14. Hukuk Dairesi 2016/18026 E. , 2020/6461 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29/04/2015 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31/05/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, zorunlu geçit ihtiyacı içinde olduğunu belirterek, müvekkiline ait 124 ada 12 ve 21 parsel sayılı taşınmazların genel yola bağlanması için, davalılara ait 124 ada 22, 24, 25 ve 26 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Bir kısım davalılar sulama arkının bulunduğu yerden geçit hakkı tesisini kabul etmişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne, harita mühendisi bilirkişi ... tarafından tanzim edilen 07.12.2015 havale tarihli rapor ile rapora ekli krokide 1. alternatif olarak A+B+C+D+E kod ve sarı renkli olarak gösterilen yol geçidinin genel yola bağlantıyı sağlayan en uygun ve elverişli yol olduğunun kabulü ile davacının maliki olduğu ... ilçesi, ... Mahallesi, ... Mevkii 124 ada 12 parsel lehine, davalı ... ... Mahallesi, ... Mevkii 124 ada 21, 22, 24, 25, 26 parseller aleyhine, bilirkişi raporuna ekli krokide 1. alternatif olarak A+B+C+D+E kod olarak gösterilen sarı boyalı yerden 3 metre genişliğinde toplam 579,98 m2"lik alan üzerinde genel yola bağlantı sağlamak üzere irtifak bedeli olarak belirlenen 13.499,60TL irtifak bedeli karşılığında yol geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “Mutlak geçit ihtiyacı” veya “Geçit yoksunluğu”, ikincisine de “Nispi geçit ihtiyacı” ya da “Geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi gereğince davacıya ulaşım sağlayacak geçitin herhangi bir engelle karşılaşmadan genel kadastro yoluna ulaşması gerekir.
Ayrıca, kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacıya ait 12 ve 21 parsel sayılı taşınmazlar lehine olacak şekilde geçit irtifakı tesis edilmiş ise de; aynı davacıya ait taşınmazlar yönünden davacının diğer bir taşınmazı lehine mahkeme kararıyla geçit irtifakı kurulması mümkün değildir. Mahkemece yapılması gereken iş, davacıya kendisine ait 12 numaralı parsel lehine olacak şekilde 21 numaralı parselden tapuda rızai geçit irtifakı tesis edilmesi, böylece kesintisizlik ilkesinin sağlanması; bu arada davacıya ait 12 ve 21 numaralı parseller üzerinde ark bulunduğundan ark üzerinden fenni kurallar gözetilerek geçit verilmesi için gerekli yapıların bilirkişi tarafından tespiti ile sonra geçit hakkı hususunda karar verilmesidir. Belirtilen hususlar gözetilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.