20. Hukuk Dairesi 2014/6448 E. , 2014/8228 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., 14.03.2007 tarihli dilekçesiyle sınırlarını bildirdiği ... İlçesi, ... Köyünde bulunan 3000 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, genel kadastroda cebel ve çalılık olarak tapulama dışı bırakıldığını, 1970 yılında dava dışı ... tarafından imar ve ihya edilip zilyet edilirken 10 yıl önce kendisinin satın aldığını ve üzerine bir ev yaptığını, yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiğini, taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince adına tapuya tescilini istemiştir. Hazine davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığını, davanın reddini ve taşınmazın Hazine adına tescilini savunmuştur. Mahkemece, davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunun belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli ... İlçesi, ... Köyü, Köy Civarı Mevkiinde bulunan 11.07.2008 tarihli bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 1395,47 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04/02/2010 tarih ve 2009/18811-2010/1180 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "TMK"nun 713. maddesi uyarınca açılan tescil davalarında, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekirken, somut olayda mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmadığı belirtilerek anılan eksikliklerin giderilmesi için yeniden inceleme ve araştırma yapılması " gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, Belenbaşı Köyünde bulunan, 08/02/2013 havale tarihli rapora ekli krokide sınırları kırmızı çizgi ile belirlenmiş 1.395,57 m² yüzölçümündeki taşınmazın davacı tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1948 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1981 yılında 1744 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan aplikasyon ve 2. madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1964 yılında yapılmış ve dava konusu taşınmaz çalılık fundalık olarak tespit dışı bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosuna, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 02/10/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.