Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/8238
Karar No: 2011/10554
Karar Tarihi: 19.10.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/8238 Esas 2011/10554 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/8238 E.  ,  2011/10554 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KDZ/EREĞLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 25/10/2010
    NUMARASI : 2009/385-2010/670

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, miras bırakan babalarının çekişme konusu 6 ve 28 sayılı parsellerini kardeşleri R."ın eşi olan davalı gelinine devrettiğini, işlemin ehliyetsizlik ve muvazaa nedenleriyle geçerli sayılamayacağını ileri sürerek, miras payları oranında iptal-tescil isteğinde bulunmuşlardır.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, taşınmazların muvazaalı biçimde devredildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davaya konu 126 ada 6 parsel  ve 124 ada 28 parsel  sayılı taşınmazlar muris A.O."ya ait iken, murisin bu taşınmazlarını 13.02.2008 tarihinde toplam 24.500 TL.ye davalı gelini H."ye satış yoluyla devrettiği; murisin 07.03.2009 tarihinde öldüğü ve geride mirasçısı olarak 3  oğlu ve 4 kızı kaldığı anlaşılmaktadır.
    Eldeki dava, murisin oğlu M. ile kızları Ş. ve H.tarafından murisin gelini (dava dışı oğlu R."ın karısı) H. aleyhine açılmıştır.
    Mahkemece, muris muvazaası yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.04.1990 gün ve 1990/1-152-1990/236 sayılı kararında da vurgulandığı üzere davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırılık yoktur.
    Bununla birlikte, ehliyetsizlik iddiasının kamu düzeniyle ilgili olması ve ehliyetsizliğin saptanması halinde diğer nedenlerin incelenmesine gerek kalmayacağı hususları gözetildiğinde, anılan isteğin öncelikle ele alınması kaçınılmazdır.  Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun “ fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir “ biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç ( yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin ( reşit ) olmayı kabul ederek “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “ hükmünü getirmiştir.  “Ayırtım gücü “ eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek aynı Yasanın 13. maddesinde “ yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” şeklinde açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir.
    Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.6.1941 tarih 4/21)
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında, bir kimsenin ehliyetinin tesbitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar HUMK.’nun 286. maddesinde (6100 Sayılı Yasanın 282.mad.) belirtildiği gibi bilirkişinin “rey ve mutaalası” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli tıp kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Somut olayda; mahkemece hukuki ehliyetsizlik iddiası konusunda yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde bir araştırma ve uygulama yapıldığı söylenemez.
    Hal böyle olunca, tarafların hukuki ehliyetsizlik yönünde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa miras bırakana ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kayıtları, reçeteler ve benzeri belgelerin getirtilmesi, ondan sonra 2659 Sayılı Yasının 7 ve 16. maddeleri göz önünde tutulmak suretiyle dosya Adli Tıp Kurumuna gönderilerek miras bırakanın akit tarihinde ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olduğunun saptanması halinde muvazaa iddiasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi; ehliyetsiz olduğunun belirlenmesi halinde ise, miras bırakanın terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve davacıların terekeye iade değil de payları oranında iptal-tescil istemeleri nedeniyle TMK"nun 701. maddesi hükmü uyarınca böyle bir isteğin dinlenilme olanağı bulunmadığı, başka bir anlatımla, tüm iştirakçilerin katılımıyla ve terekeye iade isteğiyle açılmayan davanın tümden reddi gerekeceği düşünülmeksizin yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davalının, temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün  (6100 S.Y."nın geçici 3. maddesi yollamasıyla) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi