Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/3350
Karar No: 2013/6088
Karar Tarihi: 18.04.2013

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/3350 Esas 2013/6088 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2013/3350 E.  ,  2013/6088 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.11.2010 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi eski hale getirme istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı ..., ... mevkinde bulunan kadimden beri kullandıkları kaynak suyunun mecrasını, davalı ... Köyünün kazı yapmak suretiyle kendi köylerine çevirdiğini ileri sürerek davalı köyün suya elatmasının önlenmesini istemiştir.
    Davalı ..., davaya konu sudan kadim yararlanma haklarının bulunduğunu, davacı köyün suya ihtiyacı olmadığını, 3 adet kaynaktan sadece 1 tanesini ihtiyaçları nedeniyle kullandıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili temiyiz etmiştir.
    Türk Medeni Kanununun 756. maddesinde Kaynakların arazinin bütünleyici parçası oldukları, bunların mülkiyetinin ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabileceği belirtilmiştir.
    Gerçek kaynağın suyu bir akiferden gelir. Su çıkışı bir noktadan veya bir alandan olabilir. Bu alana kaynak alanı denir. Kaynak, yer altı suyunun doğal olarak yeryüzüne çıkması halidir.
    Kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular yararlanabilir.
    Uygulamada kaynak; “yer altı suyunun üst düzeyinin yer yüzeyini kestiği yer” olarak tanımlanmaktadır. Yer altı suyu doğal yoldan yeryüzüne
    çıkmamış, drenaj vs. yollarla çıkarılmış ise, kaynak olarak değil, drenaj veya kuyu vs. isimlerle anılır. Bu şekilde insan eliyle çıkarılan sular, yer altı suyu olarak kabul edilir.
    Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz (TMK.md.756/2).
    Arazisinde faydalı ihtiyaçları için yeter miktarda su bulunmayan veya bu suyu elde etmesi fahiş masrafı icabettiren bir kimsenin, komşu arazideki yeraltı suyundan istifade şartları 20. maddede sözü geçen tüzükte belirtilir (167 Sayılı Yer Altı Suları Kanunu 1-6. madde).
    Somut olayda, davaya konu kaynak, davacı ... Köyüne ait yayladan çıktığından genel sudur. Genel sulardan kadim ve öncelik hakkı nazara alınmak koşulu ile herkes faydalı ihtiyacı oranında yararlanabilir. Dosya içerisindeki jeoloji bilirkişisinin 11.10.2010 tarihli raporunda, dava konusu kaynağın üzerinin kaya ile örtülü olması nedeniyle debisinin ölçülemediği ancak, kaynağın hemen alt tarafında kaptaj yapılarak davalı ... Köyüne götürülen suyun bir kısmı tahliye edildiğinden tahliye edilen kısımda suyun debisinin ölçüldüğü belirtilmiştir. Ancak tahliye yapılan yerde yapılan ölçüm suyun debisini tam olarak göstermediğinden jeoloji mühendisi bilirkişisinin raporu hüküm vermeye yeterli değildir. Ayrıca mahkemece taraf köylerin suya ihtiyaç durumlarının tespit edilmemesi de isabetli olmamıştır.
    Bu durumda suların en az olduğu dönemde mahallinde ziraatçi bilirkişi ve jeoloji mühendisinin bulunduğu bilirkişi heyetiyle keşif icrası ile, dava konusu suyun debisi tam olarak saptanmalı, taraf köylerin suya olan ihtiyaçları belirlenmeli, davalı köyün ihtiyaçlarına yetecek başka suları olup olmadığı araştırılmalı, davacı köyün öncelik hakkı bulunduğu gözetilerek, sudan öncelikle davacı köy yararlandırılmalı, fazla miktardan da davalı köy"ün yararlanması sağlanmalı, gerekirse tarafların suyu birlikte kullanabilecekleri bir su rejimi veya su düzeneği oluşturulması yoluna gidilmelidir.
    Değinilen yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 18.04.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi