Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/26069
Karar No: 2019/10856
Karar Tarihi: 06.11.2019

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/26069 Esas 2019/10856 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2016/26069 E.  ,  2019/10856 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Davacı, davalı avukat ile alacak davasını ikame ve takip etmesi için anlaştıklarını, anlaşma üzerine Turgutlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2001/271 Esas sayılı davanın açıldığını, ancak davalının yetki itirazında bulunması nedeniyle yetki itirazının kabul edilerek dosyanın yetkili Karşıyaka Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiğini ve Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/641 Esas numarası üzerinden görülmeye başladığını, yargılama sürecinde iki kez müracaata bırakıldığını, temyiz aşamasında bozma kararı verilerek bozma sonrası dosyanın 2005/412 Esas numarasını aldığını, bundan sonra da dava takipsiz kaldığından işlemden kaldırıldığını ve 3. kez müracaata bırakıldığından davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu durumla ilgili de davalının bilgi vermediğini, kendi araştırmasıyla 1,5 yıl sonra haberdar olduğunu, davalının dosyadaki harcı dahi iade almadığını, 3.445,71 TL’lik harcı kendisinin çekmek zorunda kaldığını, davanın takip edilmemesi nedeniyle dosyadaki tedbirlerin kalktığını ve alacağının teminatsız kaldığını, zarara uğradığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde ikame edilen davanın dava tarihi olan 18/12/1997 tarihinden itibaren kaybedilen ticari faizi ile birlikte hesaplanacak miktara ilişkin şimdilik 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın ise haksız fiil tarihi olan 9.11.2007 tarihinden yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 6.266,27 TL’nin 22/10/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla isteğin ve koşulları bulunmadığından manevi tazminat isteğinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, davalının vekillik görevinin gerektirdiği gerekli özeni yerine getirmediği iddiasına dayalı olarak davacının uğradığı zararın tazmini istemine dayalı alacak davasıdır. Davalı avukatın davacıya vekaleten takip ettiği Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/412 E sayılı dosyasının 3. kez takipsiz bırakılması nedeniyle işlemden kaldırılarak davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
    Davacı, alacak haklarının davalı avukatın kusurlu hizmeti nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek, zararının davalıdan tahsili için eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/412 E sayılı dosyasının sonuçlanmasından sonra davacının, davanın tarafına karşı yeni bir dava açmadan ve alacağın bu nedenle sonuçsuz kaldığını kanıtlamadan davalıdan zararlarını değil davalıya verdiği vekillik görevi nedeniyle yaptığı masrafları isteyebileceği kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Taraflar arasındaki uyuşmazlık vekalet sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Vekalet sözleşmesi, Borçlar Kanunu 386. ve devam maddelerinde (yeni TBK 502. madde ve devamı) düzenlenmiştir.
    Dava tarihinde yürürlükte olan vekaletin şümülü başlıklı Borçlar Kanununun 388. maddesinde "...Vekalet akdinin şümulü mukavele ile sarahaten tespit edilmemiş ise taalluk eylediği işin mahiyetine göre tayin edilir. Vekalet, vekilin takabbül eylediği işin yapılması için icap eden hukuki tasarrufları ifa salahiyetini şamildir.
    Hususi bir salahiyeti haiz olmadıkça vekil, dava ikame edemez, sulh olamaz, tahkim edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlayamaz, bir gayrimenkulü temlik veya bir hak ile takyit edemez."
    Borçlar Kanunu"nun 390. maddesinde, "vekilin, mesuliyeti, umumi surette işçinin mesuliyetine ait hükümlere tabidir. Vekil, müvekkile karşı vekaleti iyi bir suretle ifa ile mükelleftir. Vekil, başkasını tevkile mesul veya hal icabını kendi yerine ikameye müsait bulunmadıkça müvekkilin işini kendisi yapmaya mecburdur.
    Bu şekilde, Borçlar Kanunu"nun 390. maddesi ile avukatın üzerine aldığı işin kapsamının ne olacağı belirtilmiştir. Görüldüğü gibi vekilin akdi sorumluluğu olan tazminat mükellefiyeti daha çok onun temel borcu olan dürüstlükle ifa borcundan doğmaktadır. Vekalet sözleşmesi sonucu itibariyle bir itimat ilişkisi olduğundan vekalet konusunun yerine getirilmesinde vekile düşen başlıca yüküm, onu özen ve sadakatle ifa etmesidir.
    Vekil üzerine aldığı işi doğruluk kurallarına uygun biçimde özenle yapmalıdır. Mesleğinin gerektirdiği uzmanlığın bütün gereklerini kullanmalıdır. Buna rağmen sonucu elde edemezse ancak o takdirde sorumluluktan kurtulmuş olur.
    Öncelikle belirtmek gerekir ki, zarara dayanak dava dosyasında, davalı avukatın davayı takip etmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesiyle birlikte alacağının zaman aşımına uğradığını ileri sürmüştür. Mahkemece bu husus üzerinde durulmadığı gibi, davacının alacağının tahsil imkanı kalıp kalmadığı, başka bir deyişle, davacının, vekilin eylemi ile zarara uğrayıp uğramadığı, zararın gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun eldeki davada tartışılarak incelenmediği anlaşılmaktadır. Öyle ki, davacının haklarını elde edememesi ile davalı vekilin eylemleri arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının ayrıntılı ve gerekçeli şekilde araştırılıp tartışılması gerekir. O halde mahkemece, açıklanan hususlarda konusunda uzman bilirkişi heyetinden taraf ve yargı denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi