8. Hukuk Dairesi 2019/2092 E. , 2019/4296 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
DAVALILAR :
DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması Ve Tahliye
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Antalya 2. İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Antalya 2. İcra Hukuk Mahkemesi hükmüne karşı, davacı vekili ve davalı Şirket vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bu kez davalı Şirket vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı alacaklı 01.04.2013 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 07.06.2017 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile 2016 yılı Ekim ayı bakiye kirası 862,47 TL ile aylık 11.000,00 TL’den 2016 yılı Kasım ayından 2017 yılı Mart ayına kadarki bakiye kira alacağı ve aylık 15.714,63 TL’den 2017 yılı Nisan ve Mayıs ayları kira bedelinin faiziyle birlikte toplam 101.443,77 TL olarak tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçlulara 08.06.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlular vekili 12.06.2017 tarihli itiraz dilekçesinde, müvekkillerinin alacaklı olduğunu iddia eden şahsa böyle bir borcu bulunmadığını bildirerek takibe ve borca itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlular tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, davalı kiracı şirketin itiraz dilekçesinde kira akdini ve sözleşmedeki imzasını ayrıca ve açıkça inkar etmediğinden icra takibinin dayanağı olan sözleşmeyi ve sözleşmede yazılı olan kira bedelini kabul etmiş sayılacağı, kiracı şirketin itiraz dilekçesinde ödeme itirazında bulunmadığı ve herhangi bir belge sunmadığından ödeme iddiasının dinlenmesinin de mümkün olmadığı gerekçesiyle davalı kiracı şirketin takibe itirazının kaldırılmasına, davacının 30 günlük ödeme süresi dolmadan 16/06/2017 tarihinde dava açtığı, dolayısıyla borçlu kiracı hakkında temerrüt koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından tahliye davasının reddine, davacı müşterek ve müteselsil kefil ...’nın takip konusu sözleşmede kefilin sorumluluğuna ilişkin el yazısı ile yazılmış bir bölüm bulunmadığından kefil ... aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalı kiracının İİK’nin 269/c maddesinde sayılı nitelikte bir ödeme belgesi sunmadığı, ödemeye ilişkin belgelerin eksik ödenen 3.700 TL üzerinden yapılan kısımlara ilişkin olduğu, kiraya verenin malik olmasının gerekmediği, davalının savunmasının dar yetkili icra mahkemesinde değerlendirilemeyeceği, otuz günlük yasal ödeme süresi dolmadan icra mahkemesinden tahliye isteminde bulunulamayacağı, bu nedenle mahkemece tahliye isteminin reddine karar verilmesinde usulsüzlük bulunmadığı, ayrıca 6098 sayılı TBK"nin 583. maddesinde tarif edilen şekle aykırı düzenlenen kefalet sözleşmesine istinaden kefalet sorumluluğu doğmayacağı gerekçesiyle her iki taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı kiracı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir. Davacı alacaklı 07.06.2017 tarihinde başlattığı icra takibinde 2016 yılı Ekim ayından 2017 yılı Mayıs ayına kadar ki eksik ödenen ve ödenmeyen kira alacağı 87.291,73 TL’nin faiziyle tahsilini talep etmiştir. Ödeme emri borçluya tebliğ olunmuş, davalı borçlu tarafından takibe ve borca itiraz edilmiştir. İİK"nin 269/2. maddesi hükmüne göre borçlu itirazında kira akdini ve varsa buna ait sözleşmedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi ve kira ilişkisini kabul etmiş sayılır. Davalı borçlu itirazında kiracılık ilişkisini inkar etmeyip, borca itirazda bulunduğundan kira ilişkisinin ve borç miktarının kesinleştiğinin kabulü zorunludur. Davalı kiracı takibe konu kira bedellerinin ödendiğini İİK"nin 269/c maddesi gereğince noterlikçe resen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre bir makbuz veya vesika ile ispat etmeye mecburdur. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, kiralananın bulunduğu yer olan arsayı vekaleten yetkili ...’den kiraladıklarını, kiralarını her ay düzenli olarak resmi olanların bankadan ... hesabına, gayri resmi olanları ise çek ile veya elden ...’e ödediğini ileri sürmüş ve buna dair senet suretleri ile banka dekontlarını dosyaya sunmuştur. Ödeme belgesi borcu söndüren belge niteliğinde olduğundan, savunmanın genişletilmesi olarak değerlendirilemez. Yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. Bu durumda mahkemece dosyada mevcut ödeme belgelerinden, “2017 yılı Nisan ayı kira bedeli” açıklaması ile yapılan ödeme dekontu ile banka aracılığıyla yapılan diğer ödeme dekontları üzerinde durularak, yapılan ödemelerin takibe konu aylar kiralarına ilişkin olup olmadığı değerlendirilmek suretiyle ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK"nin 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK"nin 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 18.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.