8. Hukuk Dairesi 2011/2775 E. , 2011/6629 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve asli müdahil ... ile ... ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 29.07.2010 gün ve 240/213 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı dava dilekçesinde; ada ve parsel numaralarını belirttiği toplam 10 adet taşınmazın kadastrodan önce ortak miras bırakan babaları ... adına İskan Yasası gereğince tescilli olduğunu, ancak kadastro çalışmalarında bu taşınmazların müstakilen davalı adına tespit ve tescil edildiğini, bu tespit ve tescilin yanlış olduğunu açıklayarak bu yerlerin davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile ölü miras bırakan Bayram Akdaş adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ilk oturumda “…davacının yıllar önce araziyi terk edip gittiğini, bu yerleri kullanmaya başladığını, kadastro tespitleri sırasında kullanan kişinin adına tespit ve tescil edildiğini, bu yerlerin kendisine satılmadığını, kullanımına izin verildiğini, davacıların arazi üzerinde hakları bulunduğunu, ancak kendi hakkının da inkar edilemeyeceğini…” açıklayarak beyanını imzasıyla onaylamıştır. Davalı kişi 7 nolu oturumda ise, davacıların hak sahibi olduğunu kabul ettiğini, ancak yığma taş evi kendisinin yaptığını, davacıların bu evde bir hakkının olmadığını açıklamıştır.
Davacı tarafa 9 nolu oturumda diğer mirasçıları davaya dahil etmek ya da muvafakatlarını almak üzere 45 günlük kesin mehil verildiği ve ihtarat yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, miras bırakanın terekesine temsilci atanmadığı, diğer mirasçıların muvafakatlarının alınmadığı, dava şartı olan taraf ehliyeti sağlanmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu parsellere ilişkin kadastro tutanakları getirilmiştir. Yapılan incelemede; bu yerlerin, bir kısmının senetsizden, bir kısmının da tapu kayıtları esas alınarak, davalı adına tespit gördükleri ve itirazsız olarak kesinleştikleri belirlenmiştir. Davacının miras bırakanına ilişkin nüfus aile kayıt tablosu ve veraset belgesi getirilmiştir. Davacı ve davalıların haricinde başkaca mirasçıların bulundukları görülmüştür. Davalı ... 1 ve 7 nolu oturumlardaki beyanlarıyla davayı kabul etmiştir. Davalının duruşma zaptındaki beyanları getirtilip incelenen nüfus aile kayıt tablosu ve veraset belgesiyle kadastro tutanakları kapsamlarına göre; dava konusu taşınmazların tarafların ortak miras bırakanından irsen kaldığı tartışmasızdır. Uyuşmazlık, ortak miras bırakandan miras yoluyla kalan ve terekeye dahil olan taşınmazlardaki miras hakkının yöntemine uygun biçimde devirleri yapılmadığı sürece kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülkiyetinin diğer mirasçıya (somut olayda, davalıya) geçip geçmeyeceğinde toplanmaktadır.
Bilindiği üzere ve kural olarak; ortak miras bırakandan kalan terekeye ait bir taşınmaz herhangi bir mirasçıya özgülenmediği taktirde tereke malı kabul edileceğinden elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlar bakımından mirasçılar arasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanılması mümkün değildir. Bu nedenle kadastroda davalı adına yapılan tespitin doğru olmadığı, davalının duruşma zabıtlarına yansıyan kabul beyanlarıyla da doğrulanmaktadır. Böyle bir durumda, dava mirasçılar arasında görülmekte olduğundan, terekeye mümessil tayinine ya da diğer mirasçıların muvafakatlarının alınmasına gerek yoktur. Öte yandan, 4721 sayılı TMK. hükümleri gereğince ölü kişi adına kayıt oluşturulması da mümkün değildir. Yani TMK.nun 28. maddesi uyarınca kişilik ve hukuki ehliyet ölümle son bulur. 04.05.1978 gün ve 4/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ölü kişiye karşı dava açılamaz, aynı zamanda ölü kişi adına iptal ve tescile de karar verilemez. Davacının miras bırakan ölü Bayram Akdaş adına iptal ve tescile karar verilmesini istemesi, davanın mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğu gözetilerek miras payı oranında iptal ve tescil istediği şeklinde anlamak ve yorumlamak gerekir.
Hal böyle olunca; davacının dava konusu parsellerde ortak muristen gelen miras payı olması nedeniyle veraset belgesindeki miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken; maddi olay ve somut olaya uygun olan hukuki müessesenin yanlış yorumlanarak yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davacı vekilinin temyiz itirazı açıklanan sebeplerle yerindedir. Kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine
05.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.