Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, paylı mülkiyete tabi 635 parsel sayılı taşınmazda rızai taksim sonucu kendisine bırakılan yere diğer paydaşlardan davalının ev yapmak suretiyle tecavüz ettiğini, payını kullanmasına engel olduğunu ileri sürüp, payına yönelik elatmanın önlenmesi, bu kısımdaki muhtesatın yıkımını ve ecrimisil istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının iddialarının sabit olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği dava değeri yönünden reddedilip, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava dilekçesinde dava değerinin, talep edilen ecrimisil miktarı kadar gösterildiği ve bu değer üzerinden harç yatırıldığı, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteği bakımından bir değer gösterilmediği gibi, yargılama sırasında da bu yönden harç ikmali yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 492 Sayılı Harçlar Yasasının 16. maddesinde, elatmanın önlenmesi davalarında elatmanın önlenmesiyle birlikte yıkım ve ecrimisil istendiği takdirde, dava değerinin her üç isteğin toplamından (4.3.1953 tarih, 10/2 Sayılı İBK.)ibaret olacağı hükmü öngörülmüştür.
Hemen belirtilmelidir ki, elatmanın önlenmesi isteğinin taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, 492 sayılı Harçlar Kanununun 26,27,28,30 ve 32. maddelerinin öngördüğü işlemin yerine getirilmesi ve gerekli olan harcın alınması zarureti vardır.
Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re,sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 Sayılı Kanunun 32. maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmış, 30. madde hükmünde ise <... muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz, HUMK’nun 409. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.> düzenlemesine yer verilmiştir.
Oysa, mahkemece değinilen ilkeler ve düzenlemeler gözetilmeksizin, ayrıca öngörülen usulü işlemler gerçekleştirilmeksizin sonuca gidilmiştir.
Öyleyse, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteği yönünden yazılı olduğu üzere verilen kararın yasal olduğu söylenemez.
Hal böyle olunca, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteği yönünden taşınmazın keşfen belirlenen değeri üzerinden yukarıda açıklandığı şekilde işlem yapılması, ondan sonra bir hüküm kurulması gerektiği halde anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün ( 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK."nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.