
Esas No: 2014/3184
Karar No: 2014/8108
Karar Tarihi: 29.09.2014
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/3184 Esas 2014/8108 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
...
Taraflar arasındaki tapu iptali tescil ve tapu kütüğündeki şerhin silinmesi davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayılı hükmün; Dairemizin 05/04/2013 gün ve 2012/12992 E. - 2013/3881 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacılar....mirasçılarından ..., ..., ... vekili ile yine davacı ... ... varislerinden ... vekili, davacılar/davalılar ..., ... vekili ile davacılar/davalılar ... ... vekili ve ..., ...,..., ..., .... tarafından vekillerinden ayrı olarak dosyaya sundukları dilekçeleri ile kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içindeki tüm belgeler incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... .... parsel sayılı taşınmazların yörede 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman tahdidinde orman olarak sınırlandırılmışlarsa da, 5653 sayılı Kanun hükümlerine göre makiye ayrılmaları nedeniyle 1955 yılında toprak tevzi komisyonunca dağıtımı yapılarak 4753 sayılı Kanun uyarınca tarla niteliği ile tapu kayıtlarının oluşturulduğunu, 1988 yılında yapılan orman kadastrosunda ise orman sınırları içinde bırakılıp bu konuda tapu kayıtları üzerine şerh konulduğunu, bu nedenle; taşınmazlara ilişkin, orman kadastro işleminin iptali ile orman sınırları dışına çıkarılmalarını ve tapu kayıtlarına konulan şerhin kaldırılmasını istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu 1 ve 3 pafta 165, 166 ve 167 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin orman tahdidinin iptali ile taşınmazın tapu kaydı üzerindeki “bu parselin ormanla ilişkisi vardır” şerhinin kaldırılmasına karar verilmiş, hükmün davacı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/06/2005 gün ve 2005/6402 - 8609 E. K. sayılı ilâmında belirtilen gerekçelerle bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyularak bozma doğrultusunda araştırma yapılmıştır.
Orman Yönetimi, 25.09.2006 tarihli dilekçesi ile, davalı taşınmazların 1987 yılında 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması ve orman kadastrosunda taşınmazların orman sınırları içine alınıp işlemin 15.6.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleştiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mehmet Usda mirasçıları ..., ... ve ... taşınmazların 1987 yılında 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması ve orman kadastrosunda orman sınırları içine alındığı, 28.11.1995 tarihinde tapu kaydına “ormanla ilişkisi vardır” şerhi konulduğunu, ancak; Bakanlıkça yörede 40 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından yapılan 2/B işleminin iptal edildiğini ileri sürerek tapu kütüğündeki şerhin silinmesi istemiyle dava açmışlardır.
... ve ... 23.03.2001 tarihli dilekçeleri ile, dava konusu 165 sayılı parselin hissedarları olduklarını, taşınmazın 1987 yılında 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması ve orman kadastrosunda orman sınırları içine alındığı, 28.11.1995 tarihinde tapu kaydına “ormanla ilişkisi vardır” şerhi konulduğunu, ancak; Bakanlıkça yörede 40 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından yapılan 2/B işleminin iptal edildiğini ileri sürerek, tapu kütüğündeki şerhin silinmesi istemiyle dava açmışlardır. Açılan davalar birleştirilmiştir.
-2-
2014/3184 - 8108
Mahkemece, asıl davada davacı ....., ... ve ... yönünden Orman Yönetimi aleyhine açılan davanın HMK’nun 150.maddesi gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
Asıl dava olan Mahkememizin 2005/320 Esas sayılı (Bozma öncesinde 1999/263 Esas) ile Birleşen Mahkememizin 2001/172 Esas, birleşe...Hukuk Mahkemesinin 2007/321 Esas sayılı dosyalarının davacıları olan Mehmet Usda mirasçıları ..., ... ve ... ve müşterekleri tarafından açılan 40 nolu Orman Kadastro Komisyon kararının iptali ve şerhin terkinine yönelik taleplerinin reddine,
Davacı Orman Yönetiminin, davalı sıfatı ile diğer davacılar aleyhine açtığı, mahkememizin 2005/320 Esas sayılı dosyası ile Birleşen ... Hukuk Mahkemesinin 2006/309 Esas, 2009/77 Esas, yine ....Hukuk Mahkemesinin 2008/267 Esas sayılı dosyaları yönünden,
Açılan davanın kabulü ile dava konusu... mevkiinde bulunan 1 ve 3 pafta 165, 166, 167 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, davalıların taşınmazlara vaki müdahalelerinin men"ine, davacıların açtıkları mahkememizin 2005/320 Esas sayılı dosyası ile Birleşen Mahkememizin 2001/172 Esas, birleşen ... Mahkemesinin 2007/321 Esas sayılı dosyaları yönünden peşin alınan 82.18.-TL harcın mahsubu ile 11.417,82.- TL bakiye ilâm harcının davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına karar verilmiş, hükmün davacılar ... vekili, davacı ... vekili, davacılar ... ve ... vekili tarafından temyizi üzerine Dairenin 05/04/2013 gün ve 2012/12992 E. 2013/3881 K. sayılı ilâmıyla, [""İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazların, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada, 3116 sayılı Kanuna göre 1939 yılında yapılan orman kadastrosunda orman sınırları içinde bulunduğu, 1951 yılında maki tefrik komisyonu tarafından makiye ayrılıp, 4753 sayılı Kanuna göre tevzi tapusu oluşturulduğu, 05/06/1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 2/B madde uygulamasında ise orman sınırı içinde bırakıldığı, taşınmazların fiilen orta bölümlerinin % 7-10, doğu ve batı kısımlarının % 40 - 50 ve diğer kısımlarının % 20-30 eğimli muhafaza makisi niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. 22/03/1996 tarih ve 1993/5 Esas 1996/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı gereğince özel yasa hükümlerine göre oluşturulan tapulara değer verilebilirse de, anılan İçtihadı Birleştirme Kararının, 5653 sayılı Kanuna göre Kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak makiye ayrılan ve özel kanunlar gereğince oluşturulan tapulu yerlerde uygulanacağı ve orman niteliğini koruyan makilik alanlarına uygulama yerinin bulunmadığı gibi, 4753 sayılı ....ormanların dağıtılacağına dair bir hüküm bulunmadığı, muhafaza makisi niteliğinde ve Devlet Ormanı olan taşınmazların tevziinin sözkonusu olamayacağından maki kavramına girmeyen taşınmazlar hakkında kanun ve yönetmeliğe aykırı olarak yapılan makiye ayırma işleminin yok hükmünde olacağı, Yargıtay Yüksek 1. Hukuk Dairesinin 14.10.1999 gün ve 1999/7693-9956 sayılı kararında, muhafaza makilikleri orman rejimine tabi olacağından verilen tevzii tapularının hukukî geçerliliğinin bulunmadığı kabul edildiği gibi, yine aynı Dairenin 19.09.2001 gün ve 2001/8253-9337 sayılı kararı ile de eğimi % 12’den fazla olan makilik alanlar hakkında, 5653 sayılı Kanunun 43. maddesi hükmüne göre Bakanlar Kurulu Kararı olmasa dahi o yerin muhafaza makisi (Devlet Orman) sayılacağının belirtildiği, Hukuk Genel Kurulunun 25.11.2000 gün ve 2000/20-1663-1664 sayılı ve yine Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2001 gün ve 2001/20-214/239 sayılı kararında da % 12’den fazla eğimli taşınmazların muhafaza makisi niteliğinde orman sayılacağı görüşünün benimsendiği, tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkralarının, Anayasa Mahkemesinin 01/06/1988 gün ve 31/13 E.K.; 14/03/1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13/06/1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkralarının da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğu, kanunların derhal yürürlüğe girme kuralı ve kamu düzeni nedeniyle devam eden uyuşmazlıklara ve tamamlanmamış hukukî durumlara da uygulanacağı, davaya konu taşınmazların bulunduğu yerde 1988 yılında yapılan 2/B madde uygulamasında dahi eylemli orman olması nedeniyle orman rejimi
-3-
2014/3184 - 8108
dışına çıkartılmadığı, dava konusu parsel ve çevresindeki arazileri içine alan ve 1939 yılında yapılıp 28.06.1940 tarihinde ilân edilen orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra 1957 hektar 2500 m2 yüzölçümüyle Temmuz 1945 tarih 39 numarada tapuya tescil edildiği, dava konusu parsel ve etrafının da bu tapu kaydı içinde kaldığı, kaldı ki dava tarihi itibariyle 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği belirlenerek davacı gerçek kişilerin davalarının reddine, Orman Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,""] karar verilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazların tapu kaydının iptal ve tescil ve taşınmazların tapu kütüğüne konulan “ormanla ilişkisi vardır” şerhlerinin silinmesi istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu ....sayılı Kanun hükümleri uyarınca ilk kez 1938 yılında yapılarak 1939 yılında kesinleşen orman kadastrosu ile 1744 sayılı Kanunun yürürlüğü sırasında yapılan ve 10.05.1977 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve aynı Kanunun 2. madde uygulaması ve 07.08.1985 tarihinde ilân edilen 2896 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması ve yine 1988 yılında 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması vardır.
Yukarıdaki başlıkta isimleri yazılı bulunan kişi ve kişiler tarafından ilk açılan ve birleşen davalara göre de Davacı/Davalı konumunda kalan taraf vekillerinin işin esasına yönelik olarak sundukları karar düzeltme dilekçelerinde özet olarak; Murisleri davacı ... Usda tarafından ve kendileri tarafından açılan davalarda, çekişmeli ... . ve 167 parsel sayılı taşınmazların yörede 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman tahdidinde orman olarak sınırlandırılmışlarsa da, 5653 sayılı Kanun hükümlerine göre makiye ayrılmaları nedeniyle 1955 yılında toprak tevzi komisyonunca dağıtımı yapılarak 4753 sayılı Kanun uyarınca tarla niteliği ile adlarına tapu kayıtlarının oluşturulduğunu, 1988 yılında yapılan orman kadastrosunda ise orman sınırları içinde bırakılmak suretiyle de bu konuda tapu kayıtları üzerine şerh konulduğunu, bu nedenle; taşınmazlara ilişkin, orman kadastro işleminin iptali ile orman sınırları dışına çıkarılmalarını ve tapu kayıtlarına konulan şerhin kaldırılmasını istediklerini, mahkemece açılan davaların HMK’nun 150.maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verildiğini,
Orman Yönetimince açılan karşı davanın kabul edilerek, .... mevkiinde bulunan 1 ve 3 pafta 165, 166, 167 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile orman niteliğiyle hazine adına tapuya tesciline, davalıların taşınmazlara vakî müdahalelerinin menine, peşin alınan 82,18.- TL harcın mahsubu ile 11.417,82.- TL bakiye ilâm harcının davacılardan alınarak .... gelir kaydına karar verildiğini, kararın usûl ve kanunlara aykırı olmasına karşın Dairece onandığını, Anayasanın ve kanunların kendilerine verdiği mülkiyet hakkının korunmadığını ve çiğnendiğini ileri sürerek, karar düzeltme taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının bozulmasını istemişlerdir.
Yalnız davacılar/davalılar ..., ... vekili yukarıda anlatım içeriği aynı olan karar düzeltme dilekçelerinden ayrık olarak, mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine rağmen, ret olunan davalar yönünden davalılar aleyhine dolayısıyla davacılar aleyhine, peşin alınan 82,18.- TL harcın mahsubu ile 11.417,82.- TL bakiye ilâm harcının davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına karar verilmiş olduğunu, ayrıca Orman İdaresi lehine vekâlet ücretine hükmedildiğini, oysa, davanın reddi halinde harç alınmasına değil harcın iadesine karar verilmesi gerektiğini, ileri sürerek karar düzeltme taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının bozulmasını ayrıca istemiştir.
Başlıkta isimleri yazılı bulunan kişi ve kişiler tarafından ilk açılan ve birleşen davalara göre de Davacı/Davalı konumunda kalan taraf vekillerinin işin esasına yönelik olarak sundukları karar düzeltme dilekçesinde değinilen hususlar temyiz aşamasında da ileri sürülmüştür. Dairemiz kararı, karar düzeltme dilekçesinde değinilen hususlara cevap teşkil edecek nitelikte olduğu gibi, usûl ve yasaya da uygun bulunduğundan işin esasına ilişkin karar düzeltme istemlerinin reddi gerekmiştir.
-4-
2014/3184 - 8108
Ancak; karar düzeltme isteminde bulunan tarafların, kurulan yerel mahkeme hükmü gereğince kaybedilen taşınmazları yeniden satın alır gibi oluşturulan bakiye ilâm harcının tahsiline, Orman İdaresi lehine takdir edilen vekâlet ücretine, mülkiyet hakkının korunması gerektiğine ve müdahalenin önlenmesine ilişkin ve dosya üzerinde re"sen nedenlerle yapılan incelemede;
Davanın reddine ve açılmamış sayılmasına karar verilmesi hallerinde harçlar kanunu ve usûl hükümlerine göre peşin alınan harcın mahsubu ile fazla yatırılan harç varsa ilgili tarafa iadesine karar verilmesi gerekir. Somut olayda peşin alınan 82,18.-TL harcın mahsubu ile 11.417,82.- TL bakiye ilâm harcının davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına karar verilmiş ve bir örneği dosyada bulunan 13/06/2012 tarih ve .... sayılı harç tahsil müzekkeresi de yazılmıştır.
Kural olarak; davacı ... kişilere aleyhine açtığı davalar yönünden 19/01/2011 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi ve 6099 sayılı Kanunun 17. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen geçici 11. maddesi uyarınca davacı Orman Yönetimi tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına ve lehine ücreti vekâlet takdirine yer olmadığına karar verilmesi gerekir. Hüküm fıkrasının altıncı parağrafında Orman Yönetim lehine ayrı ayrı takdir edilen vekâlet ücreti gerçek kişilerin yönetim aleyhin açtıkları davaların reddi nedeniyle takdir edildiğinden genel usûl hükümlerine tabi olup yukarıdaki yasanın istisnası kapsamı dışındadır.
Karar düzeltme talebinde bulunanların Anayasanın ve kanunların kendilerine verdiği mülkiyet hakkının korunmadığı ve çiğnendiği yönündeki taleplerin ise; tapu kaydına dayalı olarak tazminat istamli bir davaları yada karşı davalaı bulunmadığına, bu tür taleplerin, ancak, o yönde dava açılması halinde değerlendirileceğine göre istemin reddi gerekmiştir.
Türk Medenî Kanunun 683. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı bulunan malik hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde yararlanma, kullanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Yine aynı hüküm uyarınca haksız bir elatma varsa anılan hüküm malike her türlü haksız elatmanın önlenmesini isteme yetkisi de tanımıştır. Somut olayda; davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmazlar davalı/davacı gerçek kişiler adına tapuda kayıtlıdır. Davalı/davacı gerçek kişiler, dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarruf ettiğinden, davacıların/davalıların dava konusu ve hükmen orman olan taşınmazlara haksız bir elatmasından söz edilemez. Bu itibarla, ...elatmanın önlenmesini ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedeni ise de; karar düzeltmeye gelenlerin sıfatı ve usûl ekonomiside dikkate alınarak, ilâmdaki bu maddi hatanın düzeltilmesi bozma nedeni sayılmamış, konu re"sen nedenlerle ele alınrak, yerel mahkeme kararı ile birlikte ilâmın harç ve elatmanın önlenmesi yönünden düzeltilmesi uygun görülmüştür.
SONUÇ: 1) Yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K."nun 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirine uymayan başlıkta isimleri yazılı bulunan kişi ve kişiler tarafından ilk açılan ve birleşen davalara göre de davacı/davalı konumunda kalan taraf vekillerinin işin esasına yönelik karar düzeltme isteminin REDDİNE,
2) Yukarıdaki başlıkta isimleri yazılı bulunan kişi ve kişiler tarafından ilk açılan ve birleşen davalara göre de davacı/davalı konumunda kalan taraf vekillerinin (1) numaralı bendin kapsamı dışında kalan harca ve elatmanın önlenmesine ilişkin karar düzeltme istemlerinin re"sen nedenlerle ele alınrak kabulü ile Dairenin 05/04/2013 gün ve 2012/12992 E. 2013/3881 K. sayılı ONAMA kararının kaldırılarak bunun yerine, [""İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazların, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada, 3116 sayılı Kanuna göre 1939 yılında yapılan orman kadastrosunda orman sınırları içinde bulunduğu, 1951 yılında maki tefrik komisyonu tarafından makiye ayrılıp, 4753 sayılı Kanuna göre tevzi tapusu oluşturulduğu, 05/06/1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 2/B madde uygulamasında ise orman sınırı içinde bırakıldığı, taşınmazların fiilen orta bölümlerinin % 7-10, doğu ve batı kısımlarının % 40-50 ve diğer kısımlarının % 20-30 eğimli muhafaza makisi niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. 22/03/1996 tarih ve 1993/5 Esas - 1996/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı gereğince özel yasa hükümlerine göre oluşturulan tapulara değer verilebilirse de, anılan İçtihadı Birleştirme Kararının, 5653 sayılı Kanuna göre Kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak makiye ayrılan ve özel
...
kanunlar gereğince oluşturulan tapulu yerlerde uygulanacağı ve orman niteliğini koruyan makilik alanlarına uygulama yerinin bulunmadığı gibi, 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununda ormanların dağıtılacağına dair bir hüküm bulunmadığı, muhafaza makisi niteliğinde ve Devlet Ormanı olan taşınmazların tevziinin söz konusu olamayacağından maki kavramına girmeyen taşınmazlar hakkında kanun ve yönetmeliğe aykırı olarak yapılan makiye ayırma işleminin yok hükmünde olacağı, Yargıtay Yüksek 1. Hukuk Dairesinin 14.10.1999 gün ve 1999/7693-9956 sayılı kararında, muhafaza makilikleri orman rejimine tabi olacağından verilen tevzii tapularının hukukî geçerliliğinin bulunmadığı kabul edildiği gibi, yine aynı Dairenin 19.09.2001 gün ve 2001/8253-9337 sayılı kararı ile de eğimi % 12’den fazla olan makilik alanlar hakkında, 5653 sayılı Kanunun 43. maddesi hükmüne göre Bakanlar Kurulu Kararı olmasa dahi o yerin muhafaza makisi (Devlet Orman) sayılacağının belirtildiği, Hukuk Genel Kurulunun 25.11.2000 gün ve 2000/20-1663-1664 sayılı ve yine Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2001 gün ve 2001/20-214/239 sayılı kararında da % 12’den fazla eğimli taşınmazların muhafaza makisi niteliğinde orman sayılacağı görüşünün benimsendiği, tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkralarının, ... 01/06/1988 gün ve 31/13 E.K.; 14/03/1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13/06/1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkralarının da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğu, kanunların derhal yürürlüğe girme kuralı ve kamu düzeni nedeniyle devam eden uyuşmazlıklara ve tamamlanmamış hukukî durumlara da uygulanacağı, davaya konu taşınmazların bulunduğu yerde 1988 yılında yapılan 2/B madde uygulamasında dahi eylemli orman olması nedeniyle orman rejimi dışına çıkartılmadığı, dava konusu parsel ve çevresindeki arazileri içine alan ve 1939 yılında yapılıp 28.06.1940 tarihinde ilân edilen orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra 1957 hektar 2500 m2 yüzölçümüyle Temmuz 1945 tarih 39 numarada tapuya tescil edildiği, dava konusu parsel ve etrafının da bu tapu kaydı içinde kaldığı, kaldı ki dava tarihi itibariyle 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği belirlenerek davacı gerçek kişilerin davalarının reddine, Orman Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davanın reddine ve açılmamış sayılmasına karar verilmesi hallerinde harçlar kanunu ve usûl hükümlerine göre peşin alınan harcın mahsubu ile fazla yatırılan harç varsa ilgili tarafa iadesine karar verilmesi gerekir. Somut olayda peşin alınan 82,18.- TL harcın mahsubu ile 11.417,82.- TL bakiye ilâm harcının davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına karar verilmiş ve bir örneği dosyada bulunan 13/06/2012 tarih ve 2005/320 E. - 2012/169 K. sayılı harç tahsil müzekkeresi de yazılmıştır. Bu nedenle, harca ilişkin hüküm fıkrasının çıkartılarak harç tahsil müzekkeresinin geri alınmasına karar vemek gerekmiştir.
Ayrıca; dava, kesinleşen orman tahdidine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilşkindir. Türk Medenî Kanunun 683. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı bulunan malik hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde yararlanma, kullanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Yine aynı hüküm uyarınca haksız bir elatma varsa anılan hüküm malike her türlü haksız elatmanın önlenmesini isteme yetkisi de tanımıştır. Somut olayda; davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmaz davalı gerçek kişiler adına tapuda kayıtlıdır. Davalı gerçek kişiler, dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarruf ettiğinden, davalıların dava konusu taşınmaza haksız bir elatmasından söz edilemez. Bu itibarla, Orman Yönetiminin elatmanın önlenmesini ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedeni ise de; karar düzeltmeye gelenin sıfatı nedeniyle ve usûl ekonomiside dikkate alınarak, ilâmdaki bu maddi hatanın düzeltilmesi bozma nedeni yapılmamış, konu re"sen nedenlerle ele alınrak, yerel mahkeme kararının düzeltilmesi uygun görülmüştür.
Bu nedenle; hüküm fıkrasının üçüncü parağrafının beşinci satırında yeralan ""davalıların taşınmazlara vaki müdahalelerinin men"ine, "" kelimeleri ile yine hüküm fıkrasının bakiye ilâm
-6-
2014/3184 - 8108
harcının davacılardan tahsilini içeren dördüncü parağrafının karardan tamamen çıkartılmasına ve bir örneği dosyada bulunan 13/06/2012 tarih ve 2005/320 E. - 2012/169 K. sayılı harç tahsil müzekkeresinin iptali ile geri alınmasına, yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K.’nun 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz edenlerden onama harcı alınmasına yer olmadığına,] yazılmak suretiyle 05/04/2013 gün ve 2012/12992 E. 2013/3881 K. sayılı Daire kararının düzeltilmesine, 29/09/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.