Esas No: 2019/1129
Karar No: 2021/1552
Karar Tarihi: 23.09.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1129 Esas 2021/1552 Karar Sayılı İlamı
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No....
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
....
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
.....
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2018
NUMARASI :.......
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 23/09/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 12/10/2021
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 30.07.2017 tarihinde davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün neden olduğu kazada araçta yolcu olarak bulunan davacıların desteği ...’ın vefat ettiğini, davalı sigorta tarafından 06.10.2017 tarihinde davacı anne ...'a 67.740,67 TL, davacı baba ...'a 53.742,81 TL tazminat ödemesi yapıldığını, ancak yapılan ödemenin yetersiz olduğunu belirterek belirsiz alacak davası olarak şimdilik 500,00'er TL'den 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında maddi tazminat talebini ... için 16.150,50 TL, ... için 4.352,03 TL olarak belirlemiştir.
Davalı vekili, davacıların başvurusu üzerine hasar dosyasının açıldığını ve davacı anne için 67.740,67 TL, davacı baba için 53.842,81 TL olmak üzere toplamda 121.483,48 TL destekten yoksun kalma tazminatının 10.11.2017 tarihinde davacılara ödendiğini, davacılar tarafından ibraname verildiğini, kusur oranlarının belirlenmesini ve ödeme tarihi itibariyle hesaplama yapılması gerektiğini, avans faizi talebinde bulunulamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davaya konu trafik kazasının oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu %100 kusurlu olduğu, ceza mahkemesi doyasında alınan bilirkişi raporunun da aynı yönde olduğu, bilirkişi raporunda; ... Sigorta A.Ş. tarafından 10.11.2017 tarihinde davacı anneye 67.740,67 TL, davacı babaya 53.742,81 TL destek tazminatı ödemesi yapıldığı, ödeme tarihi itibariyle davacı annenin zararının 76.298,46 TL, davacı babanın zararının 52.873,20 TL olduğu, davacıların zararlarının ödeme tarihi itibariyle karşılanıp karşılanmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu, hesap tarihi itibariyle davacı anne ...'ın destek zararının 16.150,50 TL, davacı baba ...'ın destek zararının 4.352,03 TL olduğunun belirlendiği, davalı sigorta şirketince dava öncesi yapılan ödemenin KTK'nun 111/2 maddesi gereği yetersiz olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile, davacı ... için 16.150,50 TL ve davacı ... için 4.352,03 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı ... Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; tarafların kusur durumunun belirlenmesi için ...... ve...... seçilecek kusur konusunda uzman bir bilirkişilerden rapor alınmadan ceza dosyasından alınan kusur bilirkişi tarafından düzenlenen raporda belirlenen %100 kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulmasını kabul etmediklerini, sigortalının kusuru oranında sorumlu olduğundan sigortalısının kusurunun belirlenmesi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsüne/işletenine rücu hakkı doğuracağından sigortalı araç sürücüsünün dava konusu kaza meydana geldiği esnada alkol ve/veya uyuşturucu madde etkisi altında olup olmadığının ve geçerli sürücü belgesinin bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması gerektiğini, müteveffa ... araçta yolcu konumunda olduğunu, müteveffanın emniyet kemerinin takılı olup olmadığı hususunun da belirlenmesi gerektiğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi gereğince tazminattan indirim yapılması gerektiğini, yolcu olan davacının trafik kazasının meydana gelmesinde kusuru yok ise de yaralanma şekli itibariyle, kaza sırasında zararın artmasını önleyecek güvenlik tedbiri olan emniyet kemeri takmamış olmasının birlikte kusuru oluşturacağını, davaya konu olan kazanın meydana gelmesinde etkili olan tüm unsurların irdelenerek tarafların kusur durumunun belirlenmesi için dosyanın Karayolları .......seçilecek kusur konusunda uzman bir bilirkişiye ve....... tevdii edilmesi gerektiğini, hesap raporunda işlemiş dönemde müteveffa ... bakım ve yetiştirme döneminde olmasına rağmen aktif olarak gelir elde edileceği öngörülerek tazminatın fazla hesaplanmasının doğru olmadığını, tazminat hesabı uzmanlık gerektirdiğinden, Hazine Müsteşarlığı tarafından kabul edilen bir aktüerya uzmanı seçilerek hesaplama yaptırılması gerektiğini, ... hesaplamalarının Müsteşarlık nezdinde tutulan ... Siciline kayıtlı aktüerler tarafından yapılmasının uygun görüldüğünü, Yargıtay tarafından ehil olmayan bilirkişilerin düzenlediği raporlara itibar edilerek verilen kararların bozulduğunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile Trafik Sigortası Genel şartlarında yer alan hüküm ve şartların tazminat hesabında dikkate alınması gerektiğini, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin eksik olup olmadığı hususunun ödeme tarihine göre aldırılacak hesap raporu ile tespit edilmesi ve ardından ödemenin fahiş bir şekilde eksik olması durumunda yeniden ... raporu alınması gerektiğini, hesap raporunda yapılan ödemelerin rapor düzenlenme tarihine kadar işlemiş faizleri eklenerek güncelleme yapılmış olmasının hatalı olduğunu, hesap raporunda, davacı anne ve babanın müteveffa çocuğun yetiştirme giderlerinden sorumlu olması sebebiyle gelirlerinin %3’ünü yetiştirme gideri olarak kabul ettiğini, müteveffanın bakım ve yetiştirme döneminde temel ihtiyaçları, eğitim masrafları vb. hayatının devamı için ihtiyaç olan gereksinimleri de dikkate alındığında annesine ve babasına yüklenen %3’lük yetiştirme ve bakım giderinin çok yetersiz kaldığını, müteveffa ... sigortalı araçta yolcu olarak bulunduğunu, hatır taşıması nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar vekili davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün neden olduğu kazada araçta yolcu olarak bulunan davacıların oğlu ...’ın vefat ettiğini belirterek müteveffanın anne ve babası için destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan 12.09.2018 tarihli bilirkişi raporunda davalı ... Sigorta A.Ş. tarafından dava tarihinden önce 10.11.2017 tarihinde davacı anne ... için 67.740,67 TL, davacı baba ... için 53.742,81 TL destek ödemesi yapıldığı belirtilerek ödeme tarihi itibariyle davacı anne ve babanın gelirlerinin %3’ü oranında yetiştirme gideri yapılacağı ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre TRH 2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz uygulanarak hesaplama yapılmış ve sonuç olarak davacı annenin zararının 76.298,46 TL, davacı babanın zararının 52.873,20 TL olduğu, hesap tarihi itibariyle yapılan hesaplamaya göre ise sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme güncellenerek mahsup edilmesi sonucunda davacı anne ...'ın 16.150,50 TL, davacı baba ...'ın 4.352,03 TL destek zararı belirlenmiş ise de hükme esas alınan rapor Yargıtay uygulamalarına ve denetlemeye uygun değildir.
1-Dava konusu kaza sonucu davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araçta yolcu olarak bulunan davacıların oğlu ... 16 yaşında vefat etmiştir.
Mahkemece yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre davacı annenin ... ... Komutanlığında çalıştığı, gelirinin 3.000,00 TL, babanın ise servis sahibi olduğu ve gelirinin 7.000,00 TL olduğu belirlenmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda desteğin 16 yaşında vefat etmiş olması nedeniyle anne ve baba için sosyal ve ekonomik durum araştırma yazılarında belirtilen gelir üzerinden %3 oranında anne ve babadan ayrı ayrı yetiştirme gideri mahsup edilmiş ve buna göre tazminat hesabı yapılmış ise de; Mahkemece davacıların gerçek zararının belirlenmesi için öncelikle anne ve babanın gerçek gelirinin somut delillerle belirlenmesi, ondan sonra Yargıtay uygulamalarına göre ayrı ayrı %5 oranında yetiştirme gideri yapacakları kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiği halde eksik araştırma ve Yargıtay uygulamalarına uygun hesaplama yapılmayan rapora göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa'dan alınan 1931 tarihli "PMF" cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, ....... Üniversitesi'nin çalışmalarıyla "TRH 2010" adı verilen "Ulusal Mortalite Tablosu" hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır.
Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosuna göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Bu itibarla; tazminat hesaplamasında, TRH 2010 Tablosunun kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı)
Ancak; davacıların destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması için alınan raporda 01.06.2015 tarihli ZMSS Genel Şartlarına göre TRH 2010 Yaşam Tablosu'na göre ve %1,8 teknik faiz uygulanarak tazminat hesabı yapılmıştır. Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 90. Maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde.....K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “...ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi'nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde...... K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “...ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Anayasa mahkemesi iptal kararından sonra TRH 2010 Tablosu'na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması, bilinen ve bilinmeyen dönem hesabının hangi tarihlerden başlayıp bittiği açık ve denetime elverişli bir şekilde belirtilerek istinafa başvuran davalı lehine oluşan usulü kazanılmış haklar gözetilerek, öncelikle sigorta şirketi tarafından dava tarihinden önce ödeme yapıldığından yapılan ödeme ile davacıların zararının karşılanıp karşılamadığının belirlenmesi için ödeme tarihi verilerine göre yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak davacıların gerçek zararının belirlenmesi ve ödeme ile zararın karşılanıp karşılanmadığının denetlenmesi, zararın karşılanmadığının tespiti halinde ilk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan rapor tarihi verilerine göre davacıların zararının belirlenmesi ve sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme güncellenerek zarardan mahsubu ile davacıların zararının belirlenmesi için aktüerya konusunda uzman yeni bir bilirkişi tayini ile denetime uygun gerekçeli ve ayrıntılı rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken açıklanan hususlara dikkat edilmeden, yetersiz ve Yargıtay uygulamalarına uygun olmayan rapora göre hüküm kurulmuş olması da isabetli değildir.
3-Dava konusu olayda davalı sigorta şirketi istinaf dilekçesinde desteğin kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle müterafik kusuru bulunduğunu iddia etmiştir. Mahkemece, davalı tarafın bu savunması üzerinde durularak, TBK.nın 52.maddesi gereğince tazminattan indirim sebebi olup olmadığı, desteğin ölümü ile emniyet kemeri takmamış olması arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususun hiç değerlendirilmemiş olması da isabetli görülmemiştir. (Yargıtay 4. HD, 2021/3527 E- 2021/3658 K.)
Açıklanan nedenlerle, mahkemece istinafa başvuran davalı lehine oluşan usulü kazanılmış haklarda dikkate alınarak yukarıdaki bentlerde belirtilen hususlarda yeniden yargılama yapılması gerektiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine.
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4- Kayseri 5. İcra Müdürlüğü 12/02/2019 Tarih ve 2019/934 sayılı dosyasına yatırılan 30.661,55 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK'nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
......
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.