Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden malik olduğu 203 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 750 m² lik bölümüne komşu 202 parsel maliki davalının muz ağaçları dikmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesini istemiştir. Davalı, iddiaların yersiz olduğunu, çekişmeli taşınmazların bulunduğu köyde kadastro çalışmaları sırasında birçok taşınmazın sınırlarında ölçümleme hatası olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davalının, kayden davacıya ait çaplı taşınmazın 511. 88 m2’lik bölümünü muz bahçesi yapmak suretiyle işgal ettiğinin keşfen sabit olduğu gerekçesiyle elatmanın önlenmesine ve muhdesatın yıkımına karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava; çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının, kayden malik olduğu çaplı taşınmazın bir bölümünün muz bahçesi olarak tasarruf edildiği iddiasıyla elatmanın önlenmesi ve muz ağaçlarının kaldırılması istemi ile dava açtığı, davalı tarafından dava konusu taşınmazın bulunduğu çalışma alanında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tersimat hatası yapıldığı, bu hatanın düzeltilmesi istemi ile idareye yapılan bir kısım başvurular da taşınmazlar hakkındaki isteğin kabul edildiği anlaşılmaktadır. Eksiğin tamamlatılması yoluyla getirtilen belgelerden eldeki davanın davalısı Mehmet tarafından davacı H. G. aleyhine açılan “kaymadan kaynaklı tersimat hatasının giderilmesine” ilişkin davanın derdest olduğu görülmektedir. Anılan dava dosyasının yargılaması sırasında belirlenecek mülkiyet durumunun eldeki davayı etkileyeceği kuşkusuzdur. Davada yıkım isteği de bulunduğuna göre ileride telafisi mümkün olmayan bir durum yaratmamak için derdest olduğu anlaşılan 2011/281 Esas sayılı dava dosyasının eldeki dava bakımından bekletici sorun kabul edilmesi, ondan sonra bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalı tarafın bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.