14. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/4356 Karar No: 2013/5997 Karar Tarihi: 17.04.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/4356 Esas 2013/5997 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2013/4356 E. , 2013/5997 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.12.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.10.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalılardan ..., ... ve ... davanın reddini savunmuşlardır. Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece, dava konusu payın elbirliği mülkiyeti rejimine tabi olması nedeniyle dava reddedilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Burada öncelikle, elbirliği mülkiyetinin hukuki niteliği üzerinde durulması gerekmektedir. Türk Medeni Kanununun 701-703. Maddelerinde elbirliği mülkiyeti “kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk, dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyetidir. Bu mülkiyette ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin ortaklığa giren malların tamamına yaygındır” şeklinde tanımlanmaktadır. Gerçekten, elbirliği mülkiyetinde hiçbir ortak için tasarruf edebileceği pay söz konusu değildir. Mülkiyet hakkı, elbirliği ile ortaklara aittir. Bir taşınmaz, elbirliği mülkiyetine tabi olsa da ortaklardan birinin ortaklık tasfiye edildiğinde kendisine düşecek olan tasfiye payına ilişkin olarak yapacağı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, bir taahhüt sözleşmesi olarak geçerlidir. Fakat, sözleşmenin ifası ancak elbirliği mülkiyetinin sona ermesi halinde istenebilir. Ne var ki, elbirliği ortaklarının birbirine yaptıkları satış vaadi sözleşmesi geçerlidir. Çünkü, bu gibi durumlarda bir ortağın tasfiye payı azalmakta veya kalmamakta bu pay elbirliği mülkiyetinin diğer ortağının tasfiye payına ilave edilmiş olmaktadır. Somut olayda, davaya konu 1676, 1983, 1995, 2142 ve 135 ada 9 parsel sayılı taşınmazlar kök muris ..."ye ait olup, ..."nin 1975 yılında ölümü ile bir kısım payı..."ye intikal etmiş, ..."nin de 11.01.2006 tarihinde ölümüyle kendisine düşen payın bir kısmı davacı ..."ya intikal etmiştir. Böylece davacı ... de davaya konu taşınmazın elbirliği ortaklarından biri olmuştur. Elbirliği ortağının, ortaklık tasfiye edildiğinde kendisine düşecek tasfiye payına ilişkin olarak yapacağı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi bir taahhüt sözleşmesi olarak geçerli olup böylelikle bir ortağın tasfiye payı azalmakta veya kalmamakta ve bu pay elbirliği mülkiyetin diğer ortağının payına ilave edilmektedir. Resmi şekle uygun olarak düzenlenmiş satış vaadi sözleşmeleri hüküm ve sonuç doğurmakta ise vaat alacaklısı taraf TMK"nın 716. maddesine dayanarak karşı tarafı ferağa zorlayabilir. Bu durumda mahkemece elbirliği malikleri arasındaki sözleşmeye değer tanınmalı, satış vaadi ile bir ortağın ortaklık payını diğer ortağa satışı olanaklı bulunduğundan usulen belirlenecek payların davacı adına tesciline karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle, 29.09.1997 ve 18.08.1998 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri uyarınca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın reddi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 17.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.