20. Hukuk Dairesi 2014/6726 E. , 2014/8229 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 28/06/2012 tarihli dava dilekçesi ile dava konusu ... Köyü ... nolu 2/B parselinin kadastro çalışmaları sonucu 6831 sayılı Orman Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığını, ancak; bu tespitin kısmen hatalı olup ... nolu parselin eylemli orman olduğunu ve orman özelliğini kaybetmediğini iddia ederek, dava konusu ... nolu parselin 2/B vasfının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece; davanın kabulü ile ... Köyünde kain ... ada ... nolu parsel içinde bulunan ... nolu 2/B parselinin, Orman Kanunun 2/B maddesi kapsamında orman sınırları dışına çıkarılma işleminin iptaline ve orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir. Hükmün davalı ... ve Hazine vekili tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23/05/2013 tarih ve 2013/1904 Esas, 2013/6027 Karar sayılı ilâmı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Davalı Hazinenin temyiz itirazları bakımından; 6831 sayılı Orman Kanununun 11/3. maddesi gereğince Orman Genel Müdürlüğünce açılacak davalarda hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler ile Çevre ve Orman Bakanlığı"nın hasım olarak belirtildiğine göre, Maliye Hazinesinin bu tür davalarda taraf sıfatı bulunmadığından, Hazine aleyhine açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar vermek gerektiği gerekçesi ile, davalı ... Bakanlığının esasa yönelik temyiz itirazları bakımından ise; mahkemece, dava konusu taşınmazın orman içi açıklık konumunda olması gereğine değinilerek davanın kabulüne yönelik hüküm kurulmuş ise de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; keşif ve bilirkişi incelemesi neticesi düzenlenen uzman orman bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın eylemli orman olmadığı, eskiden beri sürülüp ekilen yer olduğu, taşınmaz kendi haline bırakıldığında doğal olarak orman haline gelmeyeceğinin belirtilmesine karşın; ziraat bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazda muhtelif meyve ağaçlarının bulunduğu, taşınmazda 17 yıldan önce tarım yapıldığına dair bulgu olmadığının belirtilmiş, mahkemece keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarına değinilmeden ve raporlar arası çelişki giderilmeden taşınmazın orman içi açıklık konumunda olduğundan 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesine konu olmayacağı belirtilmiştir. Hüküm gerekçesinde belirtildiği gibi; orman içi açıklıkların özel mülke konu edilmesi sözkonusu değil ise de; Hazine tarafından dava konusu yerlerin, 2/B alanı olarak ilân edilmesine kanunî bir engel bulunmamaktadır. 6831 sayılı Kanunun değişik 2/B maddesi ile (bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerin orman rejimi dışına çıkartılacağı) hükmünün bulunduğu, bundan doğal ve gerçek anlamda nitelik kaybının anlaşılması gerektiği, her isteyenin ormanlarda doğal olarak bulunan deliceleri aşılaması, bina ya da eklentilerini inşa etmesi, erozyona sebep olacak biçimde araziyi teraslaması ya da orman bitkilerini kökleyip tarım yapmaya teşebbüs etmesi veya 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince hiçbir zaman kişiler adına tapuya tescil edilemeyecek ve özel mülk olamayacak orman içi açıklığı niteliğinde olan yerlerin kanun maddesinde anlatılan bilim ve fen bakımından nitelik kaybı
olmayıp, zorla ve ormanın tahribi sonucu niteliğinin kaybettirilmesidir. Bu yöntem, toprak erozyonu, ormanların ortadan kalkması, doğanın ve çevrenin bozulup yok olması sonuçlarını doğurur. O halde; uzman orman bilirkişisinin, 6831 sayılı Kanunun 2/4. maddesinde sayılan yerlerde 2/B madde uygulamasının yapılamayacağını gözönünde bulundurarak, yukarıda anlatılan eylemler sonucu ormanların yok edilmesinin ve baştan beri 6831 sayılı Kanunun 17. maddesinde anılan orman içi açıklık niteliğinde olan veya sonradan bu hale gelen yerlerin bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetme olarak kabul edilemeyeceğini gözönünde bulundurularak, dava konusu taşınmazın orman bütünlüğünü bozmama, su ve toprak rejimine ve çevresindeki ekosistemlerinin tüm öğeleriyle kendisini yenileyebilme gücüne zarar vermeme, ormancılık çalışmalarının etkenlik, verimlilik ve karlılık düzeylerini düşürmeme, taşınmaz üzerinde insan elinin çekilmesi ve olduğu gibi bırakılması halinde yeniden orman haline dönüşüp dönüşemeyeceği gibi koşulları birlikte değerlendirip, dava konusu taşınmazın hangi doğal olaylar ve eylemler sonucu bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybettiğini ya da etmediğini inceleyerek bu olguları tartışması ve taşınmazın hangi maddi ve bilimsel olgular sonucu nitelik kaybettiği sonucuna ulaştığını raporunda açıklaması gerekir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu; Hazine aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın kabulüne, ... İli, ... İlçesi, ... Köyünde kain ... ada ... nolu parsel içinde bulunan ... nolu 2/B parselinin orman dışına çıkarılma işleminin iptaline ve orman niteliği ile Hazine adına tespit ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince yapılan kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosu, 02.03.2009 tarihinde ilân edilerek 25.4.2009 tarihinde kesinleşmiş, 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde gereği yapılan kadastro çalışmaları ise, 29.05.2012 tarihinde ilân edilmiş ve dava konusu ... nolu parsel orman sınırları dışına çıkarılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın 31.12.1981 tarihinden önce - bilim ve fen bakımından orman niteliğini yitirmediği ve 2/B madde koşullarını taşımayan yerlerden olduğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, davalı Hazine aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verildiği halde, kendisini vekille temsil eden Hazine lehine vekâlet ücret takdir edilmemesi doğru değil ise de, bu yanılgının giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle, hükme 7. paragraf olarak “davalı Hazine kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 3402 sayılı Kadastro Kanununun 31/3. maddesine göre takdir edilen 250.-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye ödenmesine" ibaresi yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.MK"nın 438/7. maddesi gereğince düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 02/10/2014 günü oy birliği ile karar verildi.