
Esas No: 2011/3121
Karar No: 2011/6806
Karar Tarihi: 09.12.2011
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/3121 Esas 2011/6806 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Aksaklar Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 28.02.2011 gün ve 156/60 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı köy temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, imar-ihya, miras yoluyla intikal ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını bildirdiği, kadastro esnasında paftasına yol olarak tescil harici bırakılan yaklaşık 50 m2 yerin adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine ve Aksaklar Köyü Tüzel Kişiliği temsilcileri ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile teknik bilirkişinin krokisinde (a) harfi ile gösterilen ve sarı renge boyalı 44,07 m2 yerin yol kaydının iptali ile bu taşınmazdan ayrılarak davacının adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hükmün kabule yönelik kısmı köy tüzel kişiliği temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiş ise de; kısmen kabul gerekçesi dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; dava konusu taşınmaz 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucu paftasında yol olarak bırakılmış ise de, keşiften dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre "taşlık" niteliğinde olduğu anlaşıldığına göre 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi uyarınca imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle böyle bir yerin imar- ihya yoluyla kazanılması için, kural olarak, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde belirtilen tüm olumlu koşullarının oluşmuş olması ve olumsuz koşulların gerçekleşmemiş olması gerekmektedir. Bu kapsamda; bir yerin imar-ihya yolu ile kazanılabilmesi için taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tasarruf edilmiş olması, bunun yanı sıra; imar-ihya çalışmalarındaki masraf ve emek sarfının yoğun olması gerekir. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarından anlaşıldığı üzere; nizalı yerin öncesinde taşlık olduğu, davacının murisi olan babası ..."nin bu yerin taşlarını iş makinası (dozer) ile temizlettiği ve sonrasında davacı, murisi ve davacının kardeşleri tarafından araç park etmek ve arı kovanı koymak suretiyle kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu kapsamda Yargıtay uygulamalarına göre sadece iş makinesi ile yapılan çalışma, imar-ihya çalışması olarak kabul edilmediği gibi sadece araç park etmek ve arı kovanı koymak da Kadastro Kanununun 17. maddesinin uygulanması bakımından ihya sayılmamaktadır. Bu kapsamda, somut olayda; kanunun aradığı anlamda imar-ihya olgusu ve ekonomik amaca uygun zilyetlik koşulları gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken açıklanan gerekçelerle kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı köy tüzel kişiliği temsilcisinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve 237,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı köy tüzel kişiliğine iadesine 09.12.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.