dava konusu dükkanın satış vaadi sözleşmesi ile kendisine vaad edildiğini ileri sürerek istemde bulunmuş ise de, muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Yukarıda da açıklandığı üzere tapunun beyanlar hanesine yazılan bu şerh, taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyetini belirleyip bu konuda aleniyet ve kanıtlama kolaylığı sağladığı ve muhdesat sahibine ayni bir hak vermediği için davacının satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak iktisap edebileceği bir şahsi hakkının varlığından söz etme imkanı bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere kabulü yönünde hüküm kurulması doğru değildir.
Hükmün, açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 29.04.2013 tarihinde oyçokluğu karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Dava, satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan şahsi hakka dayalı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Tapu Sicil Tüzüğünün 60 ila 64. maddelerinde düzenlenen beyanlar; taşınmazla ilgili bazı fiili veya hukuki durumları açıklamaya var olan bazı haklara aleniyet sağlamaktadır.
Dava konusu 3364 ada 15 sayılı parsel ...Vakfı adına kayıtlı iken trampa yoluyla Hazine adına intikal etmiş, sonrasında 4706 sayılı Kanun kapsamında ... Büyükşehir Belediyesi adına tescil edilmiştir. Tapu kaydında iki katlı kargir binanın ..."a ait olduğu yolunda muhtesat şerhi bulunmaktadır. Dava dışı ..."ın muhtesat sahibi ..."dan kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile aldığını iddia ettiği yeri satış vaadi sözleşmesi ile davacıya sattığı, tarafların daha önce ortak oldukları tasfiye sonucu dava konusu dükkanın davacıya ait olduğunun kararlaştırıldığı ancak davalının tahliye etmede direndiği dosya kapsamında anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan davacı ile muhtesat sahibi arasında 23.03.2013 tarihli satış vaadi sözleşmesine göre binanın zemin katındaki 2 no"lu bağımsız bölümün satışının yapıldığı görülmektedir. Davalının dava konusu yerde üstün şahsi hakkı olduğu yolunda bir delili bulunmamaktadır. Davacı dava konusu dükkanın zilyetliğini satış vaadi sözleşmesi uyarınca muhtesat sahibinden satın aldığına göre davalının korunacak bir menfaati bulunmadığından yerel mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.