10. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/25401 Karar No: 2015/8573 Karar Tarihi: 04.05.2015
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/25401 Esas 2015/8573 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2014/25401 E. , 2015/8573 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, fiili olmadığı gerekçesi ile kurumca geçersiz sayılan sigortalılık süresi nedeniyle yaşlılık aylığı bağlama şartlarının kaybedilmesi dolayısıyla kurumca çıkartılan borçtan sorumlu olmadığının tespiti ve yaşlılık aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması ve ödenmeyen aylıkların faizi ile tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı ... avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Kurumca yapılan inceleme sonrasında 2829 sayılı Yasa Kapsamında hizmet birleştirmesi yapılmak suretiyle son 7 yıldaki sigortalılık süresi içerisinde1260 Gün 506 Sayılı Yasa kapsamında geçtiği kabul edilerek 01.11.2008 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağlanan 12.05.1955 doğum tarihli davacının, aylık bağlama esnasında geçerli olduğu kabul edilen 01.03.2008-30.10.2008 tarihleri arasında geçen 240 günlük sigortalılık süresinin fiili çalışmaya dayalı olmadığı gerekçesi ile aylıkların kesilmesi ve yersiz ödemeler nedeniyle davalı kurumca borç çıkartılması üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi (6098 Sayılı Kanun"un 74. maddesi) hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlı ise de, kusur raporu ve oranları ile bağlı değildir. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle ceza mahkemesinde saptanacak maddi olayın yargısal bir kararla saptanmış olması gerçeğinin hukuk hakimini de bağlaması gerekir. Bu hal; Kamunun yargıya olan güveninin korunmasının bir gereği olduğu gibi, söz konusu Borçlar Kanununun 74. maddesinde öngörülen kuralın da doğal bir sonucudur. Nitekim bu husus, Yargıtay"ın yerleşmiş ve kökleşmiş görüşleri ile de kabul edilmiş bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı hakkında açılmış bir ceza davasının varlığı araştırılmalı, var ise ceza davasının sonucu beklenmeli ve verilecek kararla birlikte, diğer deliller değerlendirilerek bir karar verilmelidir. O halde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya iadesine, 04.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.