13. Hukuk Dairesi 2018/3021 E. , 2020/3063 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı banka, davalılardan ...’nin 10/11/1998 tarihinde imzaladığı “Tüketici Kredisi Sözleşmesi” ile 3.955,62 TL’lik ve 09/11/1998 tarihli “Kredili Mevduat Sözleşmesi” ile 2.500,00 TL’lik kredi kullandırıldığını, diğer davalıların sözleşmeleri kefil olarak imzaladıklarını ve borçluların kullandıkları bu kredileri ödemeyerek temerrüde düştüklerini, kredili mevduat sözleşmesi için 04/12/2000 tarihinde ve tüketici kredisi sözleşmesi için de 24/11/2000 tarihinde çekilen ihtarnameler ile borcun ödenmesinin istendiğini ancak ödeme yapılmadığını belirterek dava tarihi itibariyle toplam 87.322,45 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, cevap dilekçesi sunmamıştır. Davalı ... vekili duruşmalara katılmıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacının, asıl borçlu olan ... hakkında verilen karara yönelik temyizine gelince;
Mahkemece, “ davacı bankanın Sirkeci şube müdürü olan ... ile ... Gümrükçü ve ... ... ..."in birlikte bankayı aracı kılarak F ... ... A.Ş., ... Oto. Ltd. Şti., ... Çamaşırları Şti, ... Otomotiv lehine kredi temin etmek için şirket çalışanları borçlu gibi göstererek usulsüz kredi sözleşmeleri yapıldığı, bu sözleşmelerin şirket çalışanlara değişik beyanlarla yanıltılarak şirket merkezlerinde imzalatıldığı, kredilerin kefil olarak gösterilen şirketlere aktarıldığı böylece müdürün ve müdür yardımcısı ile şirket çalışanlarının dolandırıcılık suçu işlediği, böylece bankanın iki tirilyon parasının zimmetine geçirdikleri sabit olmuş, ve bankanın bu zararından bu kişilerin sorumlu tutulması gerektiği yukarıda belirtilen ... 3. Ağır Ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile sabit olmuştur. (...) Üstelik banka bu davada davalı olarak gösterilen şahıslara kredinin verilmediğini de bilmektedir. Zira kesinleşen 3. Ağır Ceza Mahkemesi dosyası ile kredilerin şirket çalışanlarına değil şirketlere aktarıldığı kesin hükümle sabit olmuştur. Bu nedenlerle kurumun verilen kredilerden doğan zararları ile ilgili olarak kredi sözleşmelerinde imzaları bulunan davalılar hakkında dava açmaları mümkün değildir. Çünkü bu kararla sözleşmede imzası bulunan kişilerin sorumlu tutulamayacağı kesin hüküm nedeniyle kabul edilmelidir.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Eldeki davayı davacı banka, davalılardan ..."nin asıl borçlu olarak imzaladığını iddia ettiği 10/11/1998 tarihli “Tüketici Kredisi Sözleşmesi” ve 09/11/1998 tarihli “Kredili Mevduat Sözleşmesi”ne dayanarak açmıştır. Dosyada bulunan sözleşme örneklerinden sözleşmeleri davalı ..."nin borçlu olarak imzaladığı açıkça anlaşılmaktadır. Her ne kadar diğer davalılarında kefil olarak imzalarının bulunduğu görülmekte ise de, banka müdürü ve müdür yardımcısı hakkında açılan ceza dava dosyasında kefil olan davalıların sözleşmeleri imzalamadıkları maddi vakıaları kararda tartışılmış ve kabul edilmiştir. Ne var ki, davalı olan sözleşmeleri asıl borçlu sıfatı ile imzaladığı iddia edilen ... hakkında ceza dosyalarında da kabul edilmiş bir vakıa bulunmamaktadır. Davalı ... davaya gelip savunmada bulunmadığına göre, hakkındaki aleyhe olan iddiaları kabul etmediğinin kabulü gerekir. Ne var ki, ortada da taraflar arasında imzalandığı iddia edilen sözleşmeler bulunmakta olup, sözleşmeye konu paranın davalılara ödendiğine ilişkin makbuz dosyada bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, adı geçen davalının sözleşmelerdeki ve dosyaya eklenecek ödeme makbuzlarındaki imzanın kendisine ait olup olmadığı hususunun 6100 sayılı HMK’nın 169 vd. (HUMK.nun 230 vd) maddeleri gereğince isticvap davetiyesi gönderilmek suretiyle mahkemeye çağrılması, isticvap davetiyesine mazeretsiz olarak duruşmalara katılmaması ve imza örnekleri vermemesi halinde sözleşmelerdeki ve makbuzlardaki imzalarının kendisine ait olacağı hususlarının yazılması, duruşmaya gelmesi halinde ise savunmasının ve imza örneklerinin alınıp, imza incelemesine esas sözleşme tarihinden önceki tarihli imzaları da getirtilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sözleşmelerdeki ve makbuzlardaki imzaların adı geçen davalıya ait olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, yukarıda (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.