10. Hukuk Dairesi 2015/7164 E. , 2015/8721 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, vefat eden eşi ..."in, davalı ... İnşaat Turizm Ltd Şti"ne ait işyerinde 30.11.1995 tarihinden kesintisiz olarak 30.09.2002 tarihine kadar çalıştığını, ancak sigortalı süresinin az gösterildiğini belirterek, vefat eden eşinin Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitini talep etmiş olup, mahkemece, hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek
sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
6100 sayılı HMK 31. maddesinde (Mülga HUMK 75. madde); Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.
Somut olayda, davacının vefat eden eşinin, 11007052 sicil nolu davalı işyerinden verilme 01.06.1997 işe giriş tarihli, işe giriş bildirgesine istinaden 01.06.1997-01.10.1997 tarihleri arasında 121 gün, 01.04.1999 işe giriş tarihli, işe giriş bildirgesine istinaden 01.04.1999-01.11.1999 tarihleri arasında 211 gün, 18.07.2000 işe giriş tarihli, işe giriş bildirgesine istinaden 18.07.2000-01.11.2000 tarihleri arasında 104 gün, 07.06.2002 işe giriş tarihli işe giriş bildirgesine istinaden 07.06.2002-30.09.2002 tarihleri arasında 114 gün çalışma süresinin Kuruma bildirildiği, davacı talebinin, muris eşinin davalı işyerinde 30.09.2002 tarihine kadar çalıştığı yönünde olduğu; davanın ise 21.04.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemenin, yukarıda belirtildiği gibi, Kuruma bildirilen ve sonrasında kesintisiz devam eden çalışma süreleri yönünden hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceğini gözetmemiş olması, isabetsiz bulunmuştur. Mahkemece, yapılacak iş; öncelikle, 6100 sayılı HMK 31. maddesine göre, çalışma döneminin tespiti bakımından, davacıya talebini açıklattırarak muris eşinin çalışma başlangıcının hangi tarih olduğunun sorulmasına ve varılacak sonuca göre de, işyeri kayıtları celbedilmeli, talep edilen dönemi kapsar şekilde çalışması bulunan ve kanaat edinmeye yeter sayıda bordro tanıkları dinlenmeli, işyerinin bulunduğu yerde davacının çalışmasını bilebilecek tanıklar dinlenmeli, sigortalının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, tespiti istenen dönemde davalı işyerinde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca, bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 05.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.