8. Hukuk Dairesi 2011/5901 E. , 2011/6966 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Değer artış payı alacağı
... (...) ile ... aralarındaki değer artış payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... 3. Aile Mahkemesinden verilen 21/02/2011 gün ve 607/141 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise katılma yolu ile davacı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 13.12.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü taraflardan kimse gelmediğinden dosya üzerinde inceleme yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... (...) vekili, evlilik içinde alınarak davalı adına tescil edilen 46537 ada C-40 blok 7.kat 32 numaralı dairenin alımında vekil edeninin ailesi tarafından hesabına yatırılan 1.000 TL ve ziynetlerinin bozdurulması ile elde edilen 7.000 TL ile katkıda bulunduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 25.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 21.04.2008 tarihli harcını yatırdığı dilekçesi ile isteğini 32.000 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı ... vekili, dairenin peşinatını müvekkilinin ödediğini, kalanının taksitlerle ödenirken dairenin kalan taksitleri ile birlikte devredildiğini, davacının adına olan aracı gizlediğini, daire için mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğunu ve kişisel mal olması sebebiyle açılan davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının taşınmazla ilgili katkı payı talebinin aynen kabulü ile 32.000 TL katkı payının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin isteğinin reddine karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yüksek Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 06.04.2010 tarih 2009/267 Esas 2010/6615 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, 31.010,32 TL katkı payının 25.000 TL"sine dava tarihinden, 6.010,32 TL"sine ıslah tarihi olan 21.04.2008 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanarak davalıdan tahsiline, değer artışına ilişkin fazlaya dair talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, esası ve vekalet ücreti bakımından davalı vekili, vekalet ücretine yönelik olarak katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 29.11.1999 tarihinde evlenmiş, 22.09.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve 05.11.2007 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Başka mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, eşler arasında evlilik tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK.nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı”, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise, 4721 sayılı TMK.nun 202. maddesi hükmü uyarınca yasal “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir.
Dava konusu 32 nolu daire, Toplu Konut İdaresinden taşınmaz satış sözleşmesi ile 25.12.2003 tarihinde davalı adına alınmış, 120 ay vadeli taksit ödemelerine başlanmış, yılda iki kez yapılan artışlarla ödemeler devam etmiş, 29.07.2005 tarihinde daire davalı ...’e teslim edilmiş, 12.03.2007 tarihinde ise kalan taksitleri ile birlikte üçüncü kişiye sözleşme ile satılarak devredilmiştir. Ödemeler bittikten sonra tapu verileceğinden bu döneme kadar gerek davalı gerek üçüncü kişi adına tapu kaydı bulunmamaktadır.
Yüksek Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin az yukarıda tarih ve sayısı yazılı bozma ilamında; “…dava dilekçesindeki ifadelere göre isteğin değer artış payı alacağı niteliğinde olduğu, bunun dışında katılma alacağına ilişkin bir istek bulunmadığından taraf delillerinin taleple sınırlı olarak değerlendirilmesi…” gereğine işaret edilmiştir. Bu durumda talebin TMK’nun 227 ve devamı maddelerine dayılı olarak açılmış değer artış payı alacağına ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Bozma ilamındaki açıklamalar karşısında taraflar lehine veya aleyhine miktar bakımından kazanılmış hak doğduğu kabul edilemez. Bozma ilamı davanın niteliğini belirlemekle yetinmiş araştırma sonunda belirlenecek miktarla ilgili takdiri mahkemeye bırakmıştır.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında alınan 13.10.2010 tarihli bilirkişi raporunda, davacının 24.354 TL değer artış payı alacağı olduğu bildirilmiştir. Mahkemece bu rapora itibar edilmemiş, gerekçede açıklandığı şekilde yapılan hesaplama sonunda davacının değer artış payı alacağının 31.010,32 TL olduğu sonucuna varılmıştır. Gerek bilirkişi raporu gerek mahkeme gerekçesindeki hesaplamalar davacının değer artış payı alacağı bakımından yerinde değildir.
Dosya kapsamı ve toplanan delillere, davacı tarafından sunulan ziynetlere ilişkin fotoğraf ve cd’ler ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının alım tarihi itibarıyla toplam 41.820 TL değerde olduğu sözleşmede yazılı dava konusu dairenin alımı sırasında ödenen 1/4 orandaki 10.455 TL peşinat üzerinde 1.000 TL ailesinin verdiği, 7.000 TL ise ziynetlerin bozdurulmasından gelen para ile toplam 8.000 TL katkıda bulunduğu kabul edilmelidir. Dava, değer artış payı alacağı isteğine ilişkin olduğuna göre bu miktarın toplam değere göre belirlenecek oranı (%19,12) davacının kişisel malı olarak hesaplamada dikkate alınmalıdır. Dairenin taksit ödemelerinde de davacının edinilmiş mallara katılma rejimi gereği katılma alacağı (TMK’nun 231,236.m) olduğu düşünülebilirse de bu hususta davacının bir isteğinin bulunmadığı az yukarıda yazılı Yüksek Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin bozma ilamı ile belirlendiğinden katılma alacağı açısından bir hesaplama yapma imkanı bulunmamaktadır. Bu durumda davacının değer artış payı alacağının belirlenebilmesi bakımından mahkemenin yapması gereken iş; davacının dairenin alımında toplam 8.000 TL katkısının daire için ödenen toplam miktara göre % 19,12 orana tekabül ettiğini dikkate alarak dairenin tasfiye (karar tarihine en yakın) tarihi itibarıyla belirlenecek piyasa sürüm değeri ile çarpılarak değer artış payı alacağını bulmak olmalıdır. Bu şekilde hesaplama sonunda bulunacak miktarın davacının kişisel malı niteliğinde değer artış payı alacağı olduğu belirlendikten sonra hüküm kurulurken talep, kazanılmış haklar ile belirlenen miktara davanın niteliği gereği dava veya ıslah tarihinden değil karar tarihinden itibaren faiz yürütülebileceği de gözden kaçırılmamalıdır. Mahkemece davanın niteliğine uymayan bir takım hesaplamalarla yazılı şekilde hüküm kurulması ve hatalı tarihler içerir şekilde faize hükmedilmiş olması doğru olmamıştır. Davalı vekilinin esasa yönelen temyiz itirazları yerindedir.
Diğer yandan mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğine göre, kabul ve reddedilen miktarlar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifeleri gereği taraflar lehine nisbi vekalet ücreti takdiri gerektiği, bu miktarların tarifede yazılı maktu vekalet ücreti miktarından daha az olamayacağı gözden kaçırılarak taraflar lehine vekalet ücreti ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru değildir. Her iki taraf vekillerinin bu hususa ilişen temyiz itirazları da yerinde bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle davalı vekili ile katılma yolu ile davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve istekleri halinde 18,40 TL peşin harcın temyiz eden davacıya, 460,50 TL peşin harcın da temyiz eden davalıya iadelerine 13.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.