21. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/17979 Karar No: 2014/14960 Karar Tarihi: 26.6.2014
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2013/17979 Esas 2014/14960 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme kararında, HMK'nın 321. maddesinin 2. fıkrasına göre, tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı durumlarda hüküm özeti tefhim edildiğinden, gerekçeli kararın bir ay içinde yazılarak tebliğ edilmesi gerektiği belirtiliyor. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmişse temyiz süresinin tefhim tarihinden itibaren başlayacağı ifade ediliyor. Kararda, tarafların gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce dahi temyiz süresinin başladığı belirtiliyor ancak, kararın gerekçesi temyiz için önemli olduğundan taraflara tebliğ edilmesi gerektiği ifade ediliyor. Kararda, bu durumun yargılama sürecinde ne kadar önemli olduğu vurgulanarak, dosyanın mahkemeye geri çevrilmesine hükmediliyor. Kanun maddeleri ise, HMK'nın 321. maddesi ve 5521 sayılı Kanun'un 8. maddesi olarak belirtiliyor.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 321.maddesinin 2.fıkrasına göre; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur (Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir). Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. 5521 sayılı Kanun‘un 8.maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal“ olarak anlaşılması zorunludur. Tarafların, gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce, temyiz süre tutum dilekçesi veye gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararı temyiz ettikleri hallerde dahi, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanmaları mümkün olduğundan, bu gibi hallerde bile gerekçeli kararın taraflara tebliği gerekir. Davanın tümden kabulü yada reddi söz konusu olsa bile tarafların kararın gerekçesini temyiz etmekte hukuki yararları bulunabileceğinden, bu gibi durumlarda bile gerekçeli kararın yöntemince taraflara tebliği zorunludur. Yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda; Gerekçeli karar tebliğ edilmeyen davacı vekiline yöntemince tebliğ edilerek temyiz süresi geçtikten sonra ve gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432 ve 433. maddelerindeki prosedür işletildikten ve tebligat parçası eklendikten sonra gönderilmek üzere, Dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE 26.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.