20. Hukuk Dairesi 2014/3958 E. , 2014/8243 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı - karşı davacı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Köyü ... parsel sayılı 89.469 m2 yüzölçümündeki taşınmaz Aralık 1955 tarih 100 sıra numaralı tapu kaydı uygulanarak tarla niteliği ile ... adına tespit edilmiş, daha sonra satış yoluyla ...’ye geçmiştir. ... parseli satış vaadi sözleşmesiyle ..."den satın aldığı iddiası ile ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tescil davasının kabulüne dair verilen 1997/260-246 sayılı kararın kesinleşmesi üzerine çekişmeli taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde bulunan “ormanla ilişkisi vardır” yönündeki şerh sebebiyle tapuda infaz işlemi yapılamamış, ancak parselin tapu kaydına 28.11.1995 tarihinde “ormanla ilişkisi vardır” ve 26.06.1997 tarihinde “... 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/260-246 sayılı karar ile ... lehine tescil kararı vardır” şerhleri konulmuştur.
Davacılardan Orman Yönetimi; 389 sayılı parselin kesinleşen orman kadastro haritası sınırları içinde kaldığından tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili ve davalıların elatmalarının önlenmesi istemiyle, ... de 389 sayılı parselin makiye ayrıldığı ve toprak tevzi komisyonunca topraksız çiftçiye dağıtıldığı, Y.İ.B.B.G.K.’nun 1993/5-1996/1 sayılı kararı uyarınca geçerli tevzi tapusunun olduğu, orman ile ilgisinin bulunmadığı, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine konulan orman şerhinin ve 40 nolu Orman Kadastro Komisyonunun 1988 yılında ilân edilen kararının iptaline karar verilmesi istemiyle açtıkları davalar H.U.M.K."nun 45. maddesi uyarınca birleştirildikten sonra Orman Yönetimi tarafından açılan davanın reddine, davacı ... ‘ün davasının kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine konulan “ormanla ilişkisi vardır” şerhinin ve 40 nolu Orman Kadastro Komisyonunun 389 sayılı parsele ilişkin tutanak , harita ve komisyon kararlarının iptaline karar verilmiş, davacı-karşı davalı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14.06.2007 tarih ve 2007/597-8170 sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. “Davacı Orman Yönetiminin temyizi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 25.11.2009 tarih ve 2009/20-446 E. - 2009/559 K. sayılı kararında; “Dava konusu ... İlçesi, ... Köyü, ... pafta ... parsel nolu taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanuna göre 1939 yılında yapılan orman tahdidinin 1945 yılında kesinleştiği, taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı, 5653 sayılı Kanun uyarınca çıkarılan yönetmelik uyarınca yapılan çalışmalarda 1951 tarihinde maki tefrik komisyonunca makilik alan olarak ayrıldığı, 1955 yılında 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu hükümlerine göre 31 nolu Toprak Tevzi Komisyonunca taşınmazın … ihtiyaç sahiplerine
borçlandırma yapılarak ve 25 yıl satılmamak koşuluyla tarla olarak 16.12.1955 tarih ve 100 sıra nolu tapu kaydı ile Raşit Biçer adına tescil edildiği, 17.03.1969 tarihinde kesinleşen kadastrodan sonrasında Toprak Tevzi Komisyonunca verilen tapu kaydı uyarınca Raşit Biçer adına tespiti ile tapusunun verildiği, bu tapu kaydının birden fazla kez el değiştirmekle birlikte halen ... adına kayıtlı olduğu ve ... lehine 13.06.1995 tarihinde kesinleşen satış vaadine dayalı hükmen tescil kararının beyanlar hanesinde yazılı olduğu görülmektedir.
40 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından yapılan ve 15.12.1988 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ile 2/B çalışmalarında taşınmazın fiilen orman olması nedeniyle orman sınırları içinde bırakıldığı anlaşılmaktadır.
6831 sayılı Orman Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca;
“Orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanakların askı suretiyle ilânı, ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir.
Tutanak, harita ve kararlara karşı askı tarihinden itibaren altı ay içinde kadastro mahkemelerine, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmakla görevli mahkemeye müracaatla sınırlamaya ve 2. maddeye göre orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine Çevre ve Orman Bakanlığı ( Orman ve Su İşleri Bakanlığı), Orman Genel Müdürlüğü ve hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler itiraz edebilir. Bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir. Bu süre hak düşürücü süredir. Ancak, tapulu gayrimenkullerde tapu sahiplerinin, on yıllık süre içerisinde dava açma hakları mahfuzdur…”
Birleşen davanın davacısı ... tarafından 40 nolu Orman Kadastro Komisyonunun kararları ve tutanaklarının iptali talep edilmiş ise de; dava konusu taşınmazın o tarihte yürürlükte bulunan 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi ve 02.09.1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliği hükümlerine göre yapılan kadastroda orman sınırı içinde bırakıldığı, çalışmaların 15.12.1988 tarihinde kesinleştiği ve bu tarihten itibaren anılan hükümde yer alan 10 yıllık hakdüşürücü sürenin geçtiği, diğer bir anlatımla; dava konusu taşınmazın toprak tevzi komisyonunca verilen tapu kaydı dikkate alınmaksızın orman sınırları içinde bırakıldığı 40 nolu Orman Kadastro Komisyonu tutanak ve kararlarının hakdüşürücü sürenin geçmesi nedeniyle kesinleşmesi ile taşınmazın orman niteliğine ilişkin karar ve tutanakların da kesinleştiğinin kabulü zorunludur.
Hal böyle olunca, yerel mahkemece yapılması gereken; 6831 sayılı Orman Kanununun 11. maddesinde düzenlenmiş olan hakdüşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeniyle Orman Genel Müdürlüğünce açılan asıl davanın kabulü ile ... tarafından açılan birleşen davanın reddine karar vermektir.
Yerel Mahkemece açıklanan gereklilikler yerine getirilmeksizin direnme kararı verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.” gerekçeleriyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, Hukuk Genel Kurulunun kararına uyulduktan sonra davacının davasının kabulüne, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline, davalıların müdahalesinin önlenmesine, davalılardan ... adına yapılan tescil şerhinin kaldırılmasına, birleşen dosyada davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; orman sınırları içinde kalan taşınmaza ait tapu kaydının iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi istemine, birleşen dava ise tapu kütüğünün beyanlar hanesindeki orman şerhinin ve 1988 yılındaki 40 nolu Orman Kadastro Komisyon kararının iptaline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 28.06.1940 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, 1951 yılında 5653 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan makiye ayırma, 1968 yılında genel arazi kadastrosu, 15.06.1988 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
1) Tapu iptal-tescil, taşınmaz üzerinde yer alan tescil şerhinin kaldırılması ve birleşen davanın reddi kararına yönelik temyiz itirazı yönünden:
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2) Elatmanın önlenmesi kararına yönelik temyiz itirazına gelince:
Türk Medenî Kanunun 683. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı bulunan malik hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde yararlanma, kullanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Yine aynı hüküm uyarınca, haksız bir elatma varsa, anılan hüküm, malike her türlü haksız elatmanın önlenmesini isteme yetkisi de tanımıştır. Somut olayda, davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmaz davalı-karşı davacı ... adına tapuda kayıtlıdır. Davalı-karşı davacı ... ve taşınmazı ondan satın alan davalı-karşı davacı ... dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarruf ettiğinden, onların dava konusu taşınmaza haksız bir elatmasından söz edilemez. Bu itibarla, Orman Yönetiminin elatmanın önlenmesi istemine ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup, elatmanın önlenmesine ilişkin hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: 1) Yukarıda bir numaralı bentde gösterilen nedenler ile; davalı-karşı davacı ... vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile taşınmazın tapu kaydının iptali ve taşınmaz üzerinde yer alan tescil şerhinin kaldırılması yönünde kurulan usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
2) İki numaralı bentde gösterilen nedenler ile; davalı-karşı davacı ... vekilinin elatmanın önlenmesi kararına yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile elatmanın önlenmesine ilişkin hükmün BOZULMASINA 13/10/2014 günü oy birliği ile karar verildi.