3. Hukuk Dairesi 2013/13153 E. , 2013/13845 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen ziynet eşyalarının iadesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili, dava dilekçesinde; tarafların boşandıklarını, boşanma ilamının kesinleştiğini, davalının birliktelik esnasında dava dilekçesinde belirtilen ziynet eşyalarını davacının elinden alarak bozdurduğunu, ancak iade etmediğini, belirterek dava dilekçesinde belirtilen ziynet eşyalarının aynen mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla 50.000 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; düğünde takılan takıları satılmak suretiyle davacının ablaları ile hisseli olarak ev aldığını, cumhuriyet, yarım ve çeyrek altınların ziynet eşyası niteliğinde olmadığını, bu eşyaların örf ve adet gereğince müşterek olduğunu, davacının, davalıyı zarara uğratmak için bu tür girişimlere girdiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, düğünde ve doğumda takılan ziynet eşyalarının davalı tarafından davacıdan alındığı, davacının baba evine üzerinde hiçbir ziynet eşyası olmaksızın döndüğü, alındığı bildirilen dairenin dava ile ilgisi bulunmadığı, söz konusu dairenin 2006 yılında davacı ve kardeşlerine babası tarafından alındığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Mahkemenin 28.02.2013 tarihli celsesinde,davacı tarafça aynen iade olmadığı takdirde bedel talep edildiği, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda dava konusu ziynet eşyası bedellerinin 72.314 TL olarak açıklandığı, dava harcının ise 50.000 TL üzerinden yatırıldığının anlaşılması üzerine davacı tarafa, ziynet eşyalarının toplam değeri üzerinden harç ikmal etmesi için süre verilmiş, davacı tarafça harç ikmal edilmiştir.
6100 sayılı HMK"nun 107.maddesi ile 1086 sayılı HUMK"da bulunmayan ""belirsiz alacak davası"" türü kabul edilmiştir. Bu madde hükmüne göre; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (fıkra 1) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. (fıkra 2) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir. (fıkra 3)
Belirsiz alacak davası, davacının talep edeceği miktarı asgari olarak bilmesine ve tespit edebilmesine rağmen, alacağın tamamını tam olarak tespit edemediği ve özellikle zararın baştan belirlenemediği, bunun objektif olarak imkansız olduğu ve ancak bir incelemeden sonra tam olarak tespiti mümkün olan tazminat taleplerinde söz konusu olabilir. Belirsiz alacak davasında iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebin artırılabilmesi olanağından yararlanabilmek için, artırma talebinin yargılamanın ilerleyen aşamalarında, karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda yapılması gerekir.
6100 sayılı HMK"nun 109.maddesinde ise kısmi dava müessesesi düzenlenmiştir. Söz konusu hükümde; talep konusunun niteliği itibari ile bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmının da dava yoluyla ileri sürülebiliceği belirtilmiştir.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Bu durumda; 6100 sayılı HMK"nun 177/2.maddesi hükmü gereğince sözlü veya yazılı olarak ıslah yapılabilir. Sözlü ıslah; bu konudaki talebin duruşma tutanağına geçirilmesi ve tutanağın ıslah yoluna başvuran tarafça imzalanması şeklinde gerçekleştirilebilir. Duruşma dışında ıslah ise; mahkemeye verilecek dilekçe ile yapılır ve karşı taraf duruşmada hazır değil ise veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyor ise ıslah dilekçesi veya mahkeme tutanağı haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir (177/2-c.2). Davacı, ancak, açıklanan yöntemle ve harcını yatırmak suretiyle müddeabihi artırabilir.
Somut dosyada davacı vekilinin talebi incelendiğinde; dava dilekçesinde belirtilen ziynet eşyalarının aynen mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 50.000TL"nin davalıdan tahsili talep edilmiştir.
Bilirkişi tarafından ziynet eşyalarının değeri tespit edildikten sonra davacı tarafın talebini artırdığına ilişkin bir beyanı bulunmadığı gibi dava yasal düzenlemeye uygun olarak ıslah da edilmemiştir. Dava dilekçesinde ziynet eşyalarının aynen mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla 50.000TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi
ile birlikte davalıdan tahsili talep edilmiş, mahkemece hükümde belirtilen ziynet eşyalarının aynen mümkün olmadığı takdirde tek tek değerleri belirtlen bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Mahkemece ziynet eşyalarının belirtilen miktarları toplandığında 52.556 TL"ye tekabül etmektedir. 6100 sayılı HMK.nun 26.maddesi gereğince hakim tarafların talep sonuçları ile bağlı olup, ondan fazlasına karar veremez. Dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak hüküm kurulması gerekirken, taleple bağlılık kuralına aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.