17. Hukuk Dairesi 2013/17635 E. , 2015/5354 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 14.09.2008 tarihinde davalı ...’a ait ve diğer davalı ... idaresindeki aracın davacı yayaya çarparak yaralanmasına sebep olduğunu, davalı sigorta şirketi .. plakalı aracın..şirketi olduğunu, kaza sonucunda bedeni bütünlüğünü yitirmiş olması, başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumunda bulunması nedeniyle manevi tazminat talep hakları ve maddi tazminattan fazlaya ilişkin talep hakları saklı tutularak, ıslah ile birlikte 40.219,56-TL maddi ve 60.000,00-TL manevi tazminatın (manevi tazminatın davalı sigorta şirketi dışında) kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı.. vekili, müvekkil şirketin sorumluluğunun poliçede yazılı limitle sınırlı olduğunu, faizden dava tarihinden itibaren sorumlu bulunduğunu, davacının sigortalısının kusurunu ve zararını ispat etmekle yükümlü olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar ... ve ... vekili; davanın zamanaşımı uğradığını, davacının sağ bacağını kaybettiğini belirtildiğini ancak davacının tedavi şartlarına uymadığı için ayağını kaybettiğini, bu nedenle olay da müvekkilinin kusurunun bulunmadığını ileri sürerek davanın tümü ile reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 35.033,12-TL maddi tazminatın davalılardan ... ve ...’dan olay tarihinden, .... için dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 5.186,44-TL maddi tazminatın ise davalılar ... ve ...’dan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebi asıl dava dilekçesi ile saklı tutulmuş ve ıslah dilekçesi ile talep edilmiş ise de, ıslah yolu ile manevi tazminat istenemeyeceğinden bu konuda mahkemece karar verilmesine yer olmadığına, ayrıca dava açmakta muhtariyetine karar verilmiş; hüküm davacı vekili ile davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı delillerle yasa uygun gerektirici nedenlerle göre davacı vekili ile davalılar vekilinin aşağıda yazılı bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla yaralanması nedeniyle geçici ve daimi iş gücü kaybı, belgeli-belgesiz tedavi giderleri, tedavi amaçlı ulaşım giderleri, protez giderleri, hasta alt bezi giderleri olmak üzere 7.250,00 TL maddi tazminat talep etmiş,
Mahkemece daimi ve geçici işgücü kaybı nedeniyle tazminat ile tedavi için sarf edilen fatura ve protez bedellerine hükmedilmiş, davacının talep ettiği diğer tazminat kalemleri için herhangi bir inceleme yapılmamıştır.
Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Yargılama sırasında yürürlüğe giren ve 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Yasanın 59. maddesinde, “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın "Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı", Yasanın geçici 1. maddesi ile de "Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20"sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği" öngörülmüştür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1. maddesinde, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. Karayolları Trafik Kanuna göre, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorunludur.
Sigorta poliçesinde belirtilen, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Bununla birlikte söz konusu Yasal düzenleme haksız fiil sorumluları (işleten ve sürücü gibi) yönünden her hangi bir ayrıksı düzenleme getirmemiş olduğundan bu kişiler yönünden tedavi giderlerine ilişkin sorumluluk devam edecektir.
Bu halde davacı vekilinin istediği 7.250,00 TL maddi tazminatın, dava dilekçesinde açıklanan kalemlerden hangisi için ve ne miktar olarak istendiğinin açıklattırılması, bu konudaki davacı delillerinin sorularak eksiksiz toplanması,
Davacının dava konusu trafik kazasındaki yaralanması ve sonucuna bağlı olarak yaptığı ve yapması gerektiği belgeye dayalı tedavi giderleri ile belgeye bağlanması mümkün olmayan teşhis-tedavi-ulaşım vs. giderlerin neler olduğu, miktarı konusunda uzman doktor bilirkişiden ropar alınarak 2918 sayılı Yasanın değişik 98.maddesinde öngörülen tedavi giderleri yönünden sorumluluk Sosyal Güvenlik Kurumuna geçtiğinden bu kalem giderler yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunun davaya dahil edilerek sonucuna göre karar verilmesi, yasa kapsamı dışında kalan giderler yönünden ise davalı sigorta şirketi ile diğer davalıların sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
3-Hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 27.04.2012 günlü raporunda "...E cetveline göre %58.0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, normal şartlar altında ayak parmaklarında meydana gelen kırık nedeniyle diz üstü ampütasyonun beklenir bir durum olmadığı, yapılmış olan bu diz üstü ampütasyona kişide mevcut damar hastalığının zemin hazırlamış olduğu" mütalaa edilmiş, mahkemece dava konusu trafik kazasındaki yaralanmanın davacının maluliyet oranında 1/2 oranında etkili olduğu kabul edilerek bu oran üzerinden yapılan tazminat hesabına göre hüküm kurulmuştur.
Hükme esas alınan raporda, davacının diz üstü ampüte edilmesi nedeniyle maluliyet oranının belirlenmiş olmasına, ancak yine raporda dava konusu trafik kazasındaki davacının ayak parmaklarında meydana gelen kırığın ampütasyon için beklenir bir durum olmadığı, bu duruma kişide mevcut damar hastalığının zemin hazırladığının bildirilmesine göre davacının trafik kazasındaki ayak kırığının, ampütasyonda ne oranda etkili olduğu, davacının trafik kazasındaki ayak kırığının salt maluliyet oluşturup oluşturmayacağı ve oranı konusunda Adli Kurumu 3.İhtisas Kurulundan ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalılar ... ve ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılar ... ve ..."a geri verilmesine 02.04.2015 günü Üye.. karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla 7.250,00 TL maddi tazminatın tahsili istemi ile eldeki dava açılmış,
Yargılama sırasında davacının belirlenen maluliyet oranı ile tedavi giderlerine göre tespit edilen maddi tazminat üzerinden davacı vekilinin 02.04.2013 günlü ıslah dilekçesi ile maddi tazminat davası ıslah edilmiş,
Aynı dilekçede başvurma ve peşin harçlarda yatırılmak suretiyle davacı vekilince manevi tazminat istenmiş,
Yargılama sonucunda mahkemece "maddi tazminat davasının kabulüne, ıslah ile manevi tazminat istenemeyeceğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, ayrıca dava açmakta muhtariyetine" karar verilmiş,
Kararın manevi tazminata yönelik bölümüne davacı vekilinin vaki temyizi sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda reddedilmiştir.
..
Davacı vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz isteminin reddine ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyım.
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin Adil Yargılanması Hakkının Korunması başlıklı 6/1.maddesinde "...Herkesin davasının makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahip bulunduğu",
T.C. Anayasının 141/son maddesinde "davaların en az giderle ve mümkün olan suretle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğu",
6100 sayılı HMK 30.maddesinde de "hakimin yargılamının makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü bulunduğu" düzenlenmiştir.
Davacı manevi tazminat istemini, maddi tazminat davasının ıslahına ilişkin 02.04.2013 günlü dilekçesinde ıslah talebinden ayrı, bağımsız bir talep olarak ileri sürmüştür.
Yerel mahkemenin ve sayın çoğunluğun kabulünün aksine ortada ıslah edilmiş bir manevi tazminat davası yoktur.
Davacı, ayrı bir dilekçe ile bağımsız olarak açabileceği manevi tazminat davasını, usul ekonomisi gereği maddi tazminatın ıslahına ilişkin sunduğu dilekçede açmıştır.
Davacı manevi tazminat davası yönünden başvurma ve peşin harçları da yatırmıştır.
Bu halde manevi tazminat davası ek dava niteliğinde olup davalı tarafın ek davaya karşı her türlü itiraz ve defi hakkı bulunmaktadır. (21 HD. 17.4.2012 gün 2011/14163/6353 sayı, 9. HD. 12.4.2012 gün 2010/1265 e, 2012/12608 k.sayı...)
Manevi tazminat davasının açıldığı 02.04.2013 tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"da, ıslah dilekçesinde farklı alacakların istenmesini önleyici bir hükümde mevcut değildir.
Bu durumda, davacının manevi tazminat istemi hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin yerel mahkeme kararına vaki temyiz istemini reddeden sayın çoğunluk görüşü İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi 6/1, TC Anayasanın 141/son ve HMK 30 maddesine aykırı olduğundan çoğunluk görüşüne karşıyım.