20. Hukuk Dairesi 2014/4702 E. , 2014/8033 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili ve davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Köyü 101 ada 148 parsel sayılı 3969,99 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kargir ev ve susuz tarla niteliği ile belgesizden 2863 sayılı Kanuna göre 1. derece sit alanı içinde kalması nedeniyle Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tespitin iptali ve adına tescili isteği ile dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne ve dava konusu parselin davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 19.11.2007 gün ve 2007/12245 E. - 2007/14687 K. sayılı ilâmı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ""Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; karara dayanak alınan bilirkişi raporu, çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığını ve hukuki durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukukî durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Somut olayda; arkeolog ve fen bilirkişiler, dava konusu taşınmazın bir bölümünün, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 20.05.2004 gün ve 5650 sayılı kararı ile 1. derece arkeolojik sit alanı olarak belirlenen alan içinde kaldığını bildirmişlerdir. Bu durumda, 5663 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 11. maddesi hükmüne göre birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanı içinde kaldığı anlaşılan taşınmazın sit alanı içinde kalan bölümünün zamanaşımı yoluyla kazanılmasına yasal olanak bulunmadığından taşınmazın sit alanı içinde kalan bölümü yönünden davanın reddine ve parselin bu bölümünün “1. Derecede Arkeolojik Sit Alanı" olduğu kütüğün beyanlar hanesine yazılarak, Arkeolojik Sit Alanı niteliği ile Hazine adına tesciline sit alanı dışında kalan bölümü yönünden ise; zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı" olduğuna değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve dava konusu ... Köyü 101 ada 148 sayılı parselin A=423.47 m2 bölümünün arkelojik sit alanı niteliği ile Hazine adına, B=3546.51 m2 kısmının davacı adına tesciline karar verilmiş, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11.03.2009 gün ve 2009/770 E. - 2009/4056 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ""Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen, bozmanın gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; bozma kararında öncelikle taşınmazın öncesi itibariyle orman sayılan yerlerden olup olmadığının belirlenmesi bakımından orman mühendisi ile keşif yapılıp memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafı uygulaması taşınmazın orman sayılmayan yer olduğunun belirlenmesi halinde arkeolog bilirkişiden sit alanı bazında rapor alınması gereğine değinildiği halde, mahkemece yapılan keşifte yalnızca fen memuru ve ziraat mühendisi bilirkişiden rapor alınmak suretiyle yetinilmiş, yapılan araştırmanın yetersiz olduğu, bu nedenle, öncelikle eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı ile yeniden yapılacak inceleme ve keşifte çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli, taşınmazın orman sayılmayan yer olduğunun belirlenmesi halinde ise arkelog ve fen bilirkişi 2863 sayılı Kanun uyarınca arkelojik sit alanı içinde kalıp kalmadığının belirlenmesi, yeniden rapor alınması, sit alanı dışında kalan yer yönünden ziraat mühendisi bilirkişiden tarım arazisi olup olmadığı yönünde rapor alınıp 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi koşullarının araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi ve açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır " gereğine değinilmiştir.Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, 101 ada 148 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile fen bilirkişisinin 10.09.2012 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 1011,90 m²"lik kısmın 1.derecede arkeolojik sit alanı olduğu kütüğün beyanlar hanesine yazılarak arkeolojik sit alanı niteliği ile Hazine adına tesciline, (B) harfi ile gösterilen 2958,09 m²"lik kısmın davacı ... adına tapuya tesciline karar vermiştir. Bu karar üzerine davalı ... dava konusu taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik ve davacı vekili dava konusu taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik olarak temyiz etmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğu, ayrıca, çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 1011,90 m²"lik bölümünün 1. derecede arkeolojik sit alanı içinde kaldığı ve (B) harfi ile gösterilen 2958,09 m²"lik bölümünün 1. derecede arkeolojik sit alanı dışında kaldığı ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının gerçek kişiye yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 23/09/2014 günü oy birliği ile karar verildi.