21. Hukuk Dairesi 2016/10950 E. , 2018/666 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle, temyiz kapsamı ve nedenlerine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının 27.08.2007 tarihinde geçirdiği iş kazasından sürekli iş göremezliği nedeniyle maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı lehine 27.638,68 TL maddi tazminatın kaza tarihinden faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Tazminatın saptanmasında, zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, PMF yaşam tablosuna göre bakiye ömrü, işgörebilirlik çağı, işgöremezlik ve müterafih kusur oranları, Sosyal Sigortalar tarafından bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Öte yandan tazminat miktarı; işçinin ve destek görenin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluştuğu yönü ise söz götürmez. Başka bir anlatımla, işçinin günlük net geliri tesbit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise; yıllık olarak %10 arttırılıp %10 iskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşına kadar (aktif) dönemde, 60 yaşından sonrada bakiye ömrüne kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançların ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Öte yandan 01.01.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5615 sayılı yasanın 2.maddesiyle değişik 193 sayılı gelir vergisi kanununun Asgari geçim indirimi başlıklı 32. maddesine göre “Ücretin gerçek usûlde vergilendirilmesinde asgarî geçim indirimi uygulanır. Asgarî geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için % 50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10’u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5 diğer çocuklar için % 5’i dir. Gelirin kısmi döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgarî geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103 üncü maddedeki gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır. Mahsup edilecek kısmın fazla olması halinde iade yapılmaz.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olay incelendiğinde, davacının olay tarihindeki yaşı dikkate alınarak bakiye ömür tespiti yapılması gerekirken, hesap rapor tarihindeki yaşı dikkate alınarak bakiye ömür tespiti yapıldığı, aynı zamanda davacının bekar olmasına karşın evli işçi için öngörülen asgari geçim indirimi dikkate alınarak fazla olan asgari geçim indiriminden yaralandırılarak hatalı yapılan hesabın hükme esas alındığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davacının kaza tarihindeki yaşı dikkate alınarak PMF 1931 bakiye ömür tablosuna göre bakiye yaşam süresini belirlemek ve davacının bekar işçi olduğunu gözeterek bekar işçiye uygun asgari geçim indirimini esas almak, davacı tarafın hükme yönelik temyiz itirazlarının bulunmadığını da gözeterek, hesap raporunda esas alınan işlemiş devreyi ileriye çekmemek ve taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hakları gözeterek yapılacak hesabı hükme esas almaktan ibarettir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine , 05/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.