20. Hukuk Dairesi 2014/7472 E. , 2014/8044 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli ada 11 parsel sayılı 310 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tapuda arsa vasfıyla ... ve arkadaşları adına kayıtlıdır. 3031 ada 11 parsel, 87 ada 23 parselin ifrazı ile oluşmuş olup 87 ada 23 parsel yörede 1982 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 59l8 m² yüzölçümüyle tapu kayıtlarına dayanılarak ... ve arkadaşları adına tespit edilmiştir.
Davacı ... Yönetimi, taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulüyle 3031 ada 11 sayılı parselin davalılar adına olan tapu kaydının iptaliyle orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, davalıların müdahalesinin men"ine karar verilmiş; hüküm davalılar ..., ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiş; ... ve ..."in temyiz talepleri mahkemece gerekli harç ve masraflarını adlarına çıkan muhtıraya rağmen süresi içinde yatırmadıklarından ret edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmazın tapusunun iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 5.12.1980 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması ile 16.10.1987 tarihinde ilân edilerek kesinleşen evvelce sınırlandırması yapılmayan ormanların kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır.
1- Davalılar ... ve ..."ın çekişmeli taşınmazın tapusunun iptali ve tescile yönelik temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, dava konusu taşınmaz 1979 yılında 9 numaralı Orman Kadastro Komisyonu tarafından yapılan çalışmada orman sınırları dışında bırakılmışsa da 9 numaralı Komisyon üyelerinin, orman sınırı içine alınması gereken taşınmazları görevlerini kötüye kullanmak suretiyle dışarıda bıraktıkları belirlenerek sayılı dosyasında yargılandıkları, bunun üzerine 1986 yılında yeniden çalışmaya başlayan 36 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca taşınmazların orman sınırı içine alındıkları, 1984 yılında yapılan arazi kadastrosunda, çekişmeli taşınmazın geldisi olan 87 ada 23 parselin 5918 m² yüzölçümüyle tarla niteliğiyle ... ve arkadaşları adına tescil edildiği ve daha sonra 1987 yılında imar uygulaması yapıldığı
ve davalılar adına tapu kaydı oluşturulduğu, 6831 sayılı Orman Kanunun 7. maddesi “Devlet Ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırının tayini ve tesbiti orman kadastro komisyonları tarafından yapılır.” hükmü gereğince yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uzman orman ve fen bilirkişisi tarafından uygulanması sonucu, dava konusu taşınmazların kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, HGK’nun 11/03/1992 gün ve 1991/14-253-170 sayılı kararında benimsendiği üzerine 3302 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile 6831 sayılı Kanunun 7/1. maddesi uyarınca yapılan kadastronun ikinci kadastro sayılmayacağı; çekişmeli parsel ve diğer pek çok parsel hakkında belediye tarafından orman kadastrosunun iptali için 1987 yılından itibaren açılan davalar hakem sıfatıyla görülüp sonuçlandırılmışsa da dava ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 3402 sayılı Kanunun 26/2. maddesi gereğince kadastro işlerinde 3533 sayılı Hakem Kanunun uygulanma olanağının bulunmadığı dikkate alındığında yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
2) Davalılar ... ve ..."ın müdahalenin önlenmesi kararına yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Türk Medenî Kanunun 683. maddesi uyarınca, mülkiyet hakkı bulunan malik, hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde yararlanma, kullanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Yine, aynı hüküm uyarınca, haksız bir elatma varsa, anılan hüküm, malike, her türlü haksız elatmanın önlenmesini isteme yetkisi de tanımıştır. Somut olayda; davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmaz, davalı gerçek kişiler adına tapuda kayıtlıdır. Davalı gerçek kişiler, dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarruf ettiğinden, davalıların dava konusu taşınmaza haksız bir elatmasından söz edilemez. Bu itibarla, Orman Yönetiminin elatmanın önlenmesine ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda bir numaralı bentde açıklanan nedenlerle; davalıların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile taşınmazın tapu kaydının iptali yönünde kurulan usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
2) İki numaralı bentde açıklanan nedenlerle; davalıların müdahalenin önlenmesi kararına yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile müdahalenin önlenmesine ilişkin hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/09/2014 günü oy birliği ile karar verildi.