12. Ceza Dairesi Esas No: 2013/13188 Karar No: 2014/6029 Karar Tarihi: 11.03.2014
Taksirle yaralama - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2013/13188 Esas 2014/6029 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Afyonkarahisar 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen bir davada, taksirle yaralama suçundan sanığın beraatine karar verilmişti. Ancak, kararın temyiz edilmesi sonucunda Adli Tıp Uzmanı'nın raporunda sanığın yaptığı tedaviden kaynaklanan müştekinin hayatını tehlikeye sokacak şekilde bir durum içerisine girdiği ve sanığın taksirle yaralamaya neden olduğu çıktı. Adli Tıp Kurumu'nun raporu ise bunun tam tersi bir sonuç ortaya koymaktaydı. Kararın yeterince araştırılmadığı ve Adli Tıp Genel Kurulu'ndan konu hakkında görüş alınması gerektiği sonucuna varıldı ve kararın bozulmasına karar verildi. Kararda bahsedilen kanun maddeleri 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi ve 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi idi.
12. Ceza Dairesi 2013/13188 E. , 2014/6029 K.
"İçtihat Metni"
Tebliğname no : 12 - 2012/293202 Mahkemesi : Afyonkarahisar 1. Sulh Ceza Mahkemesi Tarihi : 27.09.2012 Numarası : 2011/854-2012/1511 Suç : Taksirle yaralama
Taksirle yaralama suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Afyonkarahisar Özel Park Hastanesinde Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak görev yapan sanığın, ilk olarak 11.10.2010 tarihinde kendisine çocuk sahibi olamaması sebebiyle müracaat eden, katılanın tedavisine başladığı, 15.10.2010 tarihinde rahatsızlıklarının artması üzerine, sanığın yaptığı muayene ve uyguladığı tedavide yetersiz kaldığını düşünen katılanın Eskişehir Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesine başvurduğu, burada 18.10.2010 günü sol tüpte dış gebelik tanısı konularak aynı gün sol tüpün alınması şeklinde gerçekleşen olayda; Soruşturma aşamasında görüşüne başvurulan Adli Tıp Uzmanı bilirkişinin 09.06.2011 günlü raporunda; sanığın yaptığı teşhis, uyguladığı tedavi nedeniyle müştekinin hayatını tehlikeye sokacak şekilde bir durum içerisine girdiği, sol tubanın alınması nedeniyle çocuk yapma yeteneğinde azalmaya yol açtığı, şüphelinin yaptığı tedavi ile ortaya çıkan bu durum arasında illiyet bağının bulunduğu, şüphelinin bir hekimin uyması gereken kriterlere uymayarak özensiz ve önlemsiz davranarak taksirle yaralamaya neden olduğunun belirtildiği, mahkemece başvurulan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporda, 15.10.2010 tarihinde yapılan OSG tetkikinde batında sıvı, adnekslerde bir kitlenin tespit edilmemesi, fizik muayenede akut batın bulguların olmaması ve kişinin çocuk isteme sebebiyle müracaat ettiği göz önüne alındığında hekimin Beta-HCG istememesinin ve ektopik gebelikten şüphelenmemesinin bir eksiklik olmadığı, bazı ektopik gebeliklerde tuba rüptürü hızlı gelişebileceği, kişinin bir tüpünün alınması nedeniyle çocuk yapma yeteneğini kaybetmediği, dış gebelik tanısında gecikme olmadığı, ektopik gebelik tanısında tedavi şeklinin değişmeyeceği, 15.10.2010 tarihinde dış gebelik tespiti halinde tedavi şeklinin ameliyat olacağı cihetle sanığa kusur atfedilemeyeceğinin belirtilmesi karşısında, bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi ve özellikle hastaya zamanında gerekli müdahalenin yapılması halinde mağdurun bir tüpünün alınmasının gerekip gerekmeyeceğinin açıklığa kavuşturulmak üzere Adil Tıp Genel Kurulundan alınıp sanığın hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik soruşturmaya dayanılarak beraatine hükmedilmesi, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 11.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.