Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/7799
Karar No: 2011/10412
Karar Tarihi: 17.10.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/7799 Esas 2011/10412 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/7799 E.  ,  2011/10412 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAHİLİ DAVALI : ...
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ, ELATMANIN ÖNLENMESİ, YIKIM


    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, davalılar adına tapuda kayıtlı 1014 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ve taşınmazda yığma kargir ev bulunduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminde bulunmuştur.
    Davalılar, çekişme konusu taşınmazın 1969 yılında hükmen ve ifrazen tapuya tescil edildiğini ve kesin hüküm bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Davanın kesin hüküm nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece “....çekişme konusu 1014 parsel sayılı taşınmazın müfrez parsel olduğu ve ana parsel olan 118 nolu parselin, kadastro tespiti sırasında tapu kayıtları uygulanmak suretiyle gerçek kişiler adına tespit edildiği, ... tarafından taşınmazların 2510 sayılı iskan yasası uyarınca verildiği ve kadastro tespiti sırasında uygulanan kayıtların mükerrer olarak tesis edildiği, ayrıca iskan fazlası olması sebebiyle fazlalığın Hazineye ait olduğu ileri sürülmek suretiyle açılan ve ... Tapulama Hakimliğinde görülüp kesinleşen 04.10.1968 tarih 1968/1 E.-1968/19 K. sayılı karar ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, anılan bu kararı kesin hüküm olarak değerlendirilerek davanın reddi cihetine gidildiği görülmektedir. Oysa, yukarıda da değinildiği üzere kesin hükmün varlığından bahsedebilmek için tarafları, konusu ve sebebi aynı olan iki davanın varlığı şarttır. Gerçekten de somut olay ile önceden kesinleşen karara konu edilen taşınmazın aynı olduğu, davalıların ise önceki kesinleşen kararda taraf olan kişilerden satın alma yoluyla edinen kişiler oldukları, anılan ve kesinleşen kararın halefiyet yoluyla eldeki davalıları ve davacı hazineyi bağlayacağı kuşkusuzdur. Ne varki, kesinleşen davaya konu edilen sebep ile eldeki davanın sebebinin aynı olmadığı tartışmasızdır.Zira, eldeki davada çekişmeli taşınmazın 3621 sayılı yasanın 4. maddesinde tanımı yapılan kıyıda kaldığı idda edilerek tapu kaydının terkini istenildiği halde kesinleşen davada kayıt miktar fazlasının hazineye ait olduğu sebebi ileri sürülmüştür.O halde, somut bu olgular yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde kesin hükmün varlığından söz edebilme olanağı yoktur.
    Hal böyle olunca, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanması; gerekli araştırma, inceleme ve uygulamanın yapılması ondan sonra hasıl olacak duruma göre işin esası bakımından bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece eski kararda ısrar edilmesi sonucunda Hukuk Genel Kurulunca sonradan yürülüğe giren 5841 sayılı Yasanın değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

    -KARAR-

    Dava; tapu iptal, kayıt terkini, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin olup,
    Mahkemece, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine dair verilen karar Dairece bozulması üzerine direnme kararı verildiği ve Hukuk Genel Kurulunca anılan direnme kararının yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek bozulduğu, bozmaya uyularak davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiği görülmektedir.
    Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa ... Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve Resmi Gazetede yayınlanmadığı için bu defa aynı tarih aynı esas ve 2011/27 sayılı karar ile iptal hükmünün de eldeki davalara uygulanmak üzere yürütmenin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Daha sonra ise karar resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
    Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca ...nın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.3.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Öyleyse, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın ... Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer.
    Ne varki, çekişme konusu 1014 parsel sayılı taşınmazın müfrez parsel olduğu ve ana parsel olan 118 nolu parselin, kadastro tespiti sırasında tapu kayıtları uygulanmak suretiyle gerçek kişiler adına tespit edildiği, ... tarafından taşınmazların 2510 sayılı iskan yasası uyarınca verildiği ve kadastro tespiti sırasında uygulanan kayıtların mükerrer olarak tesis edildiği, ayrıca iskan fazlası olması sebebiyle fazlalığın hazineye ait olduğu ileri sürülmek suretiyle açılan ve ... Tapulama Hakimliğinde görülüp kesinleşen 04.10.1968 tarih 1968/1 E.-1968/19 K. sayılı karar ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Anılan ilam eldeki dava bakımından kesin hüküm oluşturmaz ise de, taşınmazın niteliği bakımından güçlü delil teşkil etmektedir. Öyle ise, davanın reddi bu gerekçe ile ve sonucu itibarıyla doğrudur. Davacının, temyiz itirazlarının reddiyle hükmün (6100 sayılı HMK."nın geçici 3.maddesi yollamasıyla) HMK."nın 436.maddesi uyarınca Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 17.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi