Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1835
Karar No: 2021/1022
Karar Tarihi: 23.09.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1835 Esas 2021/1022 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1835 Esas
KARAR NO: 2021/1022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2018
NUMARASI: 2016/637 Esas, 2018/239 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında akdedilen 01.08.2014 tarihli Sağlık Hizmetleri Sözleşmesi gereğince müvekkilinin davalıya hizmet verdiğini, fatura bedellerinin ödenmediğini, alacağının tahsili için davalı aleyhinde İstanbul ... İcra Dairesinin ... Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı yasal süresi içerisinde davaya cevap vermemiş, kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının davalıdan faturalar toplamı 421.730,29 TL alacaklı olduğu, davalının icra takibinden önce temerrüte düşürülmediği gerekçesi ile İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyasında; 421.730,29 TL asıl alacak için itirazın iptaline, takibin devamına, fazla istemin reddine, 421.730,29 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine, davacının icra inkar tazminatı talebinin alacak yargılamayı gerektirdiğinden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; mahkemenin takipten önce temerrütün gerçekleşmediği yönündeki gerekçesinin Borçlar Hukuku’nun genel hükümleri ve taraflar arasında akdedilen 01.08.2014 tarihli Sözleşme hükümlerine göre hatalı olduğunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 117/2. maddesi hükmü ve sözleşmenin 8. Maddesi gereğince müvekkili şirket tarafından kesilen faturadan davalının kendisi tarafından kesilmiş olan “hizmet bedeli” faturasını mahsup ederek kalan meblağı 60 gün içerisinde müvekkili şirkete ödemek zorunda olduğunu, davalı şirketin, müvekkili şirket adına hizmet bedeli faturalarını düzenleyerek müvekkili şirkete teslim ettiğini, bu faturaların müvekkili şirket kayıtlarına işlendiğini, dolayısıyla bu fatura tutarlarının müvekkili şirketin alacağından mahsup edildiğini, bu mahsuptan sonra kalan bakiyenin, fatura tarihinden itibaren 60 gün içinde ödenmesi gerektiğini, davalının 60 günün sonunda temerrüte düştüğünü, takipte talep edilen faizin sözleşmeye uygun olduğunu, emsal dosyalarda mahkemenin temerrüt faizini kabul ettiğini, alacağın likit olmasına rağmen icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava; hizmet sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. İstanbul ... İcra Dairesinin ... Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacının davalı aleyhinde 29.06.2015 tarihinde 421.730,29 TL asıl, 6.522,69 TL faizi olmak üzere toplam 428.252,98 TL üzerinden takip başlattığı, davalının itiraz ederek takibi durdurduğu, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında 01.08.2014 tarihli Sağlık Hizmetleri Sözleşmesinin düzenlendiği ve sözleşme gereğince davacının davalıya hizmet verdiği, hizmet karşılığı 421.730,29 TL ücrete hak kazandığı konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; davalının takipten önce temerrüte düşüp düşmediği, alacağın likit olup olmadığı noktasında toplanmıştır. 01.08.2014 tarihli “Sağlık Hizmetleri Sözleşmesi” gereğince; davalı şirketin, yabancı uyruklu hastaların davacı şirkete ait hastanede tedavi görmelerine aracılık edeceği, davacı şirketin de bahsi geçen hastaların tedavi masraflarını davalı şirkete fatura etmek suretiyle davalı şirketten tahsil edeceği kararlaştırılmıştır. Davacı vekili, temerrüt konusunda TBK'nun 117/2. Maddesine ve sözleşmenin 8. Maddesine dayanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun "Borçlunun Temerrütü" başlıklı 117/2. maddesinde “ Muaccel bir bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.” Sağlık Hizmetleri Sözleşmesi’nin 8. maddesinde “Gelen vaka özel sigortalı ise; yukarıdaki tabloda belirtilen anlaşma katsayısından anlaşma indirimi uygulanarak (hasta adı belirtilerek) Kuruma (davalı şirkete) fatura düzenlenir. Kurum yukarıdaki tabloya göre keseceği ‘kurum hizmet bedeli’ faturasını, Hastanenin (müvekkilim davacı şirket) kestiği fatura tutarından mahsup ederek kalan meblağı (60) iş günü içerisinde Hastanenin iş bu sözleşme ekinde bulunan hesabına öder” düzenlemelerini yer aldığı anlaşılmıştır. 6098 sayılı TBK’nın 117. maddesi hükmü gereğince bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp alacaklarının usulüne uygun temerrüt ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmüş ya da alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş olması gerekir. Kesin vadeli akitlerde ifa kararlaştırılan tarihte veya zaman içinde gerçekleştirilmezse ihtara ve süre tayinine artık gerek görülmez. Vadenin gelmesi alacağı muaccel hale getirir ve borçlu ifa ile mükellef olur. Somut olayda, BK’nın 117. maddesinin ikinci fıkrasındaki şartlar gerçekleşmemiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın  iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Yargıtay Daire’leri ve Hukuk Genel Kurulu'nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında İİK’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/19-599 E. 2013/145 K. Sayılı kararı) Açıklanan bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davaya konu icra takibinin davalı/borçlu tarafından kabul edilen sözleşme ve dayanağı faturalara dayalı olarak yapıldığı, davalı şirketin, söz konusu sözleşme nedeniyle hizmet veren davacıya olan borcunun miktarının belirlenebilmesi için gereken bütün unsurları bilmekte veya bilmesi gereken bir konumda; kısaca, davacıya ne miktarda borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olduğu, davalının bizzat belirleyebileceği borç miktarı ile, davacının düzenlediği faturadaki tutarı karşılaştırmak suretiyle faturanın gerçek borcu gösterip göstermediğini denetlemesi; buna bağlı olarak da, eğer hakkındaki icra takibinde talep edilen alacak gerçeğe uygun ise, borca itiraz etmemek suretiyle, icra inkar tazminatına mahkum olmaktan kurtulması fiilen ve hukuken mümkün iken borca itiraz etmiş olan davalının, icra ve inkar tazminatından sorumlu tutulması gerektiği anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında akdedilen sözleşme hükmünde kesin vadenin bulunmadığı, takipten önce temerrütün gerçekleşmediği, ancak alacağın likit olduğu, mahkemece icra inkar tazminatı yönünden tesis edilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmakla, davacının bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden karar verilmesine yönelik aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULU İLE, HMK'nun 353/1b-2 maddesi uyarınca İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/03/2018 gün ve 2016/637 Esas, 2018/239 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 2-Davanın KISMEN KABULÜ ile, İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyasında davalı borçlunun yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 421.730,29 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, Devamına karar verilen 421.730,29 TL üzerinden hesap edilecek %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Alınması gereken 28.808,39 TL ilam harcından peşin alınan 5.172,24 TL'nin mahsubu ile 23.636,15 TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Davacı tarafından yatırılan 5.172,24 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan 33,50 TL harç, 1.305,35 TL posta/tebligat/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.338,85 TL yargılama giderinden kabul ve ret oranı üzerinden taktiren 1.317,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacının üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım üzerinden AAÜT gereğince hesap edilen 37.971,12 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen kısım üzerinden AAÜT gereğince hesap edilen 4.080.00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Karar kesinleştiğinde HMK'nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının taraflara iadesine,
İstinaf Giderleri Yönünden; 1-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davalıdan tahsile ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 2-Davacı tarafından peşin yatırılan istinaf harçları toplamı 134,00 ile 46,90 TL tebligat/posta gideri olmak üzere toplam 180,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/09/2021

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi