(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 2013/13166 E. , 2013/19326 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı .....A.Ş’den villa satın aldığını, davalının taşınmazı iskanı alınmış olarak sözleşmede kararlaştırılan sürede teslim etmediğini, sözleşme hükmüne göre hesaplanan gecikme tazminatının tahsili için başlatılan icra takibine de haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 12.258 USD karşılığı TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, itirazın bu miktar yönünden iptaline, alacak tespiti yargılamaya bağlı olduğundan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir
yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, yanlış değerlendirme ile bu istemin reddine karar verilmesi usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK’nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: 1. bent gereğince davalıların tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle kararın ‘Hüküm’ başlıklı bölümünün, (2) nolu bendinde yazılı “Alacak tespiti yargılamaya bağlı olduğundan icra inkar talebinin reddine” sözlerinin karardan çıkarılarak yerine, “Asıl alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine” söz ve rakamlarının yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 682.95 TL kalan harcın davalılardan alınmasına, peşin alınan 21.15 TL temyiz harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.7.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.