9. Hukuk Dairesi 2020/8386 E. , 2021/3886 K.
"İçtihat Metni"BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... 24. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE MAHKEMESİ : Lüleburgaz İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacılar, murislerinin 26/01/2016 tarihinde vefat ettiğini, iş sözleşmesi ölüm sebebiyle sona ermesine rağmen kıdem tazminatı ödenmesi için yaptıkları başvurunun reddedildiğini, murisin ölüm tarihinden sonra açılan soruşturma sonucunda işvereni zarara uğrattığının tespit edildiği gerekçesiyle kıdem tazminatının ödenmediğini, işverenin ret gerekçesinin yerinde olmadığını, herhangi bir zararın da söz konusu olmadığını ileri sürerek kıdem tazminatı ile sigorta bedeli alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, sigorta bedeline ilişkin davanın husumet ve görev yönünden reddi gerektiğini, kıdem tazminatı ile ilgili olarak ise murisin müdür yardımcısı olarak görev yaptığı sırada görevi kötüye kullanma ve emniyeti süistimal suçlarını işlediğinin ve işvereni zarara uğrattığının teftiş raporu ile anlaşıldığını, bu sebeple iş sözleşmesinin kanun ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre haklı sebeple feshedildiğini, murisin kıdem tazminatına hak kazanmadığını, ayrıca tazminatının işverenin uğradığı zarara mahsup edildiğini, takas mahsup defi ileri sürdüklerini beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, davacıların sigorta bedeline ilişkin davası tefrik edildikten sonra, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile kıdem tazminatı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, istinaf dilekçesinde bildirilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davanın kabulüne dair İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden yerinde olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir
Temyiz:
Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında davalının ileri sürdüğü takas def’inin dikkate alınması gerekip gerekmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Takas borcu sona erdiren nedenlerden biridir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 139 uncu maddesi uyarınca, iki kişi karşılıklı olarak bir miktar parayı veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise iki tarafın her biri borcunu alacağı ile takas edebilir. Sonuçta her iki borç da az olanı oranında sona erer (Eren, F. Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 18. Bası, Yetkin Yayınları, ... s. 1280).
Takastan bahsedilmek için, her şeyden önce iki ayrı kimsenin karşılıklı olarak birbirlerinden alacaklı olmaları gerekir. Henüz doğmamış veya takas anında sona ermiş alacaklar takas edilemez. Takas edilecek alacaklar aynı nitelikte, aynı türden olmalıdır. Borçlar doğdukları anda aynı türden olabileceği gibi, sonradan da aynı türden olabilirler. Ancak takas hakkının kullanıldığı anda, mutlaka aynı türden olmaları zorunludur.
Bir alacağın takası için gerekli olan bir diğer şart da alacağın muaccel olmasıdır. Alacaklı tarafından zaman itibarıyla ifası istenebilir bir borç olması gerekir. Takas edilecek alacağın muaccel olması, buna karşılık asıl alacağın (karşı taraf asıl alacağının) sadece ifa edilebilir bulunması yeterlidir.
Takas hakkını ileri sürenin alacağı, dava edilebilir bir alacak olmalıdır. Takası ileri süren tarafın alacağının tartışmalı olması, takas ileri sürülmesine engel değildir. Alacağı tartışmasız olan taraf bu takasa itiraz edebilir ve kendi alacağını dava edebilir. Takası ileri süren tarafın bunun için dayandığı alacak, talep ve dava edilebilir bir alacak olması gerekir. Bunun istisnası zamanaşımına uğramış borçlarda görülür. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 139 uncu maddesinin üçüncü fıkrasına göre zamanaşımına uğrayan alacağın takası, ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla mümkündür. Kanunun 145 inci maddesine göre borçlu önceden takastan feragat edebilir. Başka bir anlatımla, daha borç ilişkisi kurulurken ya da sonra, borçlu diğer tarafın alacak talebine karşı takas dermeyan etmeyeceğini taahhüt edebilir. Türk Borçlar Kanununun 145 inci maddesinde ise takası kanunen önlenmiş bazı alacaklar sayılmıştır.
Kanun takas için bir irade açıklaması aramaktadır. Takası gerçekleştirmek için irade açıklamasına takas beyanı denir. Bu beyan bir taraflı bir hukuksal işlemdir. Bu işlem bir yenilik doğuran hakka dayanır. Tarafların biri, borcu ile alacağını takas ettiğini karşı tarafa bildirerek, bu hakkını kullanmış olacaktır (TBK m. 143/1). Takas hukuki niteliği itibari ile bozucu yenilik doğuran bir haktır. Borçlunun takas hakkını kullanma isteğini, alacaklıya bildirmesi gerekir. Takas bir sözleşme olmadığı için karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Takas aynı zamanda borcu sona erdirdiği için bir tasarruf işlemidir. Bu nedenle borçlunun takas edilecek alacak üzerinde tasarruf yetkisine sahip olması gerekir.
Takas bir defidir. Taraflarca ileri sürülmedikçe kendiliğinden dikkate alınamaz. Takas, karşılık dava olarak ileri sürülebileceği gibi, defi olarak da ileri sürülebilir. Takasın defi olarak ileri sürüldüğü davada, takas ve mahsup sonucu kalan ve hüküm altına alınan miktar üzerinden yargılama harcı alınacak, takas ve mahsup defi nedeni ile reddedilen miktar üzerinden ileri süren yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine karar verilecektir.
Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince kıdem tazminatına hak kazanılmasının uyuşmazlık konusu olmadığı, murisin vefatından 11 ay sonra idari soruşturma başlatılarak zimmet suçlaması ile muris hakkında görevden uzaklaştırma cezası vererek kıdem tazminatı alacaklarına el konulmasının hukuka aykırı olduğu, davalı işverenin herhangi bir yargı kararı olmadan, kendi organ ve yöntemleriyle yaptığı tespite dayanarak davacıların kıdem tazminatı alacağından kesinti ve mahsup yapamayacağı, takas mahsup koşularının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalının istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir. Dosya kapsamına göre, davalının yasal süre içinde takas def’i ileri sürdüğü anlaşılmakta olup, bu def’i dikkate alınmadan sonuca gidilmesi isabetli değildir. Davalı tarafından ileri sürülen takas def"i kapsamında, davacının, cevap dilekçesinde ileri sürülen eylemleri ile işvereni zarara uğratıp uğratmadığı ve uğratmışsa zararın miktarı ile varsa kusuru belirlenerek sorumluluğu tespit edilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen yönler dikkate alınmadan, takas mahsup koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle hüküm kurulması hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, karardan bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 16.02.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.