Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10766
Karar No: 2019/10896
Karar Tarihi: 06.11.2019

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/10766 Esas 2019/10896 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2016/10766 E.  ,  2019/10896 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Davacılar vekili, davacılardan ...’nın hamileliği süresince tıbbi yardım almak amacıyla davalı hastaneye başvurduğunu, bu hastanede çalışan Dr. ... tarafından kontrollerinin yapıldığını, her kontrolden sonra hiçbir problem olmadığının beyan edildiğini, doğumdan önce en son 18/01/2011 tarihinde de davalılara başvurduğunu, yine hiçbir sorun olmadığının söylendiğini, 22/01/2011 tarihinde doğum sancısının başladığını, doğumhaneye alındığını, doktorun doğumhaneye geç geldiğini, doğumun bebeğin iri olması nedeniyle çok zorlu geçtiğini, doğum sırasında bağrışmalar ve kargaşanın yaşandığını, doktorların böyle bir doğum görmedik, nasıl gerçekleşecek dediklerini, bu sırada Dr. ..."ın "doğumhanede oksijen tüpü nasıl olmaz" diye bağırdığını, doğum sonrası çocuğun küveze gecikerek konulduğunu, davalı doktorun çocukta bir problem olmadığını, oksijen verilmesi gerektiğini, yoğun bakım ünitesinde tutulması gerektiğini söylediğini, davalı hastanenin yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tadilatta olması nedeniyle ... Park Hastanesine sevk işlemi yapıldığını, sevkin solunum ve dolaşım yetmezliği tanısıyla yapıldığını, klinik tanı kısmında; hamilelik yaşına göre ağır bebek olduğu, miadından önce doğduğunun yazdığını, ayrıca küçük ..."ın kafasının muhtelif yerlerinde yaralar olduğunu, özellikle beyin kısmında açık ve büyük bir yara olduğunu, bu yarada kanama olduğunu, sağ ve sol köprücük kemiklerinin kırılmış olduğunu, tüm bunların dikkatsizlik, tedbirsizlik ve yeterli özenin gösterilmemesi sonucu küçük ..."ın sakatlanmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek; fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla, ... ve ..."nın kendilerine asaleten küçük ..."ya velayeten olmak üzere baba ve anne için ayrı ayrı 50.000,00 TL ve ... için 80.000,00 TL manevi tazminat ile 11.000,00 TL maddi tazminatın doğum tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
    Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacılar, davalı hekimin işini gerektiği gibi dikkat ve özenle yapmaması ve hastanede gerekli donanımın bulunmaması sonucu uğradıkları zarardan hekim ve onu istihdam eden hastanenin sorumlu olduğu iddiası ile eldeki davayı açmıştır. Hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi ve itiraz üzerine alınan Adli Tıp Genel Kurulu raporlarında, doğum öncesi doğumun normal koşullar dışında gerçekleşebileceğine dair herhangi tıbbi bulguya rastlanılmadığı, miadında normal doğum olarak hastaneye yatırılan annenin doğum öncesi muayenesinin ilgili hekim tarafından yapıldığının anlaşıldığı, doğumun vakum kullanılarak vaginal yoldan sonlandırıldığı, mevcut tıbbi belgelerde bebeğin fiziksel gelişim bulgularının 4.250 gr ağırlığında, 51 cm boyunda, baş çevresi 37 cm olarak kayıt altına alındığı, söz konusu bulguların normal yoldan doğum yaptırılma sınırları içinde değerlendirildiği, sezeryan endikasyonun bulunmadığı, doğum eyleminde uzama ya da aksaklık bildirilmediği, söz konusu bulgularla kişiye normal doğum yaptırılmasının doğru olduğu, küçükte saplanan brakial pleksus lezyonunun normal doğum eylemi sırasında tüm özenin gösterildiği durumlarda dahi bebeğin vaginal yoldan çıkartılması sırasındaki manevralara bağlı olarak binde 0,5-5,1 sıklıkta görülebildiği ve komplikasyon olarak nitelendirildiği, bebeğin fiziksel gelişimi doğum öncesi tetkik sonuçları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; doğum eylemi sırasında bebekte pleksus brakialis lezyonu oluşması yönünden Op. Dr. ..."a atfı kabil bir kusur tespit edilmediği mütala edilmiştir. Davacılar sundukları bilimsel görüşteki tespitlerle rapordaki tepitlerin birbiriyle çeliştiği, bebeğin kilosu ve önceki doğum şekli nazara alndığında sezeryan yapılmasının kaçınılmaz olduğu, kaldı ki doktorun daha önceki doğumla ilgili kayıtları anemneze geçirmediği, kayıtları düzgün tutmadığı, ameliyata geç geldiği, ameliyat esnasında da ameliyathanede mutlak surette bulunması gereken küvez ve oksijen tüpünün bulunmayışının raporda hiç değerlendirilmediği ve yoğun bakım ünitesi tadilatta olan hastanenin hasta kabul etmesinin bile başlı başına kusur olduğu itirazında bulunmuşlardır. Mahkemece birbiri ile uyumlu iki adet rapor bulunduğu gerekçesi ile itirazlar red edilip rapora itibar ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır.(BK 386-390)(TBK 502.506)
    Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranma zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (BK 321/1 md)(TBK 400). O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafifte olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir.
    Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, BK 394/1(TBK 510) maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.
    Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya bakılacak olursa; mahkemece dosyasındaki birbiri ile uyumlu iki adet rapor esas alınarak hüküm verilmiş ise de, raporlarda bebebeğin maksimum kaç kilo olması halinde sezeryan seçeneğinin düşünüleceği, önceki doğumun meydana geliş şekli, hastanenin doğum sırasında yeterli donanımının bulunup bulunmadığı, doktor tarafından tutulan kayıtların özenli tutulup tutulmadığı, tutulmamışsa bunun zarara sebebiyet verip vermediği hususlarında yeterli açıklamayı içermemektedir. O halde mahkemece, taraf ititirazlarını karşılar mahiyette özellikle az yukarda bahsedilen hususları ve mahkemece alınan raporları da değerlendirir şekilde, üniversitelerin tıp fakültelerinde görevli konusunda uzman öğretim görevlilerinden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden taraf ve yargı denetimine açık rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi